English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ I ] / Istediğin bu

Istediğin bu traducir inglés

5,964 traducción paralela
Duymak istediğin bu mu?
Is that what you want to hear?
Bebeğim belki istediğin bu değil ama bizimle idare edeceksin.
Well, Baby, maybe this isn't what you signed up for, but you're stuck with us.
Paylaştığımız onca şeyden sonra istediğin bu mu gerçekten?
Are you sure this is what you want after all we've shared?
- Yapmak istediğin bu. - Hayır!
- That's what you wanna do.
Tek istediğin bu mu?
That's all you want?
Gerçekten istediğin bu değil mi?
And that's what you really want, isn't it?
İstediğin bu mu gerçekten?
Is that really What you Want?
İstediğin bu mu?
Is that what you want?
- İstediğin bu mu? - Benim mi?
Is that what you want?
Bu nedenle yapmak istediğin ne hamle varsa, bunu şimdi yapardım.
So whatever moves you want to make, I'd make'em now.
- Bu mu duymak istediğin?
That what you want to hear?
Bu senin müşterin. Sunum üzerinde istediğin değişikliği yapmakta özgürsün.
This is your client, and you're going to write as much of it as you want to.
İstediğin bu değil.
You don't want this.
İstediğin bu mu?
Is this what you want?
İstediğin bu değilmi?
That's not it?
İstediğin şeye tutunabilirsin ama bence bu düşüncelere tutunmalısın.
An you hol onto whatever you want to, but I think you shoul hol onto that.
İstediğin her şeyi verebilirim ve bu demektir ki gerçeğim.
I can give you anything you want... And... that will mean I was real.
İstediğin bu.
It's what you want.
Bu her zaman istediğin şey.
Okay. This is what you always wanted.
- Konuşmayı çok istediğin konu bu muydu?
Is that what you so desperately needed to talk to me about?
Mallarımı nakliye etmek istediğin yol bu mu yani?
This is the way you want to handle the shipments of my products?
Bu senin istediğin bir hamilelik mi?
Is this a pregnancy you want?
Bu his on yıl sonra Ciel'de oluşturmak istediğin atmosfer değil mi?
The place you want to make after ten years... right?
İstediğin şey bu değil mi?
Well, that's what you want... Isn't it?
Hayır, onlar Josh'ın doğum günü için, bu yüzden onlara istediğin kadar bakabilirsin.
Uh, no, those are for Josh's birthday, so feel free to look at as many as you want.
Bu senin istediğin şey değil.
It's not what you are.
Birleşik Devletler'de bu düzeyde, istediğin yerde
You can not jump to this level anywhere else in USA 690 01 : 26 : 06,520 - - 01 : 26 : 13,994 - You have this launching pad to thousand meters in a leaning wall, it is perfect.
Sonuç olarak telefon görüsmesini dinleyip ben seni fark bile etmeden ortadan yok olabilirdin yani bu oyunda oynamami istedigin role gelelim artik.
You could have eavesdropped on that phone call and vanished before I even knew you were there, so let's just get to the part you you really want me to play...
İstediğin hakikâten bu mu, aslında nasıl insanlar olduklarını sen de kabul ettin mi artık?
Is that really what you want, now that you have now admitted to yourself who they really are?
İstediğin bu mu?
- Maybe.
Bak Jessica, istediğin kadar bu köy çocuğunun senin tarafını tutacağını zannet sanırım kimin takımında olacağını hepimiz biliyoruz.
Look, Jessica, you can make assumptions about how this farm boy's gonna come down on this all you want to, but I think we all pretty much know he's playing on my team.
İstediğin bu mu?
That your aspiration?
Bana anlatmak istediğin çok kötü mesele bu muydu?
That's the really bad thing you wanted to tell me?
Yollamak istediğin adres BostanKorkuluğuJoe, Bu Julia'nın hesabı mı?
And this is the address you want to send it to : "ScarecrowJoe"? Is that hers?
Dönüşmek istediğin şey bu mu?
Is that what you want to become?
Joy, annenin senin sevgililerine senin istediğin gibi davranması için belki de bu anneni eğitmek için sana verilen bir şanstır.
You know, Joy, maybe this is your chance to treat your mom the way you wish she had treated you with your boyfriends.
- İstediğin bu değil miydi?
Isn't that what you wanted?
Duymak istediğin şey bu değil mi?
Isn't that what you want to hear me say?
Branch, bu istediğin yol olmayabilir, ama ben senin en sonunda, bu işe başlayacağın için çok mennunum.
Look, Branch, it may not have happened the way you wanted it to, but I, for one, am glad that it finally did.
Bana göstermek istediğin inanılmaz şey bu muydu?
'Was that the amazing thing you wanted to show me?
Müşterilerim genelde bu kadar hızlı davranmaz ama istediğin oysa bana uyar.
Well, my customers usually aren't this forward, but if that's what you're looking for, I'm good to go.
İstediğin şey bu.
This is what you wanted.
Jessica, o hisseyi satın almamı isteyen sendin ve istediğin gibi şüpheli bir duruma getirdim ama Sean Cahill bunun yüzünden bizi gizlice iş yapmakla suçlarsa bu senin suçun olur benim değil.
Jessica, you're the one who asked me to buy that stock, and I made it questionable, like you asked, but if Sean Cahill comes at us for attempting to park it, that is on you, not my work.
İstediğin bu mu?
This what you wanted?
Bu karardan pişman değil misin şimdi? İstediğin kadar öfkelenebilirsin.
Now, don't you regret that decision?
Belki bir kısmı olabilir ama tek istediğin bu değil. İstediğin bu değil.
Mmm-mmm.
İstediğin bu mu?
That's the spirit?
İstediğin bu değil mi?
That's what you want, innit?
Senin istediğin sonun bu olmadığını biliyorum.
I know that this isn't how you wanted it to end.
Bu mu demek istediğin?
What do you mean?
Bu kasabadan da istediğin zaman gidebilirsin.
You're free to walk away from this Hill anytime you like.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]