Konuşmayacağım traducir inglés
1,452 traducción paralela
Oh, ve eğer Kurabiye Canavarı ararsa, ona, o rehabilitasyondan çıkana kadar... onunla konuşmayacağımı söyle.
Oh, and if Cookie Monster calls, tell him I'm not talking to him... until he gets out of rehab.
Bu nefret dolu olaya o sebep oldu. Çünkü Christopher zayıftır ve o da bunu biliyor. Onunla bir daha asla konuşmayacağım.
She was the one, she caused all this hateful stuff... because Christopher is weak, and she knows that... and I am never talking to her again.
Asla ilişkimiz hakkında konuşmayacağımıza yemin ettik.
We swore we'd never talk again about what we had together.
Hayır! Bunu konuşmayacağım.
I'm not talking about this.
Onunla konuşmayacağım.
I'm not going to talk to him.
Hatta kimseyle konuşmayacağım bile.
I - I won't even talk to anybody.
Ben - ben seninle Helena Peabody hakkında konuşmayacağım!
I'm not - I'm not gonna talk to you about Helena Peabody!
Bir daha onu asla görmeyeceğim, Bir daha onunla asla konuşmayacağım,
I am not going to ever see her again, I am not ever going to speak to her again,
Biliyorum. Onunla bunları konuşmayacağım.
No, I know, I wasn't going to discuss any of this.
Kesinlikle kimseyle konuşmayacağım.
I'm certainly not gonna talk to anyone.
Terry ve ben çıkmaya başladığımızda ilk söylediğimiz şey işten hiç konuşmayacağımızdı.
When terry and i started dating the first thing we said was we weren't going to talk about work, right?
Üzüleceksin, çünkü ikisine de seninle alakaları devam ederse, onlarla bir daha konuşmayacağımı söyleyeceğim.
- Well, you're gonna be. I'm going to tell them if either of them has anything to do with you I'm never speaking to them again.
Bugün, Dunder Mifflin'de iş dışında hiçbir şey konuşmayacağım.
I'm not going to discuss anything with you other than Dunder Mifflin business.
Hayır sana bunu asla konuşmayacağımızı söylüyorum.
No. I am saying we are never gonna have this conversation.
Daha fazla konuşmayacağım.
I'll say no more.
İnandıklarımın aleyhine konuşmayacağım.
I will not speak against my beliefs.
Bir daha sen tuvaletteyken asla konuşmayacağım.
I'll never talk to you on the crapper.
- Artık konuşmayacağım
- I ain't saying no more.
Bundan sonra ikinizle de asla konuşmayacağım!
I'm never speaking to either of you ever again!
- Bu şekilde konuşacaksanız, sizinle daha fazla konuşmayacağım.
If you're going to talk like that I'm not speaking to you any more.
Artık kimseyle konuşmayacağım.
I won't talk to anybody anymore. Please.
Merak etme onlarla konuşmayacağım.
Don't worry, I won't talk to them.
- Geri çekilene dek konuşmayacağım.
- I'm not talking till you step back.
Bay Bushmiller'la konuşmayacağım bile.
I won't even talk to Mr. Bushmiller.
- Hayır, onunla ben konuşmayacağım.
- No, I'm not going to talk to him.
Ne yazdığını görene kadar seninle konuşmayacağım.
I'm not talking to you until I've read what you've written.
Onla asla konuşmayacağım!
I won't ever talk to him again!
Onunla konuşmayacağım.
I'm not sitting down with Phil.
Ve bu gece konuşmayacağım
And I'm not talking tonight
ve Andrew'e buna hazır oluncaya kadar konuşmayacağımızı söyledim.
And I told you Andrew will talk about it when he is ready to.
Bu konu hakkında daha fazla konuşmayacağım.
I'd rather not talk about it.
Türbanımı almadan konuşmayacağım.
I'm not talking to anybody without a turban.
Bunun hakkında konuşmayacağım.
I'm not going to talk about this.
Seks hakkında seninle konuşmayacağım bile çünkü en son ne zaman yaptığımızı hatırlayamıyorum.
And I'm not gonna have a conversation about sex because I can't remember the last time we did it.
Asla konuşmayacağım.
I'm just not going to.
Seninle konuşmayacağım.
I won't talk to you.
Yanıma gelse bile onunla konuşmayacağım.
I'II not talk to him if he comes to me.
Konuşmayacağım.
I will not talk.
Ben asla tekrar senle konuşmayacağım.
I'll never talk to you again
Seninle daha fazla konuşmayacağım, beni anlıyor musun?
I'm done talking with you, understand?
Seninle daha fazla konuşmayacağım, beni anlıyor musun?
I'm done talking with you. You understand me?
Bir teröristle konuşmayacağım.
I'm not talking to a terrorist.
avukatım olmadan sizinle konuşmayacağım.
I'm not talkin'to you without my lawyer
Bu akşam uzun konuşmayacağım.
I give no long speech tonight.
Bunun hakkında konuşmayacağım.
I'm not talking about this.
Hayır.. ve de konuşmayacağım.
No. And won't.
- Sizinle konuşmayacağım. Tamam mı?
- I'm not talking to you, okay?
Bu lafı kabul etmiyorum. Yalnız programa gelmeden önce Myra Hindley konusunda konuşmayacağımı açıklamıştım.
I certainly take exception to that description, but I made it quite clear before coming on the program that I wouldn't be talking about Myra Hindley today.
Pekala, o zaman onunla şimdi konuşmayacağım.
Oh.
- Seninle bir daha asla konuşmayacağım.
I'm never talking to you ever again.
Bence en iyisi, şey... bu konu hakkında bir daha konuşmayacagım.
I think it's best, um... I not talk about this anymore.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16