Kahvaltınız traducir inglés
598 traducción paralela
"Buyurun kahvaltınız, hanımefendi"
Here's your breakfast, Miss.
Kızlar kahvaltı... kahvaltınız...
Oh, girls, your break... Your break...
Profesör, kahvaltınız!
Mister Professor! Breakfast!
Kahvaltınız!
Your breakfast, Madam.
Oturun lütfen, kahvaltınızı edin.
Please sit down and have your breakfast.
Kahvaltınızı getirdim.
I brought your breakfast.
- Size kahvaltınızı verirken... günaydın diyebilir, siz de aynı şekilde karşılık verebilirsiniz.
- When I'm serving breakfast, I can say good morning and you can say good morning.
Kahvaltınız yemek odasında hazır olacak küçük bey.
Your breakfast will be ready in the dining room, Master Harvey.
- Kahvaltınız birazdan hazır olur efendim.
- Your breakfast will be ready soon, sir.
Kahvaltınızı yandaki bayan aldı bile.
The lady next door got your breakfast all ready.
- Kahvaltınızı böldüm galiba.
- I'm afraid I'm upsetting your breakfast.
- Oturun ve kahvaltınızı yapın.
- Sit down and have some breakfast.
Bayan Jessica'ya yaptığım gibi size de kahvaltınızı getirdim.
I brought your breakfast... just like I do for Miss Jessica.
Bu sabahki kahvaltınızı ben hazırlayayım diyorum.
I thought I'd fix breakfast for you this morning.
Peggy mutfakta, kahvaltınızı hazırlıyor.
She's in there in the kitchen, fixing your breakfast.
Bakın kahvaltınız burada.
Look. These here's for your supper.
Kahvaltınızı bitirin, sonra otele gideriz.
Finish your breakfast and we'll go over to the hotel.
Umarım kahvaltınızı zehir etmemişimdir.
Hope I haven't ruined your breakfast.
- Kahvaltınızı getirdim Profesör Frisbee.
Here's the breakfast you ordered, Professor Frisbee.
- Bu adamı tanıyan birisini bulursanız kahvaltınızı, öğle yemeğinizi ve akşam yemeğinizi de ısmarlayacağım.
I'll buy your breakfast, your lunch, and your dinner if you can find me anybody who knows this man.
Kahvaltınız.
Your breakfast.
Kahvaltınız, efendim.
It's your breakfast, sir.
Kahvaltınızı yapmıyor musunuz?
What about your breakfast?
Saygı değer efendim, kahvaltınız hazır.
Yeah? Honorable sir, breakfast ready.
Kahvaltınızı yapın Bayan Williams devam edin.
Eat your breakfast, Miss Williams. Go ahead and eat.
Bay Bridges, kahvaltınızı soğutmadan yiyin lütfen.
Please, Mr. Bridges, eat your breakfast before it gets cold.
Kahvaltınız hazır.
Your breakfast is ready
Kahvaltınız güzel miydi?
Was it a nice breakfast?
Bay Vincent sabahleyin kaçta kahvaltınızı alırsınız?
Oh, Mr. Vincent... at what time would you like your breakfast in the morning?
Tüm kahvaltınız bu mu?
Is that all you're having for breakfast?
Bay Healy, kahvaltınızı şuraya koydum.
Mr. Healy, I put your breakfast over there.
Kahvaltınız, Bayan Usher.
Your breakfast, Miss Usher.
Bilseydim kahvaltınızı yatağınıza getirirdim, majesteleri.
Wenn wir das gewusst hätten, hätten wir Ihnen das Frühstück ans Bett gebracht.
Günaydın. Kahvaltı alır mısınız?
Some breakfast?
Ama yarın sabah... rüyandan uyanacak olursan... ve kapının çalınıp açıldığını görürsen... orada elinde bir kahvaltı tepsisi tutan hizmetçi yerine... tutuklama emriyle bir polis olursa... yalnız olduğuna sevineceksin.
But tomorrow morning, if you should wake out of your dreams... and hear a knock and the door opens, and there, instead of a maid with a breakfast tray... stands a policeman with a warrant, then you'll be glad you are alone.
Pazar kahvaltıları yaparız. Seni davet ederiz, sen de kıyak insanlarla tanışırsın. Vonnie, yanıma gelebilir misin?
I am gathering data on the antics of the anthropoid ape for the Museum of Natural History.
Kahvaltı için geç kalmadınız mı?
Kinda late in the day for breakfast, isn't it?
- Kahvaltı için planlarınız nedir?
- Hello. - What are you doing for breakfast?
Bana kahvaltı ısmarlayacak mısınız yoksa hemen burada bir şeyler pişirmemi mi istersin?
Were you going to buy me some breakfast... or would you like me to bake you something here at the table?
- Kahvaltı için hazır mısınız?
All ready for breakfast? Oh, coffee.
- Maalesef kahvaltı yapamayacaksınız.
- I afraid you'll have to go without breakfast.
Kahvaltı falan istemiyorum ve haklı olsanız bile bu anlattıklarınız umurumda değil.
I don't care for breakfast nor that talk, even supposing you're right.
Babanın kahvaltısı için pastırmamız yok.
We haven't got bacon for Dad's breakfast.
Her biriniz ayrı kahvaltı hazırlayacaksınız.
What you do best will be the chef.
Sayın Kralımız erken bir kahvaltıya karşı çıkıyorsa üzgünüm.
I'm sorry if Your Highness objects to an early breakfast.
Eunice ile kahvaltı yaptınız mı?
Eunice and you had breakfast?
Beni kahvaltıdan eden şu kız olmasın?
Would it be that girl that beat me out of my breakfast?
Kahvaltıyı saat kaçta yaparsınız?
What time do you have breakfast in your house?
Eminim birçoğunuz, bütün o kahvaltı bulaşıkları birikmiş ve huysuz kocalarınız işe gitmeye hazırlanırken bunun hayalini kuruyorsunuz.
I bet a lot of you dream about that sometimes with all them breakfast dishes piling up. And them cranky husbands to get off to work.
Yarın, eylem öncesi, her zamanki gibi kahvaltı yapmayacağız.
Tomorrow, as usual before an action, we don't have breakfast.
Kahvaltıda daha doyurucu bir şeyler almalısınız, efendim.
You really should have something more substantial for breakfast, sir.