Içeri al traducir inglés
3,582 traducción paralela
İnsanları içeri alın.
Let the people come in.
Lütfen içeri al.
Please show her in.
Yalvarırım içeri alın Bay Kanack!
Mr. Kanack, please let me in, mr.
Bay Kanack, içeri alın!
Mr. Kanack, let me in!
Siz bunları içeri alın ben arabayı garaja sokayım
Gramma : Would you take those inside now and I'll bring the car in the garage. Okay.
Peki içeri al.
Oh, okay. Let him in.
Bekle bir dakika. Onu içeri al.
Let her in.
Ben de bir saate gelir sizi içeri alırım, tamam mı?
And I'll be back in about an hour and let you guys in, okay?
Joe Bob, Monroe'daki vampir evini kundakladığı şüphesiyle içeri alınmış.
Joe Bob because folks said he's one of them boys... -... torched that vampire house in Monroe.
Amerikan Vampir Cemiyeti kıçımızda yumurta pişiriyordu o yüzden Bud onu bir geceliğine içeri alıp sonra serbest bıraktı.
But the American Vampire League was crawling up our ass so Bud dragged him in, held him overnight, let him go.
- Herifleri içeri alıp biraz terletelim.
I say we bring these guys in and sweat'em.
O seni elbet biyerden içeri alır...
"She's let me In somewhere..."
Vanessa, içeri al beni!
Vanessa, let me in!
Beni içeri al!
Let me in! Let me in!
Grete'yi içeri alır mısın?
Will you show Grete in?
Hey, hala eski ofisteyseniz, müfettişi içeri alır mısınız?
Hey, if you're still at the office, can you let the inspector in?
Eğer ben yoksam, nöbetçi sizi içeri alır, dedi.
Said if he was gone, the night watchman would let us in.
Mağaza kapandıktan sonra sadece özel davetle içeri alınacaklar.
After the store is closed, it would be by invitation only.
Üzgünüm bayan sadece evli kişiler içeri alınıyor.
Sorry, ma'am, only members of the immediate family allowed in.
Bay Mendelssohn beni içeri alır.
Mr. Mendelssohn let me in.
Acile gitmiş olmalıydı ya da hastaneye gitmiş içeri alınmamış olabilir.
He could've gone to the emergency room. Either he couldn't get to a hospital, or he was prevented.
Selefimi içeri alın.
Get my predecessor in here.
- Beni içeri alın.
- Get me in there!
Ortalık kızıştı ve Benjamin de olay çıkarıp içeri alınmıştı.
Benjamin was recognised by police as one of the troublemakers.
Karen'a ulaşamadım ama hazırız. Gazetecileri içeri alıyorum.
I didn't find Karen, but we're ready and I have to let the journalists in.
Bunu da içeri alın.
Have her lock it down.
Ann, bizi içeri al.
Ann, let us in.
O yüzden ya şimdi beni içeri alırsın ya da çekip giderim.
So you let me in now or I walk away.
Mahkûmlarınızın neden öldürüldüğüne hiç şaşmamalı. Kimi içeri alıp, kimi almadığını bile bilmiyorsun daha! Beni içeri sen aldın!
It's hardly any wonder your prisoners are being murdered if you can't even remember who you're letting in and who you're letting out.
İçeri al.
Let her in.
İçeri ne kamera ne de cep telefonu alınabilir.
There are no cameras or cell phones allowed in the plant.
İçeri alın beni!
Kanack! Let me in!
İçeri girip Byth Rok'u dışarı çıkarıp, bazı cevaplar al.
Go in, pull this Byth Rok out, and get some answers.
İçeri alırsanız...
If I could just come in...
İçeri al.
Tell him to come in.
İçeri alın.
Bring her in.
Üstünüze alınmayın ama içeri girdiğimizde sizi tanımam şimdiden söyleyeyim.
Hey, guys, nothing personal, but when we get to the party, you don't know me.
Makamımda duracak, alın içeri.
Here in my office. Bring it in.
O zaman bu davayı tekrar alır ve küçük kokuşmuş çakalı o cılız götü üstünde hapiste yatsın diye içeri tıkabilirim.
Then I can get back on this case and put that rank little weasel in jail for the rest of his scrawny-ass life.
Ama oraya gidip şöyle yaptığında "Hemen alın bunu içeri." diyecekler.
So you have to go in and go... And they're going, quick, get him in.
Al'i ömrünün sonuna kadar içeri tıkmayı çok ama çok istiyordum.
Damn. I really wanted Al to spend the rest of his life in prison.
Öyle olsaydı seni alıp içeri atabilirdim.
If it was, I could just pick you up and throw you in.
Alın içeri.
Take him in.
İçeri alın.
Send him in.
Sadece içeri gir, parayı al.
Just get in, get the money.
Ji Su'yu al ve içeri gir. Ji Sung'la biraz konuşmak istiyorum.
Carry Ji-su and go on in I wanna chat with Ji-sung
Eğer ben içeri baskın yapıp, hakkım olan şanı alırsam, bu kimin yararına olacak?
If I swoop in and claim the glory that is rightly mine, who benefits?
Beni içeri alırsanız yardımcı olabilirim.
If you let me in, I can help.
İçeri alın.
Bring it in.
Sadece seninle konuşabilirmiş. İçeri al.
- He says he'll only talk to you.
Rinoresi var ve kaburgasındaki kaslar her nefes alışında içeri çekiliyor.
Mm. She's got rhinorrhea and intercostal muscle retractions when she breathes.
içeri alın 72
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23