Kahvaltı traducir inglés
16,445 traducción paralela
Her sabah buraya kahvaltımı yapmak için inerim.
Every morning, I come down here for breakfast.
Kahvaltıda ne yemeyi severim çocuklar?
What do I like to eat for breakfast, you guys?
Kahvaltıda ne yemeyi severim Dayshawn?
Dayshawn, what do I like to eat for breakfast?
Kahvaltı hanımefendi.
Breakfast, madam.
Kahvaltıda uyuşturucu falan almıyor, bu yüzden doğru olanı yaptığımı düşünüyorum.
He doesn't do meth for breakfast. So, I think I made the right call.
Kahvaltı!
Breakfast!
Arkadaşlarına kahvaltı ısmarlayabilir miyim?
I can buy your girlfriends and you some brunch, if you want?
Çok tuhaf, kardeşim bu sabah kahvaltıya geldi tek lokma yiyemedi.
It's quite funny, my brother came for breakfast this morning, but he couldn't eat a thing.
Kahvaltı zamanı!
Time for breakfast!
Kahvaltı ve akşam yemeği haftalık fiyata dahil.
Breakfast and supper are included in the weekly rate.
- Kahvaltı çıkarıyor musunuz hâlâ?
You still serving breakfast?
Açık büfe kahvaltı. Evet.
Free continental breakfast.
Kahvaltıya gidelim.
Go get breakfast.
Burada insanlar Danimarka usulü kahvaltı poğaçaları istiyor ve önce kahve veriyorlar. Oturur oturmaz hem de.
Here they call Danish sweet rolls and serve coffee first, the minute you sit down.
Pazar kahvaltıları yaparız.
Sunday brunches.
Günlük programda saat 8-9 arası kahvaltı var. 9-10 arası kişisel bakım. Yıkanma, giyinme, çamaşır ve yatak toplama.
The daily structure is 8 to 9, breakfast, 9 to 10, self-care tasks, washing, dressing, laundry, bed-making.
Kahvaltını şuradan alıyorsun.
Collect your breakfast there.
Holylands bölgesinde oturuyor, gazeteci her gün geç kalkıp kahvaltı yapmayan biri.
Might live in the Holylands area, who might be a journalist..... who seems to wake up late every day and skip breakfast.
Kahvaltıda yiyeceğiz.
we will eat for breakfast.
Neden kahvaltıda bir çikolatalı kek yiyorsun?
Why are you eating a chocolate cake for breakfast?
Hiç kahvaltıda kek yok mu?
You never had a muffin for breakfast?
Bu tam bir kek gibi, ama tabii ki, Uygar olmayan hiç kimse yemek yemedi Kahvaltıda bir çikolatalı kek.
That sounds exactly like a cake, but of course, no civilized person would ever eat a chocolate cake for breakfast.
- Kahvaltı yapmak ister misin?
- Like some breakfast?
Sana kahvaltı hazırlayabilir miyim?
Can I cook you some breakfast?
Kendime kahvaltı hazırladım, Umarım sakıncası yoktur...
I made breakfast for myself, I hope you don't mind...
Fakat ne tarz bir kahvaltı sevdiğini bilmiyorum.
But I didn't know what you'd like.
Sana kahvaltı hazırlamaya geldik.
We've come to cook you breakfast.
Kızları kahvaltıdan sonra buraya getirecektim zaten.
I'm going to get the girls picked up here after breakfast, anyway.
Kahvaltı harika olmuş.
The breakfast is delicious.
Ev kuralları : 8'de kahvaltı, 1'de öğlen, 8'de akşam yemeği.
Ok, house rules : breakfast at 8, lunch at 1, dinner at 8.
Bu sabah kahvaltıda çikolatalı puding yoktu, İrlandalı dostum.
No black pudding with my breakfast, this morning, my Irish friend.
Kahvaltı kulübede.
Breakfast is in the shed.
- Kahvaltısını alıp dışarı çıktı.
He took his breakfast outside.
Kızın için kahvaltı hazırladıgın mutfakta.
The kitchen where you made breakfast for your daughter.
Kahvaltı yaptın mı?
Did you eat?
Sana kahvaltı hazırlamaya çalışıyordum sadece.
I was just trying to make you breakfast.
- Düşünüyordum da kahvaltıya Belcourt'a gidebiliriz. Şu Bellini marka içkiler de var.
I was kind of thinking Belcourt for brunch because they have those great Bellinis.
- Kahvaltı yapmak ister misin?
Want some breakfast? Yeah?
Peki, buna kahvaltını bitirdikten sonra devam etmeye ne dersin? - Olur mu?
Tell you what, why don't I put this over there with the others and you finish your breakfast?
- Anne, kahvaltı hazırlıyorum.
- Mom, I'm making breakfast.
Kahvaltıda kanguru mu yiyorsunuz?
Do you eat kangaroos for breakfast?
Kahvaltı hazır.
Breakfast is ready.
Kahvaltı getirdim.
Got you breakfast.
Peki, kahvaltı hazırlayayım.
All right, I'll go make breakfast.
Bu benim kahvaltım!
It's breakfast!
Ama kahvaltıda yapsak olmaz mı?
But can it be over breakfast, all right?
- Yarın birlikte kahvaltı yapıyoruz.
Breakfast, you and me, tomorrow.
- Normalde kahvaltıda açmam millet.
I don't usually open for breakfast, guys.
- Kahvaltımı mahvetmemek. - Özür dilerim.
- Not fucking up my breakfast.
- Hani kendi kahvaltısını hazırlayan adam, değil mi?
- The one who makes his own granola, right?
Kahvaltı hazırlıyorum.
How about you?