Kaldır beni traducir inglés
815 traducción paralela
Kaldır beni, Flo.
Lift me, Flo.
- Kaldır beni.
- Let me up.
Buraya çıktığımda korkuyorum. Elimi tut ve kaldır beni.
And, if when I get up there, I'm afraid, take my hand and pull me up.
Kaldır beni, Paul!
Pull me up, Paul!
Kaldır beni.
Pull me up.
Kaldır beni.
Let me up.
Beni kaldırıp arabana koyman ve sonra da hastaneye götürmen gerekiyor.
"You ought to lift me up ln your cart and take me to the hospital."
Beni yakından takip eden gazeteler İngiltere'yi ayağa kaldırıp kellemi istemeye başladılar.
The newspapers at my heels aroused England, crying for my blood.
Şimdi sağını kaldır ve beni izle.
Keep your right well up and guard my lead.
Beni kaldırır mısınız efendim?
Would you help me up, sir?
Kaldır beni.
Hold me up.
Beni, saygın bir dişçinin el ilanı gibi kaldırıma fırlattınız.
Dropping me on the doorstep like a throwaway for a credit dentist.
- Kaldırın beni.
- Let me up.
Umarım beni yine dansa kaldırırsınız.
I hope you'll ask me again.
Sokakta dalgın bir şekilde yürürken... biri gelip tamamen yanlışlıkla bana çarptı ve yalpaladım. O da beni tutup kaldırıma çekti. Kimdi bu dersiniz?
I was going down the street, minding my own business, too... when who do you think just happened by, purely by accident, of course... and pulled up alongside of the curb?
Beni kaldırın.
- I'm all right. Let me up.
Lütfen beni kaldır!
Please lift me up!
Öyleyse neden ahizeyi kaldırıp beni aramadınız tüm bu mikilikleri yapmak yerine?
Why didn't you pick up the telephone and call me... instead of all this Mickey Mouse about a story?
Beni kaldırın, lütfen.
Lift him up, please.
- Evet, ama sanırım beni kaldığım yer...
- Yes, but I believe I'm staying...
Beni erken kaldır, olur mu?
Wake me up early, will you?
Sonra beni kaldırıp etrafa baktırdılar. Demek istediğimi anlıyor musun?
Maybe it'd better go and rest a while until you feel like eating
- duydun beni kaldır onu
- You heard me, raise it.
Beni ayağa kaldırın.
Put me on my feet.
Ya o kılıcı kaldır ya beni.
Take up the sword again... or take up me.
"Bunu" derken beni kaldırır diyorsunuz, değil mi?
You mean to bear me, not to bear with me.
Ona göre ben maymun gibi ufak olduğum için siz beni kaldırıp sırtınızda taşıyabilirsiniz! *
Because that I am little, like an ape... he thinks that you should bear me on your shoulder!
Babamdan sonra beni en iyi sen kaldırıyorsun.
Next to Daddy, you lift me up best.
- Kaldırın beni!
- Get me up!
Arka odadan beni işitemezseniz, lütfen elinizi kaldırın ve ses düğmesini ayarlayın.
If you can't hear me in the back of the room, please raise your hand and adjust the volume control.
Beni havaya kaldırın.
Give me a boost.
Gidip daha büyük bir kutu ve naftalin al. Beni de bir rafa kaldır, olsun bitsin.
Might as well get a bigger box, more mothballs, put me away too.
Hayır, annem-babam beni her gün aynı saatte kaldırıyorlar.
No, my parents wake me up every day at the same time.
Beni kaldır.
Lift me up.
Beni ilgilendirmez ama o çılgın Harris yerdeki sığırları kaldırıyor.
Ain't my business but that crazy Harris is prying cattle off the floor.
Bir keresinde, daha önce hiç görmediğim bir adam beni buzdan kaldırırken yanağımdan öpmüştü.
Once, a man I'd never seen before kissed me on the cheek when he picked me up off the ice.
Sırf şuan da değil. Onu kışkırtmak için beni dansa kaldırırken de.
You also invited me for a dance, only to provoke him.
Çocuklar, beni kaldırın.
Boys, lift me up.
Bay Stringer, beni kaldırır mıydınız?
Mr Stringer, will you give me a leg up?
Beni sabah erkenden kaldır.
wake Me up, tomorrow morning.
Babam beni kaldırıp ertesi gün bebek almaya söz vererek yatıştırdı.
Papa picked me up and to comfort me. ... promised me the doll the next day.
Siz beni kaldırırsanız, olan biteni izleyebilirim.
You all lift me up so I can see what's goin'on.
Beni kaldırır mısın, Susan?
- Would you lend me your arm, would you, Susan?
Eğer beni az farkla ıskalasaydı, şu anda senin cenazeni kaldırıyor olurduk.
If he'd missed me an inch either way, we'd be at your darling funeral.
Beni kaldırırsanız, ufak parçalara bölünürüm.
You move me, I'll break up in little pieces.
Annem gelip beni yataktan kaldırıyor.
Mama comes and gets me out of bed.
Eve döndüğünde beni kaldır.
Wake me up when you come home.
Romolo, beni kaldır.
Romolo, pick me up.
Eğer silahlarınızı indirip, ellerinizi yukarı kaldırırsanız beni memnun edersiniz.
You'd all please me if you'd drop your guns and stick your hands up in the air.
dün Qian beyi öldürdüm ve Lu ve Huang Liang'ın kaçmasına yardım ettim kaldığım sürece, yaptıklarım anlaşılacaktır ne yazık ki... beni de yanına al ben bile nereye gitçem bilmiyorum
I killed master Qian last night And I let go of mr. Lu and Huang Liang
Sessiz kaldığımı görünce... beni sessizliğimle kendi halime bırakacaklardır.
When they find I'm silent... they'll want nothing better than to leave me silent.
beni 794
benito 18
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
benim için fark etmez 98
benito 18
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
beni anlıyor musun 257
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
beni arama 21
beni takip et 247
beni anlıyor musun 257
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
beni arama 21