Plan traducir inglés
67,639 traducción paralela
Bir tür planın fotoğrafları evet.
Some kind of plans, yeah.
- Bir misilleme planı yapmalıyız.
We need to start thinking retaliation.
Belli ki ben o planlara dahil değilim öyle olsam bu kahrolası hücrede oturuyor olmazdım.
Clearly, i wasn't in on any plan, or I wouldn't still be in this bloody cell.
Millet, belki de B planını düşünmeye başlamalıyız.
Hey, guys, maybe we should start thinking about a Plan B.
Planımı yürürlüğe koydum.
My plan is in motion.
Çıkış planı ve Mack'i nerede bulacağına dair bir fikri olmadan girdi.
She went in with no extraction plan, no idea how to find Mack.
Kitapta onları yenmek için bir plan var ve hepiniz bunun parçası olabilirsiniz.
It contains a plan to defeat them, and you can all be a part of it.
Planı bu.
This is her plan.
Bu berbat bir plan.
This is a terrible plan.
"El Plan de San Diego."
"El Plan de San Diego."
Planı geri gelmemekti diyorsun, o zaman bahane uydurmazsın.
If the plan is not to come back, you don't need a cover story.
Öyle ya da planı geri gelmekti ama yapmaması gereken bir şey yapınca gittiği yeri yalan attı.
Yeah. Or maybe he wasn't planning on being gone for long but he was doing something he wasn't supposed to so he lied.
Dürüstçe konuşuyorsun ve bunun için müteşekkirim. O yüzden senin planını deneyelim.
You're just being really straightforward and honest with me and I truly appreciate that, so let's try your plan.
Peki planımda benim rolüm ne?
And what's my role in my plan?
Bu planımın bir parçası değildi.
Well, it wasn't part of the plan, dude.
Plan yapmalıyız.
We need a plan.
Bir plan arıyoruz.
Focus. All right?
Better Homes and Gardens'a tanıtım yazısı değil.
We're looking for a plan, not a blurb for Better Homes and Gardens.
Peki plan ne?
So, what's the plan?
Bir planımız var ama şu anki durumuna bakılırsa olumsuz değerlendireceksin.
We have a plan, but I feel like in your current state you're gonna judge it negatively.
Pusuya yatmış, beni sinsice öldürme planı yapıyor.
He's not missing. He's laying low, plotting how to kill me and get away with it.
Bunun yaşanmaması için bir planım var.
So I have a plan that might keep that from happening.
Şu anda senin yaptığın gibi. Daha az gelecek planı yapmak ve daha çok anı yaşamak.
You know, like you do now, less about planning and the future and more about living in the moment.
Ama yapamazsa bir plana ihtiyacımız var.
But if she can't, we need a plan.
Planımız sen iyileştikten sonra kutlama için Maui'ye gitmek olacak.
The plan is, after you're better we fly to Maui to celebrate.
Benim planım daha iyi.
I like my plan better.
B planı bir beyzbol sopasıyla beynimi dağıtmak.
His plan B is to bash my brains in with a baseball bat.
Palmer Siedel planımızı öğrendi.
Palmer figured out that we're doing this with Seidel.
Anneciğin iznini almak planımın bir parçası değil.
Asking mommy's permission isn't part of the plan.
Başka bir müvekkil için onları kapının önüne koyabileceğini daimi müvekkillerine göstermek planının bir parçası mı peki?
Well, is it also part of the plan that you signal to the rest of our longterm clients that you'll just throw them over for the next big thing?
Planın, karının haberi olmadan doğum kontrolü uygulamak mı?
Your plan is to take birth control behind your wife's back?
Bir planım var, Theo.
I have a plan, Theo.
Kaçış planı mı?
An exit strategy?
Bir ilticacıdan aldığımız bilgiye dayalı bir plan yapıyorum.
I'm planning an operation based on intel we got from a defector.
Buradayız ve bir plana ihtiyacımız var.
We're here. We need a plan.
Planın bu mu?
That's your plan?
Evet, aramızda konuştuk ve taleplerle ilgili size danışmak istediğimiz bir plan yaptık.
Um... yeah. So we been talking, and we have a plan we'd like to run by all of you concerning the demands.
- Plan da buydu.
- Yes, that's the idea.
Olaf'ın planı her neyse onu durdurmamız şart.
Whatever Count Olaf's scheme is, we have to stop it.
Olaf'ın planını bilmiyoruz.
We don't even know what Count Olaf's plan is.
Beynini düzeltmenin yolunu bulana kadar evet, plan bu.
Until we figure out a way to restore his mind, then yeah, that's the plan.
Bazı yeni takip teknikleri ile ilgili plan yapmak üzereydik.
We were about to game plan some new tracking techniques.
Belki de başından beri plan buydu.
So, that could have been the plan the entire time.
Diğer kızın, Kara Danvers, planlarımızı açığa çıkaran bir yazıyı online paylaştı.
Your other daughter, Kara Danvers, just unleashed an article online, exposing our plan.
- B planı.
- Uh, plan B...
Tabi, kulağa mantıklı geliyor.
Yeah, that sounds like a plan.
Ne yapmak istiyorsun? Tamam plan şu.
What do you want to do?
Hydra'nın bir planı var.
Hydra had a plan.
O kitap dünyalar kurmamıza yardım eder.
My plan will rebuild the world that you have grown accustomed to... one where Inhumans are hunted.
Benim planım alıştığın dünyayı yeniden inşa etmek.
And we control the rest.
Nainsanların av olduğu bir yer.
It doesn't hurt that both of us are unstoppable. But your plan is flawed.
planet 21
plank 16
plan b 24
planlar 17
plan nedir 29
planlarım var 18
plan ne 29
planın nedir 41
planlandığı gibi 20
plan değişti 19
plank 16
plan b 24
planlar 17
plan nedir 29
planlarım var 18
plan ne 29
planın nedir 41
planlandığı gibi 20
plan değişti 19