Onunla traducir inglés
119,351 traducción paralela
Blink Drive kartı onunla mı?
Is the Blink Drive card with her?
Sana söylüyorum, Tabor beni tanıyor onunla iletişime geçmenin bir yolu olmalı.
- I'm telling you. - Tabor knows me. There's gotta be some way of getting in touch with him.
Sen rol mü yapıyordun, onunla oynuyor muydun?
You were only pretending? You were playing him.
Ne yapıyorsun onunla?
The hell you doing with that?
Hücreye atın, onunla işim henüz bitmedi.
Lock him up. I'm not done with him yet.
Geçen gün onunla bahçemde tanıştık.
We met in my garden the other day.
Onunla konuşacağım.
I'll talk to him.
Bizi alması için onunla konuşacağım.
I'll get him to take us.
Mia onunla.
He's got Mia.
Onunla bana yardım et!
Help me with her!
Onunla mı?
With him?
Araç nerede ve onunla ne yaptın?
Where's the truck, and what have you done with it?
- Her yere onunla gider.
Goes with him everywhere.
- Onunla burada tanıştım.
I met her out here.
Onunla birlikte, pek sanmıyorum.
Yeah, I don't see that happening with her.
Jake çoktan onunla konuştu mu?
Jake already talk to him?
Kızım onunla birlikte.
My daughter was with him.
Onunla ilgileneceğim.
I'll take care of him.
Kim olursa olsun, onunla görüşmek istiyorum.
Whoever it is, I want to meet him.
- Peki, o zaman gidip onunla konuşalım.
Okay. Let's go talk to her, then.
Cassandra Cillian'ın onunla bir randevusu vardı... Afedersiniz.
Um, Cassandra Cillian came in earlier to have an appointment with...
O zaman onunla ne yapacaktın?
Then, what are you gonna do with it, huh?
Bir maymuna sopa veriyorsun Kaçınılmaz olarak başka bir maymunu yener Onunla ölümüne
You give a monkey a stick, inevitably he'll beat another monkey to death with it.
Sadece tadını değil. Onunla oynamayı da seviyorum ve bir sürü şey deniyorum.
Not just the taste, I like to work with it, and practice a lot.
O zaman evlensene onunla?
Well, why don't you marry her?
Boyd meselesi yüzünden ofisimden çıkamaz olunca sona erdiğinde günü onunla geçireceğime Kevin'a söz verdim. Ama senin için de her daim ayıracak zamanım var. Kevin gel bakayım buraya.
Every now and then, for whatever reason, the heaviness just lifts, and, uh... then we're just us again.
Günü onunla geçirmek istediğini söylemiştin.
♪ ♪ ♪
Evet onunla zaman geçirmek istediğimi söylemiştim ve geçirdim de. Onu aksesuar olarak kullandın.
♪ ♪ ♪
Ama onunla birlikte durdurulamaz olursun.
I thought Kevin's nonchalance was very impressive. Mm.
Kumarbaz Foley. - Uzun bir süredir onunla ilgili herhangi bir haber duymamıştım.
[Bryan] You said you worked underground, building the Second Avenue Subway.
Seni ölçüp tartabilmesi için onunla biraz zaman geçir ki seni kutsasın.
And proud of it. [Bryan chuckles] So was my grandfather.
İstediğini elde edeceksin. Etmelisin de. Asıl mesele, onunla ne yapacaksın?
He made it clear that I was to try to get the same information... [sighs ]... but to do so in a way that... [ cellphone buzzing]
Onunla nasıl yakınlaşabilirim?
Which one?
Bir zamanlar seni onunla aynı odaya sokacak nüfuzum vardı, çok çok eskiden de değil.
Hey. I heard about Boyd.
Onunla yüz yüze görüşmemi sağla.
Call Foley directly. Get me in a room with him.
Onunla benzer bir anda tanıştık. İkimiz de kim olacağımıza karar vermeye çalışıyorduk.
We met at a similar moment, when we were both trying to figure out who we were going to be.
Onunla görüşmememe ne dersin?
What if I won't see her?
Onunla görüşmemeye karar verdim, biliyorsun.
You know I decided not to see her.
Mesleki açıdan onunla konuşmaman günün önemini kutlamak için bir gece ara veremeyeceğin anlamına gelmez.
Just because you don't talk to her professionally doesn't mean that you can't take one night to commemorate the importance of it all.
Nereden saldıracağını tahmin edip saldırdığında onunla aynı güçte olursan durum değişir ama bunu yapamazsın.
Unless you can somehow anticipate where it will strike and then match its strength when it does... which you can't.
İş yerinde onunla konuştuğumda mutlu olup olmadığını anlayamadım.
I couldn't tell when I spoke to him at work.
Onunla görüşmemek senin geri dönme koşullarından biriydi.
Not seeing him was one of your conditions for coming back.
Şahsen onunla görüşmeyeceğim.
I personally... won't see her.
- Onunla tanıştığın zaman geldi aklıma.
I was remembering... when you first met her. Me, too.
Sonra onunla tanıştım ve her şey mantıklı geldi.
And then I met her. Then it all made sense.
Onunla seans yapmıyorsun ama ulağı oluyorsun, öyle mı?
So, you won't do sessions with him, but you'll be his messenger?
Güçsüz biriyse, onunla pazarlık yaparız.
If he's weak, he'll negotiate.
Kurucu Babalar'dan onunla birlikte Vernon kaldı sadece.
Vernon's the only other Founding Father left.
Onunla birlikte gitmemen iyi olmuş.
It's just good you didn't take off after her.
Hayır onunla özel olarak asla buluşmayacağımı biliyordun.
I'll make it an even two mil.
Onunla görüşmeye devam edemezdim.
I couldn't keep seeing him.
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onunla konuştun mu 89
onunla yattın mı 71
onunla tanışmak ister misin 19
onunla evlenecek misin 25
onunla kal 64
onunla evlenmek istiyorum 29
onunla konuşacağım 108
onunla evleneceğim 45
onunla git 84
onunla konuştun mu 89
onunla yattın mı 71
onunla tanışmak ister misin 19
onunla evlenecek misin 25
onunla kal 64
onunla evlenmek istiyorum 29
onunla konuşacağım 108
onunla evleneceğim 45