Iyi yaptın traducir inglés
4,940 traducción paralela
Ama iyi yaptın.
But... you did the right thing
Bilirsin, ah... size bu söylemek bana ihtiyacın yok, ama bugün iyi yaptın.
Ba-dum-bum. Ba-dum-bum.
En azından boğulursam, insanlar'en iyi yaptığı şeyi yaparken öldü'diyeceklerdi'bir kızın önünde kendini rezil etmek'.
And at least if I drowned, and it looked like I might drown, people could say, "He died doing what he did best : making a twat of himself in front of a girl."
Onu en iyi sen tanıyorsun, araba kullanırken neler yaptığını biliyorsun çünkü herkes arabada mutlaka bir şeyler yapar.
So you know him best, you know what he likes to do when he drives, because nobody does nothing in a car.
ve sen de iyi küçük bir köpekçik gibi koştun ve bunu yaptın.
And you ran off like a good little puppy and you did it for her.
yaptığını tüm bu gürültü... iyi.
Good.
Yaptığın iyi bir şey değil, baba.
- This is no good, pop.
İkiniz de iyi iş yaptınız.
Very good, both of you.
Burda yemekler iyi ama senin yaptıklarının yanına yaklaşamazlar.
Food here is good, not a patch on your homecooking though.
İyi bir evlikik yaptınız leydim.
You married well, My Lady.
İyi yaptınız rahibe.
Well done, Sisters.
İyi yaptın, Elsie.
Well done, Elsie.
Sürü için en iyi olacağını düşündüğüm şeyi yaptım.
I did what I thought was best for the Pack.
Newton son kez bir fikir öne sürdüğünde Hooke'un ona ne yaptığını çok iyi biliyordu.
Newton remembered all too well what Hooke had done to him the last time he put forth an idea.
Bunu nasıl yaptıklarını görmek için daha derine gitmeli ve kendimizi bundan bin kat daha küçültmeliyiz. En iyi şeylerini sakladıkları hazine odalarına girebilmek için.
To see how they do it, we have to go deeper, make ourselves about a thousand times smaller to get into their treasure house, the place where they keep the good stuff... the chlorophyll.
Onu güvende ve sıcak tutmuşsun. İyi bir şey yaptın.
You kept him save and warm.
Ne yaptığını bilmek istiyorsun belki iyi şeyler yapmalısın.
You want to know what you did, maybe make good on a few things.
- Yaptığın en iyi şeydi.
- Best thing you ever did.
Hızlı bir şekilde kaybetmek istiyorsan çok iyi bir hamle yaptın.
Well, if your strategy is to lose really fast, that was a great move.
Kötü durumda olsan bile olaya atlıyorsun ve buna değdiğini düşünüyorsun çünkü kendini kötüden çok iyi şeyler yaptığına inandırmışsın ama bu doğru değil.
You swoop in, and even when you mess up, you think what you're doing is worth it because you've convinced yourself you're doing more good than bad... But you're not.
Nasıl iyi yaptığını.
How well he's doing?
Sadece yaptığınız şeyde iyi olmanız yeterli değildir ama.
But it's not enough to be good at what you do.
Symphonic, babanızın ömründe yaptığı en iyi şeydi.
The Symphonic... was the best thing your dad ever did.
O, beni daha iyi biri yaptı, çünkü kahramanların yaptığı şey budur.
He made me a better person, because that's what heroes do.
Ben tüm iyi koleksiyoncuların yaptığını yaptım.
But I did what any good collector would do - -
Zaten bu en iyi yaptığın şey.
That's what you do best.
Yaptığın iyi bir şey mi sanıyorsun?
You think it's wrong and what you did? Stop Lance.
Benim açımdan, gerçekten çok güzel bir histi, iyi yaptığınız şeylere gerçekten değer veren birine sahip olmak.
In my case, it felt really good, you know, to have someone who truly appreciated what you did best.
Durumlarını daha iyi görmek için Roma nüfûs sayımı yaptı.
To better control their subject... Rome has ordered a census.
Amber için iyi olacağını düşündüğüm şeyi yaptım.
I did what I thought was best for Amber.
Ben sadece siz vurulduktan sonra yaptığımız ameliyatta beraber ne kadar iyi olduğumuz göz önüne alınırsa benim için tavsiye mektubu yazmayı tekrar düşünür müsünüz diye merak etmiştim.
I was just, uh, wondering, in light of how well we worked together in surgery after you were shot, if you would reconsider writing that letter of recommendation for me.
Ne yaptığını gayet iyi biliyordu.
He knew exactly what he was doing.
Ne yaptıklarını iyi biliyorlarmış.
They knew what they were doing.
- Garrett işini iyi yaptığını düşünüyor.
- Garrett seems to think she is.
Sana gümüş tepsinde canavarları sundum,... iyi görünmeni sağladım, sen karşılığında ne yaptın?
I delivered monsters to you on a silver platter, made you look good, and what do you do in return?
Bugün Will için yaptığın şey iyi ve cesurcaydı.
That was a good and brave thing you did for Will today.
17 yaşındayken kız arkadaşımı görmek için ailemin arabasını çalmak yaptığım en kötü şey olsaydı... İyi ki yakalanmamışım.
If borrowing my folks'car to go see my girlfriend at 17 was the worst thing I'd done, well...
Hayır, ama ben, onun ile kim olduğunu bilmek ve ben ne yaptıklarını iyi bir fikir var.
Nope, but I know who he's with, and I have a good idea what they're doing.
O şirket Adrian yakalandım önce iyi yaptığını iddia etti.
He claimed his company was doing well before Adrian got caught.
Hepsinin sayımını yaptırıp, gün batımından önce size teslim ettiririm ama iyi gidiyor.
I'll have them enumerated and in your hands before sundown, but it was good.
Polisi arayıp onlara, yılın en iyi zamanlarında bir seri katile yaltaklık yaptığını söylemeyi mi tercih edersin?
Would you rather call the police, tell them that you've been harboring a serial killer for the best part of a year?
En iyi yaptığın şey bu.
It's what you do best.
O kadar da iyi seçimler yaptığın söylenemez, tamam mı?
You haven't exactly been making good decisions, ok?
Benim için ne planladığını tanrı bilir, yani sizin daha iyi fikirleriniz varsa, yaptığımız şey bu.
God only knows what he's got planned for me, so unless you've got any better ideas, this is what we're doing.
Bu işi çok iyi yaptığım için Julian'ın kıskandığını düşünüyorum.
And I think Julian's jealous that I'm doing so well.
Hali hazırda burada yaptığın şey için güzel bir ücret alman iyi olur.
Make you some good money for what you're doing out here already.
Senin yaptığın tüm o evsiz köpeklerle ilgili iyi şeylere çok imrenirdim hep.
You know, I was reflecting on all that good work you do with the homeless dogs, and it really sunk in.
Ne yaptığını gayet iyi biliyorum.
- did to your brother... - I know what he did.
Yanlış anlama, yaptıkları iğrenç ama o iyi bir kadın. Ya da öyleydi.
Don't get us wrong, it's disgusting what they done, and she is, was, a lovely woman.
İyi yaptın, Nicky.
You did good, Nicky.
Yani asıl noktam, Amerikan seyircileri,... insanların yaptığı iyi şeyleri bile anlayamıyorlar.
My point is that American audiences don't really understand the things that people didn't have or even the good things.
yaptın 100
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
iyi yolculuklar 414
iyi ya 52
iyi yapmışsın 37
iyi ya da kötü 33
iyi yakaladın 17
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
iyi yolculuklar 414
iyi ya 52
iyi yapmışsın 37
iyi ya da kötü 33
iyi yakaladın 17