O zaman sen traducir inglés
4,957 traducción paralela
Tamam o zaman sen uzayli misin?
All right, um, are you from space?
O zaman sen nasıl bulaştın?
So how did you get involved in this?
o zaman sen mektubun sarfarz'dan olduğunu nasıl anladın
then how did you know it was sarfarz's letter?
"... o zaman sen Columbus musun? "
"... then are you the Columbus? "
O zaman sen beni öldürürken ortaya çıktı.
That time she appeared while you killing me.
O zaman sen oku, sen doğaçlama yap.
You read it then, you ad-lib it.
Eğer öpmek istemezsen, öpme. O zaman senden hoşlanmazsa sen de onu öpmek istemezsin, değil mi?
If you don't want to kiss her, don't kiss her, and then, you know, if she doesn't like you, well then, you don't want to kiss her.
- O zaman sen de...
- Well, then you...
o zaman sen bizim ahlaklı bir Tanrıya ihtiyacımız olduğunu söylüyorsun. bu ahlaki değerleri olan bir ateist için imakansız bir şeydir.
( Professor Radisson ) Oh, so you're saying that we need a God to be moral, that a moral atheist is an impossibility.
Tamam, o zaman sen bana çizgimde kalmamda yardımcı ol bende sana hızlanmanda yardımcı oluyum.
Help me with my lines, I take care of your speed.
- Peki. - O zaman sen?
Fine.
O zaman sen bir yalancısın.
Then you're a liar as well!
O zaman sen de Tanrı'nın kör noktasında olacaksın, dostum.
And then you'll be in god's blind spot, my friend.
O zaman sen Joanie'sin.
- So you're Joanie.
- O zaman sen yap.
Well, you show me the voice.
O zaman sen de bana bakarsın.
- Then you'll take care of me.
Sen de yavaşlat o zaman, Sonny.
So slow it down, Sonny.
Madem sen istemiyorsun, o zaman ben alırım!
You didn't want this life, I'm gonna take it!
- Sen yap o zaman..
- You get her then!
Evet, sen o zaman da benden üstteydin.
Yes, but even back then you were my senior.
Eğer sen hala burada olur ancak para olmazsa işte o zaman işler çok sevimsiz bir hale döner.
If you're still here and the money is not, it'll be unpleasant.
Eğer bir tek gülümseme böyle bir tekme yaratabiliyorsa o zaman binlerce gülümsemenin nasıl bir tekme yaratabileceğini sen düşün.
If one smile can give me such a kick then think what a kick a thousand smiles will give me.
O zaman neden sen böyle güzel bir sari giydin?
Then why are you wearing such a nice sari?
- Her ikisini de sen oku o zaman. - Yaparım da.
- Why don't you read both parts?
Sen kimsin o zaman be? - Kimsin?
Then who the hell are you?
- O zaman, sen yaşıyorsun.
- Then... you're alive.
- Aslında sen bana yazdın ve... - O zaman aklımı yitirmiş olmalıyım!
You wrote to me and - - Well, I was out of my mind!
O zaman nasıl yapıldığını sen göster.
Then show me how it's done.
Ama eğer sen inanıyorsan, hayır demek zorundasın o zaman.
But if you believe it, then... you have to say no.
senin bütün argüman balonunu patlattım o zaman. küçük bir alıntıyla patlattım bunu ve sen bilmiyorum diyorsun?
I prick the balloon of your entire argument with a single pin, and you don't know?
O zaman bu lanet arabayı nasıl değiştirebiliriz sen bu kadar kuralcıyken?
As you can push the max?
- Sence bu gemiyi kim idare ediyor? - Sen mi? O zaman bahsettiğin şu adalar ne alemde?
Then where are these islands you told us about?
- Sen söyle o zaman doğru olanı.
Let me tell you a fact.
O zaman eğer istersen ben evin etrafına bakayım sen de buradan git.
So, if you want... I'll go around the outside and you can shoot right in there. - Okay.
Beni istediğin zaman terk edebilirdin ama yapmadın, orada benimle tıkılıp kaldın. Sonra bizi anlaması için o salak terapiste gittin... İstememiş olsak da, sen devam ettin.
You had every right to abandon me, but you didn't, and you stuck in there with me and you went to see that stupid therapist that we see, even though we didn't want to, and you kept going,
- O zaman ne işe yarıyorsun sen?
Then what exactly is the point of you? !
İşte yapacakların bekarlığa veda partine gideceksin ardından jete binip sen adamım evleneceksin ve sonra, ancak o zaman yaşanan küçük hadisenin medyada gösterinin bir parçası zannedilmesini sağlayacağım.
Here's what you are going to do. You are going to attend your bachelor party. And then you're going to climb up on that jet and you, my man, are going to get married.
Ve gördüler o son nanosaniyede. Ne olduklarını gördüler. Sen, kendin, bu büyük drama hiçbir zaman küstahlık ve aptal arzulardan ibaret geçici bir çözümden başka bir şey değildi.
In that last nanosecond, they saw what they were, that you, yourself, this whole big drama, it was never anything but a jerry-rig of presumption and dumb will and you could just let go finally now that you didn't have to hold on so tight... to realize that all your life- -
Gidip sen konuş o zaman.
Well, fuck, why don't you talk to him?
O gece seni düşünüyordum. Sana geleceğimizi sorduğum zamanı. Ve sen gerçekten sessizdin.
I've been thinking about that night when I asked you about the future and you got really quiet.
- O zaman anahtarları sen al.
- Then you get the keys.
O zaman lanet haritayı sen çöz!
You know what, then? Fine. You figure out the fucking map!
Sen kimsin o zaman?
Then who are you?
Evet yani, o kanserden öldüğü zaman sen faturalarla uğraşacaksın...
Yeah, and then she dies of cancer, and you're stuck with the bill, so...
Sana söylüyorum, Hammond'un başkan yardımcısıyla konuşmama dayanarak, Eğer sen bu çocuğu suçlamayacaksan, o zaman çocuğun akrabalarına bilgilendir ve o zaman onlar gelir ve çocuğu götürürler.
I'm telling you, based on my conversation with Deputy Chief Hammond, if you're not gonna charge this kid, then notify his relatives and have'em come and pick him up.
Sen çok meşgulsen, O zaman iyi.
If you're too busy, then that's fine.
Sen ağlarsan o zaman ben...
You cry and I'll...
Sen öldüğün zaman o daha da güçlenir.
He'll only become stronger when you're dead!
O zaman bunu bizim için yapıyor olmalıyım. Çünkü Lassie şef olunca sen de baş dedektif olacaksın.
Well, then I guess I must be doing this for us, because you'll be bumped up to head detective when Lassie gets promoted to Chief.
Ancaki, sonra ben gücümü kazandım, biliyorsun, annenle tanıştım ve sen ve kardeşin doğdu, o zaman düşünmeye başladım...
But, you know, later when I got on the force and I met your mother and we had you and your brother, I started to think that maybe...
Sen kartele uyuşturucu sağlayacaksın, biz de bu işin başını bulacağız işte o zaman işin bitebilir.
You run the drugs to the cartel, we follow the drugs to the head, that's when you're done.
o zaman 2152
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zaman anlaştık 30
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zaman anlaştık 30
o zamana dek 17
o zaman gidelim 30
o zaman neden 38
o zaman tamam 23
o zaman ne olacak 49
o zamana kadar 114
o zaman başlayalım 18
o zaman ne 51
o zaman sorun ne 36
o zaman ne yapacaksın 18
o zaman gidelim 30
o zaman neden 38
o zaman tamam 23
o zaman ne olacak 49
o zamana kadar 114
o zaman başlayalım 18
o zaman ne 51
o zaman sorun ne 36
o zaman ne yapacaksın 18
o zaman acele et 18
o zaman ne yapacağız 24
o zamana değin 24
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
o zaman ne yapacağız 24
o zamana değin 24
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
seni çok özledim 187
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
seni seviyorum 4697
sense 26
seni çok özledim 187
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570