Kızmadın mı traducir inglés
318 traducción paralela
- Kızmadın mı?
- Aren't you angry?
- Kızmadın mı bana?
You're not angry?
Mahkemede söylediklerim için bana kızmadın mı?
You're not angry with me for what I said at the tribunal?
- Yani kızmadın mı? - Hayır, kızmadım.
- Then you're not mad?
- Bana kızmadın mı?
You're not mad?
Kızmadın mı?
You are not angry?
- Kızmadın mı?
- You're not upset?
Buna kızmadın mı yani?
Aren't you even angry?
Kızmadın mı?
Not annoyed?
Kızmadın mı?
- You're not angry?
- Kızmadın mı?
- You're not? Why?
Kızmadın mı?
You're not angry?
Bissinger alay edince, sen de kızmadın mı?
You're not angry when Bissinger ridicules those men?
Kızmadın mı?
You ain't mad?
Bana kızmadın mı?
You're not mad at me?
Kızmadın mı?
You're not mad?
Sana yalan söylediğim için bana kızmadın mı?
You ´ re not angry that I lied to you?
- Yani kızmadın mı?
- So you're not angry?
Şu an sence kızmadın mı? !
You don't think I'm mad now?
- Kızmadın mı?
You're not upset about this?
Geciktiğim için kızmadın mı?
- No. That's something different.
Kızmadın mı?
You won't be upset?
Yani, boş boğazlık etmeme kızmadın mı? Hayır, kızmadım. Haydi gel.
You mean you don't hate my guts?
Sen hiç kızmadın mı?
Did you never feel angry?
Kızmadın mı?
Don't you get angry?
senin romanının sonunu degiştirdim sen kızmadın mı?
I changed the ending of your novels don't you get angry?
Bana kızmadın mı?
You're not angry with me?
Umarım kızmadınız.
No hard feelings, I hope.
Seni kahvaltıya çağırdım diye kızmadın değil mi?
I hope you didn't mind my asking you to breakfast.
Custer umarım gelmemize kızmadın.
I hope you'll forgive this intrusion, Custer.
Bay Adare ve Leydi'nin onun yatak odasında yaptıklarını söylediğimde umarım çok kızmadınız bana.
I hope you do not case that Mr. Adare were in quarter of the lady.
Sana yaptığım şeyden sonra bana kızmadığını söyleme sakın.
Don't tell me you're not angry after what I did to you.
Kızdın mı? Yok canım, pisicik kızmadı.
Pussycat's not mad, just tired.
- Umarım kızmadınız.
- No hard feelings, I hope.
- Umarım kızmadınız.
I hope I haven't offended you by speaking plainly.
- Bölmeme kızmadınız umarım.
- I hope you don't mind my interrupting.
Bize çok kızmadın umarım.
Do you hate us.
Stanley'yi getirmeme kızmadın umarım.
Hope you don't mind me bringing Stanley along.
Kızmadın değil mi, tatlım?
You don't mind, do you, pussycat?
Yiğit Jin, umarım kızmadın palavra sıkmayı bırakın
Hero Jin, I hope you don't mind Stop fooling around with me
Umarım kızmadınız, ben...
I hope you don't mind, I...
Çalıntı sığırı aldığınızdan dolayı kendinize kızmadınız mı? Bunu açıklamıştım!
Were not you yourself reprimanded for holding stolen cattle?
Baba, San Feng'i kurtarmama kızmadınız mı?
Dad, you don't blame me for saving the life of San Feng?
Burası senin, Al'ın iş bitirmesi hakkında espri yapacağın kısım. Böylelikle ben de gülerim ve senin kızmadığını anlarım.
See, this is the part where you're supposed to make a joke about Al being quick in the sack so I can laugh and see that you're not really mad or anything.
Kızmadığımın kanıtı.
Proof that I'm not mad.
Yoksa bana kızmadınız mı?
You're... You're not mad at me?
Kızmadınız mı?
You must be having some bad feeling.
Umarım bu gece Simon'ı ayarttığım için kızmadınız.
Hope you don't mind us stealing away Simon for the evening.
Kafa yaptığın zaman kızmadı bile. Şaşırdım.
Didn't even really get pissed when you were fuckin'with him.
Köylülerinin hatırına yaptığın için sana hiç kızmadım.
For your peasants'sake, I'd have approved.
Geçmişte bir kadın olduğun izlenimi. Bana kızmadın, değil mi? Kızmak mı?
that, you know... you may have been... in the past... a woman, you're not mad at me, are you?