Oldugu traducir inglés
103,332 traducción paralela
Ve yanında her zaman olduğu gibi güvenilir GLOW Robot.
And with her, as always, is her trusted GLOW-bot.
Böyle olduğu için çok üzgünüm.
So sorry about this.
Onun bok ettiği ilişki Eliot'un sikinin senin ağzında olduğu için mi sona erdi?
Our garbage fire of a relationship that ended with Eliot's dick in your mouth?
Leh bir bilimadamı tarafından kaleme alındı kim olduğu bilinmeyen bir...
was written by a Polish scientist who happened to be a...
Diğer anti-Semitizm ile ilgili metinlerin olduğu bölümde.
They've been put in the restricted section with the other anti-Semitic texts.
Yani, hayır, hakkımda olduğu gibi hissetmedim.
I mean, no, I didn't really feel like I had the right.
Eylemlerinin Chip, sebep olduğu şeyler var dostum.
Your actions, Chip, they have causes, dude.
Var olan bütün ülkelerin üzerinde durur ve bütün anlaşmazlıkların hakemi olduğu için dünya savaşları tarihe karışır.
It would sit on top of all existing nations and, as an adjudicator in all disputes, would make world wars a thing of history.
Helen, böyle günlerde bilimin ilkel ve çocuksu olduğu aklıma geliyor.
It's days like today, Helen, that I'm reminded that science is primitive and childlike.
Uyanık olduğu her an "Neden büroya zorluk çıkardım?" diye merak ettiğine her şeyinle bahse girebilirsin.
And you can bet your Brazil nuts he spends every waking moment wondering, "why did I stonewall the bureau?"
Belki Einstein artık ait olduğu laboratuvara çekilir.
Perhaps now Einstein will retreat to the laboratory where he belongs.
Doktor Einstein iyi biri olduğu için kalanlı bölmeme yardım ediyor.
Dr. Einstein was kind enough to help me with my long division.
Dalgalara onun sebep olduğu doğru mu?
And is it true that it causes the tides?
Bu eğer bu kimin kime borçlu olduğu hakkındaysa, savcı bunu çözebilir.
It's... If this is about who owes who, the judge can sort that out.
Eric daha ilk günden jürinin karşısına dikilip John Rayburn'ün bir yalancı ve katil olduğunu söylersem ve adi bir şerefsiz olduğu imasında bulunursam jüri, mahkemenin geri kalanında söyleyeceğim başka hiçbir şeyi dinlemez.
Eric, if I get up in front of the jury on day one and I say that John Rayburn is a liar and a murderer, and I imply that he's a fucking piece of shit, the jury is not going to hear anything else I have to say for the rest of the trial.
- Senden ayılmanı ve her şeyi olduğu gibi görmeni istiyorum.
- You get sober and see it for what it is.
Cinayetin olduğu akşam saat 8'de onu görmediniz mi?
You didn't see him at 8 p.m. the night of the murder?
Güvenlik ofisi, yönetim koridorunda tam da cesedin olduğu koridor.
The security office is in the admin wing, right where you found that body.
En az 3 insan ölü, bir şeyin çok güçlü olduğu açıkça ortada, ve yetkililere,... hayatta olduğumuzu bildirmemiz gerek.
Three people are dead, at least. Something is clearly very, very wrong and we need to let the authorities know that we are here and alive.
Benedict gençliğimizi, 532 00 : 34 : 45,843 - - 00 : 34 : 47,483... ve dünyanın cebimizde olduğu günleri unutmak istemiyordu. ... aynı şekilde bende istemedim.
Benedict didn't want to forget those days when we were young and had the world in our pocket... and neither do I.
Annemin sana ihtiyacı olduğu hiç aklından geçmiyor mu?
Don't you think that Mom needs you?
- Geonwoo Elsa öldüğünde Lauren'la olduğu konusunda yalan söylemiş, ama Itaewon'da olmadığı konusunda doğru mu söylemiş?
- Okay, Geonwoo was lying when he said he was with Lauren on the night of Elsa's murder, but he was telling the truth saying he wasn't in Itaewon when she was killed?
Anlaşılan bu, beyaz çocukların meraklı olduğu bir şey.
Apparently this is a thing that white children are into.
Sam, ben bir şey demedim çünkü yorganının ardında neler olduğu beni ilgilendirmez.
Sam, I was saying nothing, because it is none of my business what goes on behind your sheets.
Sırf kölelerin siyah olduğu dünyada geçen ejderhalı şey mi?
That shit with dragons set in the world where no one's black except the slaves?
İki dakika farklı olduğu için dışlanmış hissettin demek.
Oh, so you felt like the odd man out for two minutes.
Ta ki bileşenlerin sıcaklığı sıvının buhar basıncının atmosfer tarafından sıvıya uygulanan basınca eşit olduğu sıcaklığa ulaşana kadar.
until its contents reach a temperature at which the vapor pressure of the liquid is equal to the pressure exerted on the liquid by the surrounding atmosphere.
Peyton'ın olduğu dünyada sen, Liv ve benim gözümüzün önünde hafıza serumunu almak istemediği için Blaine'i savundu.
In a world where Peyton, in front of you and Liv and my own eyes, actually defended Blaine for not wanting to take the memory serum.
Ayrıca burada Cheryl'nin gevezeliğinin büyük bir terfiinize mâl olduğu da yazıyor.
It also says here that Cheryl's tattling cost you a big promotion.
Sel olduğu dönem bu yavrulardan çok sattım.
I sold a lot of them babies during the floods.
Kaçak bir psikopat katil olduğu sürece buradaki hiçbir şey rahat gerçekleşmeyecektir.
As long as there's a psycho killer on the loose, things are anything but smooth around here.
İkimizin farklılıkları olduğu muhakkak Şef fakat ikimiz de aynı şeyi istiyoruz.
We have our differences, Chief, no doubt, but we both want the same thing.
Şeytan olduğu konusunda değil ama bu kasaba için burada başarmaya çalıştığım her şey için bir tehdit olduğu konusunda.
Well, not that he's the Devil, but he is a threat to this town, to everything I'm trying to accomplish here.
Kanamanın olduğu yeri bulana dek de düşmeye devam edecek.
It'll keep dropping until we that bleeder.
En önemli olduğu zaman gerekeni yapacak kadar sevmiyorsun.
Just not enough to pull through when it counts the most.
Bunun olduğu evin yerini söyle.
Tell me where the house is that it happened.
Öyle olsaydı, babamızın göçmesini ya da kurmuş olduğu işin parçalanmasını izlemezdim.
If I did, I would not be watching our father pass or the business that he built up crumble.
Pezevengi hapiste değil, bedenini nehre atan kişi yok, bir sürü kayıp çocuğun olduğu bir ev var, ve siz... Dustin'i hapse mi atıyorsunuz?
Her pimp is out of jail, the guy who dumped her body is gone, there's a house full of kids missing, and... and you're putting Dustin in jail?
Olduğu için çok daha eğlenceli.
So much more fun to be had.
Seni yeterince dikkatini dağıttı. Alice büyüyü çalıştırması için, Hangi kalkan cazibesi yapmak zorunda olduğu.
It just distracted you long enough for Alice to power up the spell, which is all the shield charm has to do.
Biraz daha işimiz olduğu için balo salonuna istediğimiz kadar erken gelemeyeceğiz, kusura bakmayın.
And we just want to apologize that, because we have a little more work to do, we're not gonna be able to get over to the ballroom as early as we would like to.
Knoxville'deki oy kullanma merkezinde yaşanan vahşi saldırıya rağmen, ki şu anda Başkan'ımız bu konuyla ilgileniyor, oy kullanmamayı düşünen herkesi, oy kullanmanın sadece güvenli değil, ayrıca göreviniz olduğu konusunda temin etmek isteriz.
Despite the violent incident at the voting center in Knoxville, which the President is attending to as we speak, we want to assure anyone who's considering not voting that it is not only safe to vote, it is your duty to do so.
Knoxville oy kullanma merkezinde FBI ve İç Güvenliğin olduğu söyleniyor.
Witnesses report an FBI and Homeland presence at the Knoxville voting center.
Will bizzat karşınızda olmak isterdi ama bunun protokole aykırı olduğu bildirildi.
Will wishes he could be here himself... but we've been advised that goes against protocol.
HANNAH CONWAY SONUÇLARI DEĞERLENDİRİYOR Will bizzat karşınızda olmak isterdi ama bunun protokole aykırı olduğu bildirildi.
Will wishes he could be here himself, but we've been advised that would go against protocol.
Çocuğun serbest olduğu yaygarasına karşılık, onu serbest bırakıyor.
To counter that the boy is free, he frees him.
Heyet gezide olduğu için halka açık yerler kapatılıyor.
The public rooms are being closed while the court is out on Progress.
Bu işte senin olduğu kadar annenin de parmağı var.
Your mother's signature is over this with yours...
- Neyin önemli olduğu konusunda Kevin'a iyi bir ders olmuştur eminim.
I'm sure it's a wonderful lesson for Kevin - on what really matters.
Bir erkeğin orada olduğu kadar rahat hissedebileceği çok az yer var.
Few places a man can be as comfortable.
- Zorluk çıkartan tarafın ilçe olduğu.
It's the town that's being difficult. Of course.