Nihayet traducir inglés
10,396 traducción paralela
En nihayet.
Finally.
ı cehennem nihayet dondu sanırım.
I guess hell finally froze.
Çünkü Nicky'nin nihayet Katrin'nin evine... güvenle dönebileceğini düşünmesini istiyoruz.
Because we want Nicky to think it's finally safe to go back to Katrin's place.
Nihayet şifacı oldun artık yani.
I guess you're a healer after all.
Nihayet doktor geldi.
The doctor at last.
Buradaki başarımız insanlığı nihayet faniliğin prangalarından kurtarabilir.
Our success here could finally free humanity from the shackles of mortality.
Uğruna çabaladığımız her şey nihayet elimizin ucunda artık.
Everything we've worked for is finally within reach.
Harika zamanlama, karantinamız nihayet bitti ve guatrlarımız da gitti.
- Yeah, that's that. - Perfect timing as our quarantine has finally ended and our goiters are gone.
Nihayet annenle tanışacağımız için onun hakkında araştırma yaptım.
It's research on your mom since we're finally meeting.
Nihayet Başkomiser Holt'un bunu açık artırmaya çıkarmam için izin verdiğini söylemekten iftihar ediyorum.
I'm happy to say Captain Holt has finally given me permission to auction it off.
- Nihayet kahvaltı yapıyoruz.
Finally eating breakfast.
Nihayet gelebildiğiniz için teşekkürler.
Thank you for all finally showing up.
Bu da yıllardır zorla çalıştığımız o çöplükten nihayet taşınabiliriz demek.
And that means that we can finally move out of that dump we've all been forced to work in all these years down the block.
Nihayet kendimize yeni bir slogan bulduk.
Well, finally there's our new slogan.
Nihayet doktora gittiğimde, akciğerlerimde ki kanseri söyleyecekti. zaten göğsüme ve beynime çoktan ulaşmıştı...
When I finally go to the doctor, he will say that the cancer in my lungs had already traveled to my breast and brain.
Demek nihayet buradasın.
So, you finally got here.
Nihayet, lütfedip babanı ölüm döşeğinde ziyarete geldin.
So at last you deign to turn up at your father's deathbed.
O zaman 6 : 30 gibi tekrardan burada buluşuyoruz ve ardından da otelin restoranında yemek yemeye gidiyoruz, tamam mı? Nihayet biraz dinlenme fırsatımız olacak. Harika.
So, guys, we're gonna meet back down here at 6 : 30, and then we're gonna head to dinner in the hotel restaurant.
Evet, nihayet.
Yes, finally.
Nihayet kim olduğunu kabul ediyorsun.
Finally accepting who you really are.
Üzerimde dolanan kıyamet bulutu nihayet kalktı ve bilmiyorum.
The cloud of doom that was hanging over me has finally lifted, and... I don't know.
Ama nihayet nasıl doğduğunu öğrenmenin vakti geldi.
But it's time you finally know the true circumstances of your birth...
Nihayet tanışabilmekten büyük kıvanç duydum.
Such a pleasure to meet you at last.
Son birkaç aydır devamlı seni düşünüyorum. Artık iyileştiğime göre ayrılığımız nihayet sona erecek.
'I have been thinking of you constantly these past few months,'and now I am recovering, our separation will at last be over.
Nihayet tanışabilmek büyük şeref.
It is such a pleasure to meet you at last.
Arzu ettiğiniz savaş nihayet geldi çattı!
Here, at last, is the battle you longed for!
Nihayet, Moskova.
At last, Moscow.
Jimmy... Nihayet.
Jimmy.
- Geldin nihayet.
Finally you're here.
Nihayet makûl bir ses!
A sane voice, at last.
Nihayet, onu tüm eski müttefiklerinden ayırdım ta ki o ve koruduğu kişiye olana kadar.
Eventually, i isolated him from all of his former allies Until it was just him and his protà © gà ©,
Onun tarafında olmamın bir sebebi de dünya onu nihayet ele geçirdiğinde bu anı güzel bir yerden izlemek istememdi...
I think part of the reason I've been able to stand by his side is that I wanted to make sure I've got a good view of the moment the world finally catches up to him... and this story starts to make sense again.
- Nihayet!
- At last!
Nihayet Rosa'yla bir çift oldunuz.
But it's all worth it because you and Rosa are finally together as a couple.
Nihayet kendini açabilecek birini bulduğunu düşündüm.
I thought you've finally found someone you can open up to...
- Bir yalan içinde yaşıyormuşum. - Ve nihayet itiraf etme zamanı geldi.
I have been living a lie, and it's time I finally admit it.
Nihayet.
- Good.
Velhasıl... iki yıllık çalışma sonunda... nihayet... kayda değer bir aşama kaydettik.
Then, after two years, we finally had our... Our little breakthrough.
Nihayet sizinle tanıştığıma memnun oldum.
It's a pleasure to finally meet you.
Nihayet aramıza katıldın.
So glad you could join us.
Yarın iki TV kanalı var. Sonra bir radyo olayı ve nihayet Illinois'de işim bitti.
Two TV slots tomorrow, then a radio thing, and finally I'm done in Illinois.
Nihayet Pentagon'daki doğru memur kayıtlarına ulaştım.
Finally got to the right record clerk in the Pentagon.
Sheryl, nihayet bebeğin olduğunu öğrendim. Evet.
- Sheryl, I see you finally had that baby.
- Belki nihayet modaya uygun bir hale geliyorumdur.
Maybe I'm finally becoming fashionable. - I love your beard.
Aslında hepimize. Yetişkinliğe yakın bir şeyi nihayet bulduğumuz için.
Actually, to all of us, really, for finally finding something close to adulthood, right?
İşi seviyorum. Nihayet kendi departmanımın başındayım. Olacağı belliydi zaten.
I'm loving work, and I'm finally the head of my own department, so that's been a long time coming, yeah.
- Nihayet Dusty olabilir miyim?
- Can I finally be Dusty?
Nihayet istediğimin ne olduğunu biliyorum ve daha iyisi bunu almanın bir yolu olduğunu görüyorum.
You know, finally I know what it is that I want, and better still, I can actually see a way of getting it.
Nihayet be dostum.
About bloody time, mate.
Nihayet.
Finally.
Nihayet eve geldin.
Home at last!