Justified traducir inglés
809 traducción paralela
İntikam değil, adalet olmalı.
Not avenged, My Lord, justified!
Adalet yerine getirilmeli.
He must be justified!
Galiba kendinizi haklı görüyorsunuz.
I presume you feel justified.
Yüce bir gücün aramızda kurduğu bağları koparma hakkını kendimde göremem.
I could not consider myself justified in breaking the ties... by which we are bound by a higher power.
Bu yüzden söğüşlemek kelimesinin doğruluğunu kabul etmelisiniz.
So you must admit the word "swindled" is justified
- Hayır, hayır, eminim hak ediyorsunuz.
- No, no. It's justified, I'm sure.
Bazen şu anda sessiz olan ölünün itirafları ya da suçunun kanıtları öne sürülerek temize çıkartılmaya çalışılsa da hiçbir linç eyleminin mazereti olamaz.
No lynching can be justified, though sometimes attempts are made to whitewash them by citing the confessions of or proofs of guilt against, the by now silent corpse.
Halk inancının haklı bir mazarete dayandığını görmek isteriz.
We want to see that the public's faith is justified.
Durand siz varsınız diye var.
Durand is justified by the existence of people like you.
Bu durumda geleneklerin karşına çıkardığı engelleri yok saymakta haklı mısın?
Are you justified in overleaping the obstacles of mere custom?
Söyle Jane. - Haklı mısın?
Tell me, Jane, are you justified?
- Öğretmenin haklı görünüyordu.
The demerit seems justified.
Yani kopya çekmeleri ve okuldan kaçmaları bunları mazur mu gösterir?
So you mean that cheating and truancy are justified?
Benim durumumda, sadece kendi işinize odaklanmanız tamamıyla anlaşılabilir bir şeydir.
In my case, self-absorption is completely justified.
Bu adamlar korkuyorlardı hem korkuları da nedensiz değildi.
These men were afraid and their fear was justified.
"Brignon'un açıkça onunla ilgilenmesinden rahatsız olmuştum ama kıskançlığımın haklı olup olmadığını söylemeyi reddediyorum."
"I was disturbed by the attentions " being paid to her by a certain Brignon, " but I refuse to say if my jealousy was justified
Başpiskopos, Bâkire'ye olan nefretiniz onaylandı artık.
Count Bishop your hatred for the maid is justified.
Yine de bu hareketimizin makul olduğunu düşünüyorum.
- Oh, well, I... - However, I do feel our actions - were justified in the...
Bu yüzden burada bu suçun işlenip işlenmediğine değil... gerekçesinin ne derece haklı olduğuna... karar vermek için buradasınız.
So here you are asked to judge not whether or not... these acts were committed... but to what extent they were justified.
Buradaki gelişimini büyük bir dikkatle takip ettim... Ve memnuniyetle söylüyorum ki seni şirkete almaktaki kararımda son derece haklıymışım.
I've watched your progress here with great care and have been gratified to note that it has fully justified my judgement in inviting you into the firm.
- Bu durumda haklılık kazanıyor.
- This case is justified. - This is ridiculous.
Kimse aldığım tedbirlerin boşuna olduğunu söyleyemez.
Nobody could say that my precautions were not fully justified.
Sana hak verdim.
I justified your behaviour,
- Bayan Allen'in korkuları haklı mı çıktı diye düşünüyorsun?
- You think Miss Allen's fears are justified?
Ancak gitmeye çok istekli olman sana olan güvenimi haklı çıkarıyor.
But your desire to leave proves that my faith in you was justified.
Sizi kurtarmama izin vererek varlığımı haklı çıkardınız.
You've justified my existence by letting me save you.
Daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum.
Well, I don't feel justified in wasting further time.
Uyuşturucu bağımlısı olup olmadığımıda sorabilirsiniz.
You would be justified in asking also whether I am addicted to narcotics
Bu olayın aslında bir görevden alma değil, isyan olduğunu kanıtlayacağız.
- That the removal of Lt. Commander Queeg was not justified. - - And consequently, constituted a mutiny.
Sizce bu notlar kaptanın görevden alınması için yeterli miydi?
Did you believe that log justified the relief of Captain Queeg?
Albay Mitchell bu açıklamaları ordu ve donanmada gördüğü... aksaklıkları göstermek için yapmıştır.
However, we intend to show that Col. Mitchell's statement was justified... by the deplorable conditions in the army and navy.
Tanığın söylediklerinden yola çıkarak konuyu açıklığa kavuşturmaya ve savunma yapmaya hakkımız var.
We have a right to prove the defendant was justified in saying what he did.
O açıklamayı yapmanda senin haklı olduğunu kanıtlayacak... bir şey bulamazsak hiç şansın yok
You don't have a chance if they don't let us try to prove you were justified... in making that big pronouncement of yours.
Teksas'ta yaptığınız açıklamanın masum olduğunu mu düşünüyorsunuz?
And do you consider your statement in Texas justified?
Bunun savunulacak bir yanı olmayabilir, Peder, ancak... kaybetmeyeceğime dair içimde tuhaf bir his vardı.
It may not have been justified, Father, but I had an odd feeling I wasn't going to lose.
Yani tutuklamak için yeterli neden yok diyorsunuz.
Meaning you don't feel justified in making an arrest.
Ben sizlere bu geceki öykünün bir kumarbaz hakkında olduğunu söylediğimde tüm bu yukarıdakiler size anında haklı, münasip ve zeki görüneceklerdir.
All the foregoing will immediately seem... justified, appropriate, clever. And even dignified, when I tell you that tonight's narrative... is about a gambler.
onu yüceltmiş oldunuz.
you have justified him.
Jeanne'nın korkuları haklı çıkmıştı.
Jeanne's fears proved justified.
Üçüncüsü : Hukuken meşrudur.
You were legally justified.
Karıma tecavüz eden adamı öldürmem neden hukuken meşru olmuyor?
Why wouldn't I be legally justified in killing the man who raped my wife?
Suçüstü yakalasaydın, onu vurman meşru olurdu.
If you'd caught him in the act, the shooting might be justified.
Haklı mıydım?
Was I justified?
Biliyorum, tüm kuşkularım doğrulandı ama umduğum şekilde değil.
I know that my suspicions were justified but not as I had expected.
Füze hazır, tam 49 dakika sonra ateşlenecek ve hemen sonra dünyanın bir ucundan bir ucuna yaptığımız yolculuğun doğru olup olmadığını anlayacağız.
The missile is primed and in exactly 49 minutes it will be fired. Shortly thereafter, we should know if our long voyage across the world has been justified.
Tek istediğim adil olabilmek.
AII I want is to enter my house justified.
Haklı olduğunu artık biliyorum.
I know now that my hope was justified.
Haysiyetten yoksun hali, görünüşü ve davranışları için onu hor görmemi haklı kılıyordu.
Her total lack of dignity justified the scorn I'd shown all along for her looks and behavior.
Bunun böyle olduğu... Ulysses'nin Penelope'ye ; razı gelmesini ve hediyeleri kabul etmesini söylemesinden çıkarımlanabilir.
That can be justified... by the fact that Ulysses had told Penelope to give in and accept the gifts.
Eğer herhangi bir birliğimiz Meksika sınırını geçerse Meksika savaş açmaya karar verecektir.
If any of our troops crossed the border, Mexico would be justified to declare war.
Ve yakında bu korkularımda da yanılmadığımızı göreceğiz.
If it's justified, we'll know about it soon enough.