English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ O ] / Olmadıgı

Olmadıgı traducir inglés

103,794 traducción paralela
Gitmek için ilk yapacağımız işin bu hurdadaki motorlar olmadığını düşünüyorum.
Assuming the engines aren't the first thing to go, which they pretty much always are in this tub.
Victor'ın bana gösterdiği anının güvenilir olmadığını ima ediyorsun.
You're implying that the memory Victor showed me is not reliable.
Burada olmadığına seviniyorum.
I'm happy he's not here.
Bu doğanın canlandığı ilk sefer olmadığını biliyor muydun?
Did you know this is not the first time nature's come alive?
Doğanın nedeni olmadığını hiç gördün mü?
Have you ever experienced nature not having a reason?
Önemli bir şeyler olup olmadığını bilmem gerekiyor.
I just want to know if there's something I should look out for.
- Bunun rahat olmadığı kesin.
That cannot be comfortable.
Belki sadece öldürmeyi biliyorum ama sadece ölüm olmadığını da biliyorum.
Maybe all I've known is killing, but I know that's not all there is.
Seninle hiçbir kavgam olmadığı gibi Nathaniel kanını dökmek de istemiyorum.
I have no quarrel with you, Nathaniel, and no wish to spill your blood.
Çatal olmadığı için şanslıymış.
Guess he's lucky it wasn't a fork.
Vampir olup olmadığımızı merak ediyorsunuz.
- We were wondering... - You're wondering if we are vampires.
Bizi tanımlayan şeylerin, nasıl bir koşulda doğduğumuz olmadığını bana hatırlattın.
You reminded me that what defines us isn't what we're born into.
Benim hatam olmadığını anlamam çok uzun zaman aldı.
It took me a very long time to understand that it wasn't my fault.
Suçlarını ödemek için burada olmadığına göre hınçlarını benden alacaklardır.
If he's not here to pay for his crimes, they're going to take it out on me.
Gidip Ralphie ile konuşup ona banyo yapmanda sorun olup olmadığını sormamı ister misin?
Would you like me to go have a talk with Ralphie and ask him if it's okay if you could have a bath?
Edgar'la ben bunun doğru olmadığına karar verdik, bunu hiç beğenmiyorduk.
And Edgar and I decided that was not right, we just did not like that at all.
Öyle çünkü bir kez söylediğin an başka seçeneğin olmadığını fark edeceksin.
Yeah, you wanted to get it done. I did. We'll bring in a government agency, a community-reinvestment development authority.
Onlardan farkımız olmadığını mı söylüyorsun?
You were dug in the last time I saw you.
İşimden olmadığım için şanslıyım.
My girlfriend's in real estate.
Torquemada'cılık oynamanın eğlenceli olmadığı kesin.
Yeah?
O zaman bir düşmanım olup olmadığını anlayacağım.
Then I'll know if I have an enemy.
Bunun sağlıklı olup olmadığını mı merak ediyorsun?
And you're wondering if that's healthy?
Bunun işe yarar olup olmadığını bilmek istiyorum.
I want to know if it's useful.
Bunun politik bir hamle olmadığını.
That this is not just some political move.
- Sen olmadığını biliyorum.
- What? I know it wasn't you.
Yeterince girişken olmadığım anlamına mı geliyor bu?
Does that mean I haven't been doing it assertively enough?
Şu an gergin ve karmaşık bir durumda olduğunuzu ve bunun yardımcı olmadığını tahmin edebiliyorum.
I'm guessing things are tense and complicated right now, and this can't be helping.
Kanunların senin için geçerli olmadığı anlamına geliyordu.
It meant that the law didn't apply to you.
İş yerinde onunla konuştuğumda mutlu olup olmadığını anlayamadım.
I couldn't tell when I spoke to him at work.
Bunların hiçbirinin umurumda olmadığını unuttum.
I forgot that I don't give a fuck about any of this.
Gardıroplarını boşaltmalarına yardım etti. Bunun zor bir şey olmadığını sanıyor insan ama çok sevilen bir tişört, eski bir okul takımı ceketi veya düğün takımı bulduklarında öyle bir ağladılar ki bir hafta sonra aklına bir şey geldi.
She helped them clean out their closets, and you wouldn't think that that was the toughest thing, but the way they wept when they found a favorite t-shirt or an old varsity jacket or a wedding suit.
Daha basit olmalı mı bilmem ama olmadığını biliyorum.
I don't know if it should be. I know... it isn't.
Ciddi misin? Bu konuda yalnız olmadığıma sevindim.
Honestly... that's great to hear I'm not the only one.
Pekala, bunun benim yerim olup olmadığından emin değilim, gerçekten.
Well, I wasn't sure if this was my place, really.
Yemeğe, suya, silahlara ihtiyacımız olmadığı kadar, savunmaya ihtiyacımız var.
Not as much as we need food, water, guns to guard it.
Babam güvende olmadığımızı düşünüyor.
My dad doesn't think we're safe.
Buranın kurulmasına yardım etmişti, ama şimdi güvenli olmadığını düşünüyor.
He helped make this place, and he doesn't think it's safe.
Daha sonra bu fotoğrafların raslantı olmadığı anlaşıldı.
Then they announced that The images not only.
Sonra ihtiyacım olmadığını hatırladım.
Then I remembered I don't have any.
Bana ihtiyacın olmadığı için üzülmem tuhaf değil mi?
Is it strange that I'm a little sad that you don't need me?
Bir yerlerde bir eşim olup olmadığını merak ediyorum.
I wonder if I have a wife somewhere.
Bir başka bir şey olup olmadığına bakalım..
Let's see if they have anything else.
Alex'in sis ile hiçbir ilgisinin olmadığını biliyorum.
I know that Alex had nothing to do with the mist.
Buranın güvenli olup olmadığını anlayıncaya kadar kalacak.
I keep it'til I know this place is safe.
Hiç gücüm olmadığından, ben de kasabadaki herkesin bana dediğini yaptım :
I didn't have any powers, so I did what everybody else in my town did :
Babamın bana harika şeyler başarmak için süper güçlere ihtiyacım olmadığını hatırlatana kadar.
Until one day, my dad reminded me that you don't need superpowers to accomplish great things.
Bunun hiçbir anlamı olmadığını farkındasın, değil mi?
You're aware this means nothing, right?
O kadar paramız olmadığını biliyorsun.
You know we don't have that.
Ben kendi teorimi anlatayım sen de doğru olup olmadığını bana söyle, tamam mı?
How about I run through my theory, and you just let me know whether I'm on the right track, okay?
Ceza Kadını'na parmağını emip altını ıslatan bir yalancı olduğunu ve başarına layık olmadığını söylüyordun.
You told lady pain you were a bed-wetting, thumb-sucking liar and unworthy of your success.
Birisinin zombi olup olmadığını anlamak için kusursuz bir test biliyorum.
I know one foolproof test to tell if they're zombies.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]