Long beach traducir inglés
485 traducción paralela
Muhtemelen o da benim gonca gibi ağzım, yumuşacık gözlerim olduğunu Bayan Long Beach gibi birini düşünmüştür, kısacık bir rüya.
He probably thought I had big melting eyes and a rosebud mouth... and a figure like Miss Long Beach, the dream of the fleet.
Sanırım eşim Long Beach'deki petrol işleriyle oldukça meşgul.
I guess he's been too busy down at Long Beach in the oil fields.
- Long Beach'te.
Long Beach.
Neden korkuyorsun? O Long Beach'te değil mi?
He's in Long Beach, isn't he?
Long Beach'e gideriz.
We go to Long Beach.
Manhattan Beach'e otobüs, Long Beach... New Port, Balboa, Laguna, harekete hazır.
Bus to Manhattan Beach, Long Beach Newport, Balboa, Laguna may rise.
Sanırım Long Beach yolunda.
I guess that's Long Beach way.
Long Beach bölgesine gidiyorlar galiba.
That looks like the Long Beach area.
San Pedro veya Long Beach'in içinden geçemeyeceklerinden eminim.
I know for sure they couldn't get through San Pedro or Long Beach.
Long Beach'e kadar tüm kanallar... bazuka ve ateş tabancalarıyla korunuyor.
All drains as far as Long Beach are covered by bazookas or flamethrowers.
Long Beach 6599.
Long Beach 6599.
Bana Long Beach 6 -
Hey, get me Long Beach 6...
Tamam, tamam.
Long Beach 6599. Right, right.
Beni Long Beach 45620'ye bağlayın, lütfen.
Get me Long Beach 45620, please.
Şey, Long Beach'te insanların yaşını, falan mı tahmin ediyorsun?
Well, you guess people's ages at Long Beach, or what?
Peki, Long Beach fabrikasına ne diyorsun?
All right, what about the Long Beach factory?
Parayı çek ve Long Beach... fabrikasının anahtarıyla birlikte bir zarfa koy.
Draw the cash and put it in an envelope... with the key to the Long Beach factory.
Bu modeldeki hareket örneği, Long Beach'te 1933 yılındaki... 6.2 lik depremde oluşan yer hareketlerinin gerçek kayıtlarına göre programlanmıştır.
The motion in this model was programmed from the actual recorded ground motion of a 6.2 earthquake - Long Beach in'33.
Long Beach gibisi yok.
There is no beach like a Long Beach.
Aşağı indi ve resepsiyon görevlisine Pike Long Beach Eğlence Parkına ne kadar zamanda gidileceğini sordu.
He came down and he asked the desk clerk how long it would take to get to the Pike Long Beach Amusement Park.
Pike'ın Long Beach Eğlence Parkı.
The Pike's Long Beach Amusement Park.
Şey, o dün gece Long Beach'teki bir eğlence parkında çekildi.
Well, that was taken last night in an amusement park in Long Beach.
Long Beach'te.
Long Beach.
Onları Manhattan'a sahilden götürdüm, 5 dolar da bahşiş aldım.
I took them into Manhattan by way of Long Beach, tipped me $ 5.
Orospu çocuğu Long Beach'de ev aldı.
The motherfucker bought a house in Long Beach.
Anaheim'a gittim, sonra Long Beach'e.
I drove to Anaheim, then I drove to Long Beach.
Long Beach'de arabama benzin aldım.
I pumped my own gas in Long Beach.
Long Beach'te bir herifin yaptığını söylemişti.
She said she got it from some guy down in Long Beach.
Geçen gece Bay Lee'nin söylediği gibi iskeleye gittim.
I went down to the Long Beach Pier the other night, like Mr Lee said.
En iyi tahminimize göre, iki-altı-sıfır, Long Beach'e doğru gidiyor.
Best we can tell, it took a heading of two-six-zero towards Long Beach.
- Long Beach mi?
- Long Beach?
- Uçak Long Beach'e mi gitti?
- The plane went to Long Beach?
Orada güzel, upuzun bir plaj var.
There's a beautiful, long beach there.
Anladığım kadarıyla oğlunuz ve ortağı Long Beach'te kargo taşıma işi yapıyormuş.
HANNIBAL : Your son and his partner ran a cargo-shipping business in Long Beach.
Murdock az önce Long Beach Kargo firması tarafından kiralandı.
Murdock just got hired by the Long Beach Cargo shipping company.
Long Beach'in kuzeyinde Henry Ford mevkiinde trafik tıkandı.
There's a minor tie-up on the north Long Beach right near Henry Ford.
Belki plajda çok piknik yapmışsındır.
Maybe there's been a long line of beach parties.
Hatırlıyorum da bir keresinde çok yorgundum çünkü lav alanlarında yürümüştüm ve sahilde uyudum.
I remember one time I was very tired because he had walked through lava fields for a long time. I had slept on the beach.
Komuta sende oldugu ve ask delisi esek kardesin bu sahilde anirmaya devam ettigi sürece savasmayi reddediyor.
He still refuses to fight so long as you're in command... ... and your lovesick jackass of a brother brays upon this beach.
Daha sonra, altın sarısı upuzun sahilleri düşlemeye başladı ve bir aslan gördü.
After that, he began to dream of the long yellow beach and he saw the first of the lions.
Çok geçmeden hava daha ısınıp plaj kalabalıklaştığında bu amaç için daha fazla ihtiyacı kalmadı bana.
And before long, when the weather was warmer and the beach so crowded he didn't need me anymore for that purpose.
Yerel politikacılar ve polise verilecek olan ödemeleri de ayarlar. - Santral, Long Beach 1098'i bağlayın lütfen.
- Operator, get me Long Beach 1098...
Sahil bayağı uzak.
It's a long ride to the beach.
Sahilde yürüdüğüm günlerin üzerinden çok zaman geçti
- Neither do I It's been a long time since I walked on a beach
Birbirimizle uzun uzun konuşmaya başladık. Olması muhtemel olaylar hakkında ya da sahile canlı çıkıp çıkamayacağımız konusunda.
And we used to have these long conversations with each other about the kind of things that might happen, whether we'd ever get oft the beach alive.
Anakaradan ayrıldıktan uzun süre sonra bile, sahilden sesler ve kahkahalar duyuyorduk.
Well, long after we left the mainland, you could still ear voices and laughter from the beach.
Martha's Vineyard'a gittim. Kumsalda uzun yürüyüşler yaptım. Kumullara tırmandım, adayı bisikletle dolaştım.
Went to Martha's Vineyard, long walks on the beach, hiked over the dunes, crisscrossed the island on bicycles.
Güzel, sahile doğru sakin bir yolculuk yapmak istiyorum.
Good, we're taking a long, leisurely drive to the beach.
Kumsalı bombaladıkları sürece başka bir yeri bombalayamazlar, değil mi.
As long as they're bombing the beach, they can't be bombing anywhere else.
Kumsalda bir yerde olmalılar. Uzun yürüyüşler yapıyorlar.
They're on the beach taking long walks.
Balık tutarsınız, kumsalda yatarsınız, midye kabukları toplarsınız, dinlenirsiniz.
Fish, take long strolls on the beach, collect shells, relax.