Olmadığımı traducir inglés
32,202 traducción paralela
Zorunda olmadığımı biliyorum.
I know I don't have to.
İyi olup olmadığımıza sen karar veremezsin.
Hey, you don't get to decide when we're good.
O zaman başkan olmadığımı düşün.
Then pretend I'm not the president.
Ciddi olmadığımı bir an bile düşünme.
Don't even think for a second that I'm not serious.
Sonra yazdığınız diğer makaleleri de araştırdım ve birden bire sadece bir cerrah olmadığımı anladım.
So I researched other things you had written, and it became very clear to me that I'm not just a surgeon.
Yani, eğer değilse kazara bana CIA'de olup olmadığımı sordun.
Well, I mean, if it wasn't, then you just accidentally asked me if I was in the CIA.
Ayrıca iç tasarımda iyi olmadığımı, seninse bu konuda muhteşem olduğunu kabul ediyorum.
And I accept the fact that I am not good at interior design, and you're brilliant at it.
Üzgün olmadığımı mı sanıyorsun?
You think I'm not upset?
Ben sadece orada olmadığım için- -
Uh, it's just, um... you know, I'm not there, and...
Onun kimse olmadığını söylediğini sanmıştım.
I thought you said she was nobody.
Sadece gelecek çarşambaya kadar seksi kız arkadaşımla sevişmek için akıl bulandıran kimyasallara ihtiyacım olmadığını göstermeliyim.
I just want show my smoking hot girlfriend that I don't need mind-altering chemicals to bang her sweet ass into next Wednesday.
Umarım bunun seninle bir ilgisi olmadığını biliyorsundur.
I hope you know that this has nothing to do with you.
Artık bunun benim sorunum olmadığını biliyorum, Papa'yla bile esrar içebilir artık.
Well, now that I know that I'm not the problem, he can smoke crack with the Pope for all I care.
Ve şimdi evinde ot olmadığına inanmamı mı bekliyorsun?
And now I'm supposed to believe there's no weed in your house?
Ama onlarda silah olup bizde olmadığı sürece ne zaman olacağından emin değilim.
But since they have guns and we don't, I'm not sure when that will be.
Biliyorsun, bizimkinin gerçek bir evlilik olmadığının farkındayım ama seni tanıdığım günden beri sadık bir arkadaş oldun ne zaman ihtiyacım olsa el uzattın Scorpion'u yoktan var etmeme yardım ettin.
You know, I know ours isn't a real marriage, but since the day I met you, you've been a faithful friend, you've come through for me when I needed it, you've helped me build Scorpion from nothing.
Açıkçası yeterli adamları olmadığından muhtemelen her yardımı kabul ederler.
Honestly, they're so undermanned they'll probably take any help they can get.
Kavga ettik ve yardımına ihtiyacım olmadığını söyledim ve...
So we fought and I told him I didn't need his help, and...
Yani bundan haberin olmadığını mı söylüyorsun?
So, you're telling me you had nothing to do with this?
Kara Panter onun gerçekten benim kalkanım olup olmadığını sordu.
Black Panther asked me if it was really my shield.
Doktoru olmadığınızı ama bir doktor olduğunuzu da biliyorum. O yüzden kendisinin ve başkalarının sağlığının tehlikede olduğunun farkında olduğunuzdan eminim.
I also know that you're not his doctor, but you are a doctor, so I'm sure you're aware of the danger to his health, and to others.
Önceden olmadığı kadar mı?
You... [stammers] Now more than ever?
Geçen sezon, bitkisel bir beslenme düzeniyle hiç olmadığım kadar güçlüydüm.
I do believe that last season on a plant-based diet was my strongest. than I've ever been.
Hayvansal ürünler tüketmeden hiç olmadığım kadar güçlü olduğumu biliyorum. Bunun yapılabileceğini kendime ve umarım diğer insanlara da kanıtladım.
I know that I am like stronger than I've ever been without animal products to myself and I've hopefully proved to other people that it can be done.
İnsan olarak, sağlığımız açısından kendimize iyi bakmamız çok önemli ama gezegenimiz sağlıklı olmadıkça ne kadar sağlıklı olduğumuzun bir önemi yok.
It's so important for us to take care of ourselves for our own human health standpoint but it really won't matter how healthy we are if our planet isn't healthy.
Leo Kirkman'ın, Başkan'ın oğlu olmadığını iddia eden bir kaynağım var.
I have a source claiming that Leo Kirkman is not the president's son.
Peki size öyle olsa da, doktor-hasta tarzı bir polis veya zina yapan bir polis olmadığım için umurumda olmadığını söylesem?
No. Well, what if I told you I don't give a shit if you are, because I'm not the doctor-patient police or the adultery police?
Bunun seks daveti olmadığını mı söylüyorsun?
Are you saying that this isn't a booty call?
Çünkü annemin annem olmadığını anladım.
Because I knew my "mom" wasn't my mom.
Ancak, sonra seninle tanıştım. Gerçekte deli olmadığıma inandırdın beni.
You made me realise I wasn't totally crazy.
- Hayır. Demeye çalıştığım şey, bunu yapmak için bir devlet memurunun malını parçalamaktan daha iyi bir yol olmadığına inanmakta zorlandığım.
What I'm telling you is that I find it hard to believe that there's no way to achieve that result without destroying a city employee's property.
Aman Tanrım, galiba çektiğimiz bu çile üç günün üç ay gibi olmadığını açıkça gösteriyor.
Oh, my gosh, I think this whole ordeal just illustrates why three months isn't three days.
Karbüratörleri olmadığına şaşırdım.
I'm surprised it doesn't have carburettors.
Kesinlikle haklısın çünkü bazen aşina olmadığın bir araba sürerken otoyolda "Altıncı vitese attım mı?" diye düşünürsün.
No, you're absolutely right'cause you know, sometimes you drive an unfamiliar car, you're on the motorway and you think, " Oh, did I change into sixth?
Daha hızlı değildi biz de, onun evde olmadığı bir haftasonu Neyse, filmi oynatalım.
we could knock his house down. Well, it wasn't, so, one weekend when Jeremy was away, we... Well, roll the tape.
Çok heyecanlı olduğun için unuttuğundan sana İngiltere'de Mustang'e ihtiyacımız olmadığını hatırlatmaya geldim.
Well, I have come to remind you - cos you've obviously forgotten, cos you're too giddy - that we have no need for the Mustang in Britain.
İlk yolun ne kadar zorlu olduğunu biliyor musun Üzerinde sürmek zorunda olmadığınız bir şey var mı?
Do you realise how rough the first road was that you haven't had to drive on?
Korkarım, sonuçlandırmamız gerekecek. Bay Wilman'ın, plaj arabasının iyi olmadığı doğruydu.
We've gonna have to conclude, I'm afraid, that Mr Wilman was right that the beach buggy is no good.
Cadılar Bayramı'nda yalnız olmam bir sürü talibim olmadığı anlamına gelmiyor.
Just because I'm alone on Halloween doesn't mean I don't have plenty of suitors!
Sana göre yayında olmadığım zamanlarda ben havalı parti kızıyım.
You think I'm just some ditzy party girl when I'm not on the air.
- benim haberdar olmadığım?
- I'm not aware of?
Müsait olmadığımdan değil.
Not that I'm not available.
Hayatımda hiç olmadığım kadar.
More sure than anything in my life.
Nöbetçi olmadığım zamanlarda bile.
I would always come into the hospital overnight, even if I wasn't on call.
Bu adamın bir ailesi olup olmadığını bilmiyoruz. Bir şeyden kaçıp kaçmadığını bilmiyoruz. İyi adam mı, kötü adam mı olduğunu bilmiyoruz.
So, we don't know if this man had a family, we don't know if he was running away from something, and we don't know if he was the good guy or the bad guy.
Danışmanım kimsenin dört ana dalla mezun olmadığını söyledi ama birisi yapmadan önce kimse Ay'a da ayak basmamıştı.
My adviser says no one has ever quadruple majored, but no one had landed on the moon before someone did it.
Kıyametin gelip gelmediğine inanmamın bir önemi olmadığının farkına vardım.
I realized it doesn't actually matter if I believe if the apocalypse is coming or not...
Düzenli bir sevgilim olmadığından eminim.
I'm sure that I don't have a regular boyfriend.
- Eşeklerden biri olmadığıma eminim eğer bunu ima ediyorsan. - Onu ima ediyordum.
I'm certainly not one of the jackasses, if that's what you're implying.
Tandy'nin aracında olmadığım için çok mutluyum.
I am so glad to not be in the same car as Tandy.
Casey, sana elimizde hiçbir şey olmadığını söylüyorum.
Casey, I'm telling you we have nothing.