Olmadigi traducir inglés
128 traducción paralela
Zamanimizi saydigimiz ve saydigimiz hiçbir seyin artik bizim olmadigi bu dönemde buna hayat denebilir mi?
This age, which we recount and where everything we account for... no longer belongs to us, is this life?
Genel bir tarihi yasantinin olmamasi ayni zamanda bireysel yasamin hala bir geçmisi olmadigi anlamina gelir.
Another side of the deficiency of general historical life... is that individual life has as yet no history.
Kapitalist yabancilasmanin butun düzeyleriyle derinleserek gerçeklesmesi Isçiler için kendi mülkiyetlerini tanimayi adlandirmayi hiç olmadigi kadar zorlastiriyor, onlari kendi sefaletlerini bütünüyle reddetme ya da hiç bir sey yapmama seçenegi ile basbasa birakiyor.
When the ever deepening... realization of capitalist alienation at all levels, rendering ever more difficult for workers... the recognition and naming of their own property, leaves them with the alternative of... refusing the totality of their misery or nothing,
Burns Show'dak ¡ konusmasindan sonra daha önce olmadigi kadar... mektup ve telefon almislar.
And the mail and telephone response from his appearance on that Burns Show was the highest they've ever had.
Üzerinde yasamin hiç olmadigi gezegenlere sahip günesler.
Such stars are unlikely to have inhabited planets.
Erkegin olmadigi için erkek gibi davraniyorsun. Hayir, Dr. Brewster.
You don't have a man, so you act like one.
Filme çektigim adam için – hayranlik uyandiran bir enerjiyle hiyerarsiye patlatip dururken - oyunun pek de alegorik olmadigi, aklinda tam olarak kendi üstlerinin bulundugu, hissi uyandi bende.
The guy I filmed — who was smashing up the hierarchy with an enviable energy — confided in me that for him the game was not at all allegorical, that he was thinking very precisely of his superiors.
Çok iyi, Hiç olmadigi kadar.
Great. Never been better.
Kimsenin mükemmel olmadigi söyleniyor Bu aralar gerçektende öyle
They say nobody's perfect Well, that's really true this time
Sanki onlari, ciddi bir iliski sansi olmadigi için, seçiyormussun gibi görünüyor.
You seem to pick them knowing there's no chance for a serious relationship.
Onun daha çok küçük ve yeterli sorumluluga sahip olmadigi konusunda anlasmistik.
It's the dog we both agreed that he's too young and irresponsible to have.
Dansci olmadigi belli.
Go figure. Obviously not a dancer.
Bak, Ben babam gibi degilim, Diane, tipki senin babam olmadigi kadar.
Look, I'm not my father, Diane, just as you're not your father.
Hic bir zaman olmadigi kadar arkadasa ihtiyacin var simdi.
You need a friend more than ever.
bir zil olup olmadigi konusunda, kontrol etmeni önerebilirim.
A plastic ring with a string on it.
Burda olmadigi kesin.
He ain't fucking here, that's for sure.
NE YAPACAGININ FARKINDA. ONA HAZIR OLMADIGI BiR OYUN OYNAMALISIN.
You got to throw something at him he's not ready for.
Bu bicak masanin ustunde olmadigi surece burada kalacagiz.
We're not letting anyone out of here until the knife goes on the table.
annen burada olmadigi icin uzgunum.
Sorry your mom is not here.
Zira bir salak bile burda bana gore birseyler olmadigi gorebilir hadi acele et. su suyu versene
Because as any fool can see There's nothing here for me But hurry up, boy bring that water
Carkin üstünde susuzluk bolümü olmadigi takdirde. Bu oyunun bizim evde popüler olacagini sanmiyorum.
I don't think that game would have been a hit in my house, unless there was a section on the wheel for thirsty.
Kayzer'in ne yapacagini bilmedigi, görüsünün olmadigi bir alan yoktur.
In no area has the Kaiser views of his own. He doesn't know what to do.
Kütüphanedeki cesedin Ruby Keene'e ait olmadigi kabul edildigi anda Bayan Jefferson'in tanigi da olmuyor.
You see, once one accepts that the body in the library wasn't Ruby Keene's, Mrs Jefferson has no alibi.
Her erkek asker olmadigi icin Kendini biraz hor görür...
Every man thinks less of himself for not having been a soldier...
Komutan, senin ve benim nerede oldugunu bilmememiz... var olmadigi anlamina gelmez.
Commander, just because you and I don't know where it is... it doesn't mean it doesn't exist.
Bu gerçek olmadigi anlamina gelmez.
That doesn't mean it isn't true.
Soguk saatin olmadigi sakin bir gecede...
So, during the calm nights, without the cold hours...
- Olmadigi kesin.
- Mm-mmm. It sure doesn't.
Dr. Yang, intörnünüz mavi kod olmadigi halde mavi kod ilan etmis.
Dr. Yang, your intern called a code blue on a patient who apparently is not code blue.
Benden daha kötü bir enkaz halinde olabilir ama hiç olmazsa evli degil, hiç olmazsa benim ceza almama sebep olmaz, hiç olmazsa olmadigi biri gibi davranmaya çalismiyor.
And she might be a bigger wreck than I am, but at least she's not married, At least she's not gonna get me suspended, at least she's - She's not trying to pretend to be somebody she's not.
Fakat daha sonra, 19. yüzyilin ortalarinda, atomlarin gerçek olup olmadigi, birden bire çok önemli bir soru haline geldi.
But then, in the middle of the 19th century, whether or not the atom was real was suddenly a question of burning importance.
- Erkekler olmadigi kesin.
- Definitely not men.
Kalbim olmadigi surece sorun yok.
As long it's not my heart.
Demek istedigim, tarihdeki ilk deli katil olmadigi dindar bir adami öldürmek, ne dedigimi anladin mi?
I mean, she wouldn't be the first nutjob in history To kill in the name of religion, know what i mean?
Sana beni acil bir durum olmadigi sürece hastaneden çagirtmamani- - Kaza oldu.
I-I told you never to page me at the hospital unless... there was an accident.
Buradaki enerji iyilestirici olmadigi için.
Because the energy in here, it'S... it's not heang.
.. sonra paramiz olmadigi icin yuruduk yuruduk cok yorulduk onu tasidim
Yeah. So I would say fine to that to me, if I was you, because we was waitin'and waitin', - and then we started walkin', and it was so cold...
AMA ANNEM ARTIK DOGURGAN OLMADIGI KONUSUNDA BABAMI IKNA ETMEYI BASARMISTI.
But, Mom finally convinced him she wasn't fertile anymore.
Simdi tipik olmadigi kesin.
It certainly isn't typical now.
Yolunda olmadigi açik.
It is clearly not on track.
Onun gözde olmadigi gerçegini kabul edemiyordum. Bu sadece onun kisiligi.
That I... couldn't accept the fact that he wasn't popular... that he's an outsider, and that's okay.
Bu bakimdan senden çok büyük bir farkim olmadigi mi?
That in that regard I'm not that substantially different from you?
- Pesin olarak bir özür gibi gözükebilir, ona karsi gerçek anlamda cinsel bir arzun olmadigi için.
- Is there another way of getting it? - Well, it might have sounded like an apology... in advance... that you didn't have any... real sexual... desire for her.
sey, çünkü bakmiyor olman gerçekten altinda bir seyler olmadigi anlamina gelmez.
Well, just because you don't look, it doesn't mean there's nothing underneath.
Ne yani? Artik terapi olmadigi için bütün bunlar aniden mubah mi oldu?
What, this isn't therapy, so it's okay, all of the sudden?
Onlara verecek pirincim olmadigi icin cok kotu hissettim.
I've felt bad not having rice to give them.
Savas basladiginda, hiçkimse buranin sorumlulugunun kendilerine ait olmadigi bir gelecek hayal edemezdi.
When the fighting started, neither could imagine a future that didn't include being in charge of this place.
Düsunebiliyormusun birisinin gerçekten tehdit altinda olmadigi sürece evini terk edebilecegini?
Do you think that anybody would leave his home unless he was... really threatened?
Herkes bilir, Kudüs'ün olmadigi bir Yahudi devleti olamaz.
They knew that... that without Jerusalem, there is no Jewish state.
Sarhoş olmadïgï zaman iyi bir bilgi kaynagïdïr.
He is a good man for information when he isn't drinking.
bizim okulumuz new york sehri okulu cok buyuk tecrubelere sahiptir burasi amerikan deneyimi icin buyuk bir labarotuvar gibidir bizim ogretmenlerimiz hazir olmadigi surece bu buyuk deneyime bizde hazir olamayacagiz bu uzucu bir gercektir yemek molasindan sonra
Basically, our schools, schools of New York City is a great experiment. A large laboratory for what we call : the American experience.