Kendini bırak traducir inglés
1,313 traducción paralela
Kendini bırak şimdi...
Relax now...
Sayılı günlere kendini bırak
Drift on numbered days
Aşağıya gel. Kendini bırak ve kay.
- Slide down!
Kendini bırak.
Let yourself go.
- Kendini bırak, derinlere bırak.
Let yourself go way, way down deep. Let a wave of relaxation move through your body now... as you go down even deeper. Four.
Arada kendini bırakıp, ağlamalısın.
You have to let yourself cry.
.. bunu al, yere koy, gözlerini kapat ve kendini bırak.
Take this, put it on the ground, close your eyes and go nuts.
Sen kendi kendini bırakıyorsun!
You failed yourself!
Kendini serbest bırak.
Just keep it loose.
İnsanların bunu duymak istediklerini sanmıyorum, sadece kendini düşünmeyi bırak yani.
i don't think people care to hear it. so stop thinking about you only.
Kendini süzmeyi bırak da şuna bak.
Stop staring at yourself and look at this.
Ah, evet bırak kendini, adamım
Oh, yeah Let loose, man
¢ Ü Bırak kendini ve bileceksin, eski dostum
♪ Let it go, and then you will know, old friend
Bırak kendini.
Oh, let yourself go.
- Evet, bebeğim, Dünya Çapındaki Kütüphanemize elveda de ve kendini Rico tarafından deşarj etmeye bırak.
Mmm. You like doing it in the dark, Rico? [Imitates rico] Oh, yeah, baby.
Eşyalar kendini korusun diye burada bırakıyorum.
I leave it here so the appliances can defend themselves.
Kendini mahrum bırakılmış, güçsüz hisseden birini.
A guy who feels powerless, disenfranchised.
Rahatla, bırak kendini.
Just relax. Let it go.
Normal şartlar altında, bir dron gereksiz olduğunu öğrendiğinde kendini devre dışı bırakır.
Normally when drones learn they're irrelevant, they deactivate themselves.
Kendini özgür bırak. Diğer eşcinsellerle takıl.
Let that free you to pursue other.
Tanto kendini önden ayırıyor ve Brandenburg ve Bly'ı yalnız bırakıyor.
Tanto has removed himself from the race, leaving Brandenburg and Bly.
Kendini rahat bırak.
Just hang loose.
Teninin altında yatan yaratık, kendini dışarı atar ve o güzel kızı, kurumuş, kırışmış, mumyalanmış bir halde bırakır.
The beast inside her body would get ejected, and she'd get shrunk, dried out. Your pretty girl... mummified.
Kendini şu güzelliğe bırak.
Give in to the intensity of the moment.
Bırak kendini.
Just let it out.
Hadi, bırak kendini.
Come on. Let it out.
Bırak kendini.
Let it out.
Bırak artık. Kendini yiyip bitirmeyi kes.
Stop pulling yourself down.
Kendini kuIIanıImıŞ hissedersen hiçbir Şeyin kaImamıŞ demektir. Eğer adam sana bir serseri gibi davrandığında biIe... onu sevmen için ihtiyacın oIan enerjiyi vermiyorsa, bırak gitsin.
If you feel so used, you ain't got nothing left if the man ain't giving you the energy you need to love his ass even when he's acting like a bastard, you need to let it go.
- Yani kendi kendini mi beceriyorsun. - Victor, çocuğu rahat bırak.
Victor, give the guy a fucking break, will you!
Kendini bana bırak.
Let yourself go now, Laura.
Tamam şimdi kendini rahat bırak. Bu da sonuncu olsun.
Splashes are back in fashion.
Bırak kendini!
Let yourself go!
Gözlerini yum ve kendini müziğe bırak.
Close your eyes and listen to the music.
Kendini aptal durumuna düşürmeyi bırakır mısın artık?
Four.
- Bırak kendini.
- Let yourself go.
Nasıl oluyor da bu tattan kendini mahrum bırakıyorsun?
How can you deprive yourself of the taste?
Doğru, ama yine de kişisel duygularımız bir kenara bırakırsak ona hakkını vermek lazım, o çok profesyonel, yani kendini adamış.
Right, still, but personal feelings aside, you kind of have to admire her professionally, you know. She's very dedicated.
Kendini Original Cindy'e bırak, pek iyi gözükmüyorsun.
Break it down for Original Cindy, cos you ain't right.
Kendini bir dakika olsun eğlenceye bırak.
Take a minute to enjoy yourself.
Kendini savunmayı bırak.
Stop defending yourself.
Bırak kendini, ona inan.
Just jump in and believe her.
Kendini aşağılamayı bırak. O arada beni de tabii.
Hey, don't put yourself down, and me in the process.
Kendini robot sanmayı bırak artık!
Quit thinking you're a robot!
Kendini akışa bırak.
Just go with the flow.
- Bir anlık kendini rahat bırak ve Heidi ol.
Just, let go and become Heidi for a moment.
Sen de Juwanna'yı bir kenara bırakıp kendini düşünsen iyi edersin. Çünkü bu senin mesleğimle de alakalı dostum.
You might wanna stop worrying about Juwanna so much... and worry about Lorne,'cause this is about saving your career too.
Suçunu itiraf et ve kendini mahkemenin merhametine bırak.
Plead guilty and throw yourself on the mercy of the court.
Haydi bırak kendini ve ağla
Go ahead and let it out And have yourself a cry
Bırak kendini Davey
Let it out, Davey
Kendini rahat bırak.
Let yourself get carried away.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68