Kim bilebilir ki traducir inglés
539 traducción paralela
Bütün Avrupa büyüklüğündeki o ormanda neler yaşadığını kim bilebilir ki?
Who can say what may be living in that jungle - as vast as all Europe?
Eğer siz bilmiyorsanız Bay Matuschek, kim bilebilir ki?
If you don't know, Mr. Matuschek, who should?
Kara Tepeler'de ne olduğunu kim bilebilir ki?
Who can say what's to be found in the Black Hills, huh?
Gelecekte olacakları kim bilebilir ki?
Can anyone ever know the future?
Kim bilebilir ki?
Who knows?
Masumu oyna, ama kim bilebilir ki?
You act so innocent. God knows what you're up to.
Kimin için olduğunu kim bilebilir ki?
Why, who else would I be wearing it for, Ross?
O zamanlar kim olduğumuzu kim bilebilir ki?
Who knows who we were then, you and I?
Aşık olan bir erkeğin ne yapacağını kim bilebilir ki?
Who knows what a man will do when he's in love?
Fakat bu tür bir şey için kim bilebilir ki?
But for that thing, who can tell?
Doğuşu, ölümü... bütün bunları kim bilebilir ki.
When you're born, when you die, who knows that.
- Gelip gelmeyeceğini kim bilebilir ki?
- Who knows if he comes back at all.
Kimin, ne zaman kendini öldüreceğini kim bilebilir ki?
When does somebody kill himself anyway?
Gidip gel kim bilebilir ki?
Go yonder, yonder, yonder Who knows, who knows?
kim bilebilir ki?
Who knows, who knows?
Kim bilebilir ki?
After that, who knows?
Kim bilebilir ki?
- Who'd know?
Onu senden daha iyi kim bilebilir ki, dostum.
Who knows that better than you, buddy boy?
Büyünün ne olduğunu kim bilebilir ki?
Who's to say what magic is?
Önümüzdeki birkaç yıl ne getirecek, kim bilebilir ki?
EVERY MORNING, WHEN I GET UP,
Kim bilebilir ki.
You think I'm a fool.
Başka bir erkeğin kalbinin derinliklerinde neler yattığını kim bilebilir ki?
Who can fathom the depths of another man's heart?
Cazibene içelim ve bunun nereye gideceğini kim bilebilir ki?
Pour on the charm and who knows where it could lead?
Ama işkence görürse kim bilebilir ki?
But if he is tortured, who knows?
Tanrı'nın sizden tarafta olduğunu kim bilebilir ki?
God may be on your side. - Do you doubt it?
Gazetecilerin malzemelerini nereden bulduklarını kim bilebilir ki?
Who knows where journalists get their stuff?
Ama yarından sonrasını kim bilebilir ki Jean-Pierre?
But after tomorrow, who knows, Jean-Pierre?
Kim bilebilir ki herşeyi.
Who knows what it's all about.
Kim bilebilir ki?
Who can say?
Kaynağını kim... kim bilebilir ki?
As to its origins, who can be sure?
Bunu benden iyi kim bilebilir ki?
Who should know better than me?
Kim bilebilir ki?
One never knows.
Bunu kim bilebilir ki?
Uh, threw a shoe and a hoof's split.
Aralarındaki ilişkiyi kim bilebilir ki?
Who knows if they are related at all...
Bu çocuğun kafasından neler geçiyor kim bilebilir ki, değil mi?
But who knows what goes on in that kid's head, right?
Başka kim bilebilir ki?
Who else knows of it?
Neye inanacaklarını kim bilebilir ki?
Who knows what they'll believe?
Kim bilebilir ki, Henry?
Who the fuck would know, Henry?
Başka kim bilebilir ki?
Who else could know?
- Onların da bizi görebileceğini kim bilebilir ki.
- Who knows if they can see us too.
Neden bir hançer istediğini kim bilebilir ki?
How would anyone guess why you wanted a dagger?
Kim bilebilir ki?
Well, what do you know?
Bunu başka kim bilebilir ki.
Who would have known that.
Kim bilebilir ki belki?
Who the hell knows, maybe?
- Kim bilebilir ki?
- Who the fuck knows?
Yani, demek istiyorum ki, bunu kim bilebilir?
That is, I mean to say, who's to say whether you are or not?
Ama kim bilebilir ki?
But who can tell with her?
Ama kim kesin olarak bilebilir ki?
But who knows for sure?
bana bir ödül gelecek kim nerden bilebilir ki.
A stake will get me where nobody knows.
Kim bilebilir ki?
Long time ago.
Kim gerçekten bilebilir ki?
One never knows.