Olmak zorunda traducir inglés
6,335 traducción paralela
Ancak Melbourne'da olmak zorunda.
It would have to be Melbourne but.
Robotların kötü olmak zorunda olduklarını düşünürdüm.
I thought a robot was suppose to be evil?
Tampon sıkışmış bir kız tanıyordum kliniğe abone olmak zorunda kalmıştı.
Hey, I knew a girl who got a tampon stuck and she had to go to the walk-in clinic.
Bir değiş tokuş olmak zorunda.
It has to be an exchange.
Adına ne dersen de, ama değiş tokuş olmak zorunda.
You can call it what you want... But an exchange it must be.
Yok olmak zorunda mıyım?
I have to be scarce?
Bu, sen olmak zorunda değilsin.
It just doesn't have to be you.
Kahraman olmak zorunda değilsin.
You don't have to be the hero.
Ailen olmak zorunda değilim, lütfen bana bunu görmeme izin verin.
I don't need to be your family please let me see this through.
Bu bir hikaye olmak zorunda.
It has to be a story.
Bir uzlaşma olmak zorunda değil.
No. It doesn't have to be a compromise.
Ben hayatımı yaşıyorum ve illa erkek olmak zorunda değil.
I'm living my life, and a man doesn't define it.
Bu yüzden kendi kızlarıyla beraber olmak zorunda.
That's why it has to be his daughters.
- César, böyle olmak zorunda değil.
- César, it doesn't have to be this way.
Burada olmak zorunda değilim.
I don't need to be here.
Bu şekilde olmak zorunda değildi.
It didn't have to be this way.
Ama bunu düşünecek olursan o yer neden New York olmak zorunda?
But if you think about it, why does that place have to be New York?
Neden seninki çok büyük olmak zorunda ki?
Why do you have to be so big?
- Bağın olan birileri olmak zorunda
- You know, I'd think that you'd have to have some sort of connection.
Kibar olmak zorunda değilsin.
You don't have to be polite.
Neden her şey bu kadar üstü kapalı olmak zorunda ki?
Why does everything have to be so secret?
Bayan Ives'ı ayartıp baştan çıkarmaya çalışıyor. Gerekirse saldırıyor çünkü ona sahip olmak zorunda.
He tries to lure her, seduce her attack her, if he must, but he must have her.
Neden internet de kitap gibi olmak zorunda?
Why does the internet have to look like a book?
Burada olmak zorunda değilsin.
You don't have to be here right now.
Neden bu tür konuşmaları yaparken elimde sivri aletler olmak zorunda?
Hmm, why I always gotta have these conversations with sharp objects in my hand?
Ay çiçeği neden bu kadar kaba olmak zorunda?
Why does Sunflower have to be so mean?
Evet ama bu konuda bağnaz olmak zorunda değilsin.
Yeah, but you don't have to be a puritan about it.
Çünkü öyle olmak zorunda.
That's because it's meant to be.
Öyle olmak zorunda değil.
It doesn't have to be.
Şimdi olmak zorunda.
It has to be now.
Rose'u veya Vic'i kullan, neden ille de Colleen olmak zorunda?
Use Rose or Vic, why does it absolutely have to be Colleen?
Neden taraflar var olmak zorunda?
Why does there have to be sides?
Kız da hiç kimse olmak zorunda.
And that is who a girl must become.
Niye Lincoln olmak zorunda ki?
Why'd it have to be Lincoln?
Bunun bir parçası olmak zorunda değilsin.
You don't have to be a part of it.
Olmak zorunda değilsin ama.
You don't have to be.
Arkadaş olmak zorunda değiliz.
We don't have to be friends.
Ağzından çıkacak ilk şey doğru olmak zorunda.
The next words out of your mouth got to be the truth.
- Emin olmak zorunda...
- I need to make sure we...
Çünkü birisi olmak zorunda.
Because somebody has to be.
Bu gezegen Dünya olmak zorunda mı?
Does that planet have to be Earth?
Marnie, aramızdaki ilişki böyle tuhaf olmak zorunda değil.
You know, Marnie, things don't have to be weird between us.
Los Angeles hep ilk olmak zorunda.
L.A. has always got to be first,
Jenny, tüm hafta birileriyle birlikte olmak zorunda değilsin.
Jenny, you know you're not supposed to have anyone over during the week.
Aralarında kin olmak zorunda değil.
Spite doesn't have to be one of them.
- Neden hep Joseph'in olmak zorunda?
- Why is it always Joseph?
Evet, eğer ben burada olmak zorundaysam o da zorunda.
If I have to be here, so does he.
Öyle olmak zorunda.
Has to be.
Simon bu yüzden seçimden çekilmek zorunda kaldı. Kocaman erkek memelerine sahip olmak suç olmadığı için Miles çekilmedi. Şimdilik en azından.
So he had to drop out, though Miles is still in, because having massive man-boobs isn't a crime - not yet, anyway.
Hastanenin avukatı olarak Bay Tucker tecavüz suçlaması da dâhil olmak üzere hangi davaların hastaneyi büyük bir ödeme yapmak zorunda bırakacağını biliyordu.
As the hospital's attorney, Mr. Tucker had inside knowledge as to which cases would force the hospital to pay out big, including a salacious rape charge.
Yani, bu demek istediğim tamamen kasıtlı olmak zorunda. Ben hallederim.
I'll do it.