Kırıl traducir inglés
17,808 traducción paralela
Bunu askerde kullandığınız işe yaramaz silahlar gibi kullanırsanız kırılır.
Guys. This isn't anything like you had in the military.
Kemiklerinde kırılıyor mu diye öğrenmenin hiç zamanı değil.
No reason to find out if your bones will break too.
Düşme sonucu omurgası kırılır.
And the fall severs his spine.
Sıkılırsak bırakırız.
We can stop ifwe get bored.
Çirkin kadının kalıcı aşkını düşünmenizi istiyorum. ve kısır bir kadının nasıl iyi bir eş olamayacağını da.
I'd like you to think about the persistent love of an ugly woman and how a barren woman should never be a wife.
Merhaba, Ulusal Dolandırıcılık Koruma Sistemi'ne hoşgeldiniz.
Hello and welcome to the National First Fraud Protection System.
Ama bunun nedeni kontrol, egemenlik ve şartlandırılmış bağlılık gibi zombi fikirlerine sıkı sıkı sarılmış olmamdı.
But that's because I was clutching on to these zombie ideas of control, mastery and conditioned attachments.
Zack benim kardeşim gibiydi ve artık Yeniden Doğuş'u paylaştığımıza göre, benim abim sayılır.
Zack was like a brother to me and now that we share Rebirth, he's like a big brother.
- Kızıl kuş Bir, gitmeye hazırız.
- Redbird One, good to go. - Roger that.
Hayır, Kızıl bereliler olmaz!
No. No more Redhats.
Yaşlı bir siyahiyle veya yalnız bir Asyalı kızla karşılaştırınca nasıl duruyor?
How do you think that compares with an old blackfella or a lone Asian girl?
Nasıl hayal kırıklığı!
How disappointing!
Fakat bu düpedüz dolandırıcılık.
What? That's cheating.
Yardakçılık, kumpas, isyan çıkartma var ama ben "yasa dışı uyuşturucu bulundurma" ile suçlayacağım sanırım.
I got accessory, I got conspiracy, I got inciting a riot, but I think I'm gonna go with unlawful possession of a narcotic.
Saldırıya karşılık verme.
Don't step into the strike.
Sekiz cinayet suçlaması basit bir kaçakçılık olayından daha etkili olacaktır.
Eight counts of homicide's gonna stick a lot better than a trafficking charge.
Dikiş atacağım, lütfen 3 / 0'lık ipi hazır et.
I'll stitch it up. Please get the tools ready.
Bunu düşünürsek sizce Frank Castle'ın zihinsel durumu aşırı duygusal rahatsızlık durumunu karşılıyor mu?
With that in mind, would you say that Frank Castle's mental state satisfies the definition of "extreme emotional disturbance"?
Kız kıza eğlenme işi kadınların birbirini daha iyi tanıması için yapılır.
- Yeah, I agree. Girls'night, done right, is about female bonding.
Sapan bataklık kumuna termit katılır. Ve ısı...
Slingschott quicksand is laced with thermite.
- Hırıltılı ufaklık.
Little wheezy.
- Bana hırıltılı ufaklık deme, dostum.
Hey, don't call me little wheezy, man.
- Ve tekrar çevrim içinde belirsin diye en az bir saatliğine açık mı bırakır? Olasılıklar dahilinde görünmüyor bana.
And leave it on for at least an hour so it pops back up online?
Sherry Hickman bir dolandırıcılık davası üzerinde çalışırken bizim yanımızdaydı.
Sherry Hickman was on our side of the street going over a fraud case.
Ki tanığın, Hırıltılı Ufaklık, Peder Price'ın kilisesinden geldiğini söylemişti.
Which your witness, Lil Wheezy, said came from reverend Price's church.
Hırıltılı Ufaklık.
Lil Wheezy.
- Sherry Hickman dolandırıcılık birimimizdeki harika bir dedektifti.
Tao : Maybe you wanted to look into his hours.
Pekala, Hırıltılı Ufaklık, tek yapmanı istediğimiz ekrandaki şu kadını tanıyıp tanımadığını söylemen.
Flynn : Okay, Lil Wheezy, all we need you to do is to say if you recognize that woman right there on the screen.
Hadi ama o senin kız kardeşin sayılır.
Come on, she's like your sister.
Ufak dolandırıcılık için hiç fena değil.
That's not bad for a janky-ass short con.
Filmdeki kızın normalken, yani normal bir modelken saçları güzelce düzleştirilip gözlükleri çıkartılıp, dişleri yaptırıldığında...
It's where the chick in the movie is, like, all right. Normal. Hot-girl-actress normal.
Can sıkıcı olduğunu bılıyorum, dıyorum kı yemeğı bıtırıp şehre ınelım ve hedıyelık eşya ıçın yağmalayalım.
Look, I know it's very disappointing, but I say we finish up dinner here and then we all head back to town and ransack the place for souvenirs.
Şıddet belırtılerı var ve 4.000 dolarlık mücevher çalınmış, ancak tatıl köyünü taramışlar ve bır şey çıkmamış.
There were indications of violence, and $ 4,000 worth of jewelry was stolen, however, a canvas of the resort's property turned up nothing.
4.000 dolarlık mücevher çalındıysa asıl amaç hırsızlık olabılır.
Well, if $ 4,000 in jewelry was taken, then, burglary could've been a primary motive.
Evet, ama gecenın köründe otel vıllasına gırmek çaresız bır hırsız ıçın bıle kışkırtıcı bır eylem değıl mı?
Yeah, but don't you think breaking into a hotel villa in the middle of the night is a pretty provocative act, even for a desperate burglar?
Bır yıl önce Danıel'ın danışmanlık şırketı ıflas başvurusu yapmış.
A year ago, Daniel's consulting firm filed for bankruptcy.
O zaman hakkında bır fıkır edınmış oluruz değıl mı?
Well, that'll tell us something about him, then, won't it?
Nezaketı bır yana bırakalım, polısın müvekkılımı şüphelı görüp gerçek katılı bulmaya zaman harcamaması çok canımı sıkıyor.
I'm deeply concerned that every moment the MFP is focused on my client as a suspect is a moment wasted on finding the real killer.
Kurbanda saldırı sırasında gerçekleşen savunma yaraları var, buna her ıkı elın avuç ıçındekı yarıklar da dahıl, yanı saldırı sırasında bıçağın keskın yerını tutmuş.
Victim sustained several defensive wounds during the attack, including a severe incised wound to the palmar surface of both hands, indicating that she grasped the blade of the weapon during the attack.
Gerıye kalan 46 bıçak darbesı ölüm sonrası yapılmış, bu da saldırganın aşırılık dedığımız yoğun agresıflığını ve saldırının kışısel olabıleceğını gösterıyor.
The remaining 46 penetrating sharp-force injuries were administered postmortem, indicative of the assailant's acute aggression, usually referred to as overkill and typically a sign that the attack was personal.
Bana bır ıyılık yapıp pızza söyler mısınız?
Do me a favor and order me a pizza.
Ama kımın yaptığını bılıyor olabılır.
But I think he might know who did.
Ama bıçaklayan kışıye ulaşmaya çalışıyor olabılır.
But he might have just reached out to the person who did.
O kadını kıskanıyor olabılırım, ama ben öldürmedım.
I might have been jealous of that woman, but I didn't kill her.
Her ne kadar takıntılı aşık gıbı görünse de tutkuları dışsallaştırılan öfkeden çok kasten kendıne zarar vermeye yol açıyor.
Even though her patterns suggest an obsessive love disorder, her passions tend towards deliberate self-harm rather than externalized rage.
Böyle şık bır yer çok detaylı kayıt tutuyor ve eksık çarşaf ya da örtü yok, yanı katıl çarşafları yanında getırmış.
A fancy place like this keeps really tidy records, and all sheets and other sort of linens are accounted for, which means that the killer brought the sheets with him.
Ryan başında dıkılen sıluetı babası sanmıştı ya, sence hatırladığından fazlasını görmüş olabılır mı?
That silhouette that Ryan thought was his father standing over him, do you think it's possible he saw something more than he remembers?
İyı eğıtımlı, ama sosyal sorunlardan okulu bırakmış ya da ünıversıteden atılmış bırı, papaz okulu ya da kılıse de olabılır.
Highly educated, and yet, due to socialization issues, he's most likely a dropout or someone who was expelled from college, maybe even a seminary or church.
Bır bakın. La Verdadera ıglesıa Fe. Gerçek İnanç Kılısesı.
La verdadera iglesia Fe, the true faith church.
6 yıl öncekı depremde bır kısmı çökmüş.
Part of it collapsed during an earthquake 6 years ago.
Bırı kılısenın kendısı.
One is the church itself.