Olmadı mı traducir inglés
45,427 traducción paralela
Lanetin olmadığı yerlere yelken açtım.
I have sailed to places where there is no damnation.
Tehditlerimizin boş olmadığını göstermemiz lazım, diyor.
They need to show they mean their threats.
- Düşmanımız olmadığı anlamına gelir çünkü Rodney.
It means he's not our enemy, rodney.
Silahım olmadığını biliyorsun.
You know I don't have a gun.
Başkalarından duyduğuma göre diğer mekânlarımızdaki turtanın buradaki kadar iyi olmadığı düşünülüyormuş.
I-I've heard from other people that they think that our pies at the other locations are just not as good as the ones we have here.
Yazımın bir fark yaratmış olmasını isterdim ama ne yazık ki öyle olmadı.
But, sadly, while I would've liked to have thought that my story had made a difference, it didn't.
Milyoner olmadığım her 5 dakika derecenin 3 derece artması demek.
Every 5 minutes that goes by without me being a millionaire, will cause the temperature to rise three degrees.
Ben de başarının ölçütünün maddiyatla veya kariyerle ilgili olmadığını söylüyorum.
And what I'm saying is is the metric of success is not always monetary or career-related.
Onun kız arkadaşının neden olmadığını şimdi anladım.
Now I understand why he doesn't have a girlfriend.
- Paraya ihtiyacım olmadı.
I didn't need money.
Olayımız ne olduğu değil, asıl ne olmadığı?
It's not what happened, it's what hasn't happened.
Benim zaten kimse için fazla bir inancım olmadı.
Not that I ever had much faith in anyone.
Hiçbir şey yapmıyor gelmesine izin ver onun yararlı olup olmadığına bakacağım.
How will he learn if he is always in the kitchen? If he accompanies us only then we will know... how useful he can be.
Artık liseli olmadığımıza inanamıyorum.
I can't believe we're not in high school anymore.
Hatta daha kötüsü çünkü en azından ben olmadığım biri gibi davranmıyorum.
And maybe worse...'cause at least I'm not pretending to be something that I'm not.
İyi adamlardan olmadım mı?
Am I not now one of the good guys?
İyi olup olmadığımı öğrenmek için ne aradı, ne de mesaj attı güya biz...
He didn't call or text me to see if I was okay, And, you know, we're... We're supposed to...
Yeni olduğum ve pek bilgili olmadığımdan ve dolayısıyla size pek yardımcı olamadığım için, Büyücüye yardımlarımı sunabilir miyim?
Since I am new and lacking in wisdom and therefore useless to your aid, can I be spared to help The Wizard?
Peki neden öyle olmadığımı düşünüyorsun?
And what makes you think I'm not?
Senin için ben hiç olmadım.
I never happened to you.
Senin düşmanın olmadıklarını mı söylüyorsun?
Are you saying that they haven't been yours?
İdamlara hemen başlayacaklarını varsayıyorum ki bu çok zamanımız olmadığı anlamına geliyor.
I assume they'll push to start the hangings right away, which doesn't leave us much time.
Ve sana göre bu sorunun cevabı homofobik olup olmadığımı belirleyecek, öyle mi?
And my answer to that will determine whether or not I'm a homophobe, like, according to you?
Birlikte motosiklete binmenin uygun olmadığını düşünmüştün ama şimdi yatak odana gelip seni yatağından lavaboya taşımamı istiyorsun. Böylece hap alıp rahatlayacaksın, öyle mi?
You thought it was inappropriate to go on a motorcycle ride together and now, I'm supposed to come over to your bedroom, help you from your bed into your bathtub so you can pop some pills and loosen up?
Ve giyinik olmadığını farz ediyorum.
And I'm guessing you're undressed.
Bir yabancı olmadığımız kalmıştı.
That's what we are, as far as you're concerned - foreigners.
Başkasının olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorum sadece.
I'm just trying to discover if there's someone else.
- Tanrım, siz birlikteyken hiçbir şey olmadığını söyledim.
- God, I've told you, nothing happened while you two were together.
Kız arkadaşım olup olmadığını merak etmiyor musun?
Don't you wanna know if I have a girlfriend?
Hayatımın içinde Olly'nin olmadığı bir versiyonu bile var.
There's even a version of my life without Olly in it.
Hiçbir zaman kavrama abone olmadım. Bu evlilik uzlaşmayı öğrenmekle ilgilidir.
Well, I never subscribed to the notion that marriage is about learning to compromise.
Kaltak, yeterince iyi olmadığımı düşünüyordu.
The bitch thought I wasn't good enough.
♪ Mürettebatım hiç olmadığı kadar gerçek ♪
♪ My crew's as real as it gets ♪
♪ Ama olmadığım biri gibi davranmak çok zor ♪
♪ But it's hard being what I'm not ♪
Mal, Evie, Carlos, ve Jay'i Auradon'a aldırdığında hayatımda hiç olmadığım kadar bu duruma kızmıştım.
When you brought Mal, Evie, Carlos, and Jay to Auradon, that's as mad as I've ever been in my life.
Ben, sana seni sevdiğimi hiç söylemedim çünkü senin için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum.
Ben, I never told you that I loved you because I thought that I wasn't good enough.
Bunun çoktan olmadığına şaşıyorum.
I'm sort of surprised it hasn't happened already.
Seks yapmadığım ya da çıplak olmadığım ne kadar çok iş alırsam, farklı yollara gidebilirdim ve bir gün hayatım olacak bir şeye başlayabilirdim. Giyinik olmak.
The more gigs I could do where it wasn't just about me fucking or being naked, the more I could cross-pollinate and start to get into what was gonna be my reality one day, being dressed.
Çalıştığım zamanlarda, orada olup olmadığımı bile hatırlayamıyordum.
Around the time when I was working, I couldn't recall if I got it there.
Ama asla bir fahişe olmadım.
But I've never been a whore.
Evde olmadığım zamanlarda mutlu bir çocuktum.
I was a happy teenager except when I was at home, all rig ht.
Tuhaf olup olmadığıma tarafsız bir cevap veremem ama buraya yeni taşındığım için yalnız oturuyorum.
Well, I can't objectively answer the "weird" thing, but I'm sitting alone'cause I just moved here.
- 17 yıldır buna hiç şahit olmadım.
I've had no evidence that's true.
Söylentilerin gerçek olup olmadığını mı görmek istedin?
Did you want to see if the rumors were true?
Öyle biri olmadığımı görürsün.
You would see that I'm not that person.
Bak. Jessica kendini hiçbir şey olmadığına ikna edebilmiş olabilir. Ama o bir şey yapmazsa ben yaparım.
Look, maybe Jessica's managed to convince herself nothing happened, but if she's not gonna do anything, I will.
Sarhoş olmadığımı söylemiştim.
I told you, I wasn't drunk.
Kasetlerdeki çocuklar gibi olmadığımı kanıtlamam için bana bir şans ver.
Give me a chance to prove to you that I'm not like everyone else on the tapes.
Sarhoş olmadığını söyledi ve ona inandım.
He told me he wasn't, and I believed him.
Orayı bulsun diye bir adam gönderdim. Özellikle aradığım birisinin orada olup olmadığını öğrensin diye.
So I sent a man to find out if they'd used it to hide away one particular prisoner.
O hâlde canımızı bağışlamanız için bir şeyimiz olmadığını biliyorsunuz.
Well, then you know we have nothing to buy back our lives with.