Leş traducir inglés
3,672 traducción paralela
Burası leş gibi kokuyor.
It reeks in here.
Leş gibi kokuyordu.
It stunk like shit.
# Leş gibi İngiliz kanı kokusu alıyorum! #
♪ I smell the blood of a stinkin'Pom!
Leş kokulu türetme bir türsün.
A stinking introduced species.
Ama gerçekten leş olan şey ne olurdu, biliyor musunuz?
But you know what would really stink?
Seni balçık ve leş kokulu başka malzemelerden yarattığım o gün, hala dün gibi aklımda.
It seems like only yesterday you were just my little glob of clay and other putrid ingredients.
O mesaj attığın leş karılar var ya...
Those skanks you're texting.
Evet ama senin gibi para için el alemin sikini emmedim leş kaltak.
Yeah, but I didn't swallow dick for tips, you dirty skank.
- Başkana leş kargası diyebilir miyim?
All you got. Give me Duffy!
Leş kargası gitmiş.
The hooded crow has gone.
Bu şey leş gibi organize suç kokuyor.
This thing stinks of organized crime.
Leş gibi kokuyorsun.
You reek.
Leş!
Reek!
Leş.
Reek.
Benim adım Leş.
My name is... Reek.
Leş yiyen hayvanları mı?
scavengers?
Leş yiyen hayvanlar mı?
Scavengers? Look at this.
Leş gibi kokuyor.
But it's stink. It's disgusting.
Bir leş parçası gibi sanki.
It kind of stinks.
Burası leş gibi kokuyor.
This place stinks of poop!
Leş gibi.
Stinking.
Manyağın biri leş avına çıksa, bunun gibi bir şey olur herhalde.
If a madman created a scavenger hunt, this is what it would look like.
Yüzlerce oğul, kardeş leş gibi kokmaya bırakıldı.
Sons and brothers in their hundreds left for carrion.
"Leş!" Kisha'dan.
"Stank," by Kisha.
Adamım, nefesi leş gibi!
Man, that breath is kickin'!
Bunlar yaratıklardan biraz daha küçük leş yiyicilerdir.
They're scavengers, little more than beasts.
Onlar mikrop gibi leş kokuyor.
They're stinking vermin.
Burası çok karanlık ve Neil'in pantolonu leş gibi kokuyor.
"It's dark in here and Neil's jeans stink."
- Onlar leş gibi.
I mean, those are gross.
Ginger'dan geri kalan çukuru doldurması lazım, leş gibi kokuyor.
He's gotta fill that hole where Ginger was. It reeks.
Leş gibi kokuyor ortalık.
It reeks out here.
Et les valises?
Et les valises?
Les kızlar.
Les girls.
Sol tarafımda, Allied Laboratuvarlarından Les Carbray var.
From my left, there is Les Carbray from Allied Laboratories.
Les, seni gördüğüme sevindim.
Les, good to see you.
İzninle Les.
Excuse me, Les.
Les...
So, Les...
- Sağ ol, Les.
Thanks, Les.
Les, gerçekten de formun bir kopyası çok işime yarayacak.
Les, I really would appreciate a copy of that transcript.
Haksız mıyım Les?
Right, Les?
- Çektiğim bu eziyet bittiğinde...
Why does this have to be so Les Misérables?
Annemin adresi var. Dul Blanc Tour Philippe-le-Bel, Moriere-les-Avignon.
My mother's : the Widow Blanc Tour Philippe-le-Bel, Moriere-les-Avignon.
Dul Blanc Tour Philippe-le-Bel, Moriere-les-Avignon.
Widow Blanc Tour Philippe-le-Bel, Moriere-les-Avignon.
Iss-les-MOulineaux'ta doğdum ve büyüdüm.
I was born and raised in lssy-les-Moulineaux.
Halles bir delik.
Les Halles is a hole.
Sürekli Les Deux'a gideriz. Çünkü arkadaşlarımız hep orada.
We always go to Les Deux, just'cause all our friends are there.
İyi bir fikir mi emin olamıyorum, "2 Morina"
I'm not sure if it is a good idea, "Les 2 Morues" ( "The two cod" )
Les gibi. Annen sisko.
- Your mum's a mong.
Buranın Fransız kökenli halkı ise buraya "Le ou les morts Ne sommeillent jamais." diyor.
'House of Blood'. And, of course, the Cajuns, they like to call it 'Lieu Oú Les Morts Ne Sommeillent Jamais'.
Les Camembert şeytani hava makinesini yapıyor mu diye bakıyorum.
I'm looking to see if Les Camembert is building his diabolical weather machine.
Les Camembert sahilin bir gün altın değerinde olacağını biliyor.
Les Camembert knows this beachfront property will be gold someday.