English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ R ] / Rahatsız

Rahatsız traducir inglés

37,014 traducción paralela
Ve tam üzerinde oturduğun o sandalye dedektif... Bunu öğrenmek seni biraz rahatsız edip içini hoş edebilir ama...
And that stool that you're sitting on, that very stool, Detective, this may disturb and titillate you...
Bay Cooper rahatsız ettiğimiz için üzgünüz.
Mr. Cooper, sorry to bother you. We just have a few more questions.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama Maze'e bakmıştım.
I'm sorry to bother you, um, I was, um... I'm looking for Maze.
Rahatsız edici.
She is disturbed.
Bundan rahatsız mı oldun?
You got a problem with that?
- Beni rahatsız ediyorlar.
They're bothering me.
Acı gününüzde rahatsız ettim Bayan Hawthorne fakat Bay Hawthorne'un vefatıyla ilgili acil olarak görüşmemiz gerek.
My apologies for bothering you, Mrs. Hawthorne, on such a difficult day, but we need to discuss an issue related to Mr. Hawthorne's passing, and it just can't wait.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim Bayan Tessa.
Oh, sorry to disturb you, Miss Tessa. Oh.
Sizi rahatsız ettiğim için kusura bakmayın.
My god, I am so sorry to bother you.
" Gölün kıyısında bulduğumuz onca rahatsız edici şey arasında özellikle bir tanesi hiç aklımdan çıkmadı.
Uh... "Amid many disturbing sights we found along the lake, one in particular has haunted me..."
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm... I'm sorry to have intruded.
- O kadar da çalışırken rahatsız etme dedim.
I told him not to bug me at work.
Biliyorsun, bir polis olarak, bunu çok rahatsız edici buluyorum.
You know, as a cop, i find this To be very disturbing.
İnternette rahatsız edilmekten sıkılmaya başladım.
I'm getting tired of niggas online harassing me.
- rahatsız uykular.
- Sleep tight.
- Hep boyle rahatsız mısım?
- Are you always that annoying?
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Sorry to bother you.
- Rahatsız edilmek yok.
- No interruptions.
Evlen, birkaç bebek Farquhar'ı yok et, Ve beni rahatsız etmeyi bırakın.
So, go get married, knock out a couple of baby Farquhars, and stop bothering me.
- Bir dahaki sefere "Beni rahatsız etmeyi bırak" diyorum...
- Next time I say "Stop bothering me"...
En rahatsız edici durumdur.
It is most inconvenient.
O kadar rahatsız edici ki...
Disturbing as that is...
Oh, rahatsız...
Oh, so annoying...
Ondan sonra da kendi yolumuza gideceğiz ve bizi bir daha rahatsız etmeyeceksin.
And then you're gonna go on your merry way, and never bother us again.
Bunu düşünmen bile rahatsız edici. Hey!
- The fact that your mind even goes there is beyond disturbing.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim bayan.
I'm sorry to bother you, ma'am.
Şuan çok rahatsız ve hassasız.
Right now we are very disturbed and sensitive.
Asla hiç kimseyi cevaplar için rahatsız etmemiştim.
I never troubled anyone for answers.
Umarım bu bilgi sizi rahatsız etmez.
I do hope this information will not now distress you.
Bir şeylerden rahatsız mısınız?
Are you most troubled by the thing itself or something more?
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama şehirde kötü bir şey oluyor.
Sorry to bother you, but something bad is happening in the city, boss.
- Seni rahatsız eden nedir?
- What's bothering you?
O kadar süre bu şekilde sürmek rahatsız edici olmalı.
It must be really annoying having to drive along like that all the time.
Evet, sizi rahatsız ettiği için çok özür dilerim.
- Yeah. Yes. I'm so sorry she's bothering you.
Beni rahatsız etmiyor.
She's not bothering me.
Hâlinden rahatsız görünüyordun.
You sure did seem uncomfortable.
Burada övgüyü benim almam seni rahatsız etmiyor değil mi?
Doesn't bother you that I got top credit on this one, does it? Not even a little bit?
Hem de hiç? Dürüst olmak gerekirse, hiç bu kadar rahatsız olmamıştım.
Honestly, I've never been more offended.
Tanrı'nın sesini hiç işitmemiş olmam beni her zaman rahatsız ederdi.
It always used to bother me that I never heard God's voice.
Ben hiçbir koşulda rahatsız edilmek istemiyorum.
I don't want to be disturbed under any circumstances.
- Sizi bir daha rahatsız etmeyecekler.
You're never gonna be bothered again.
Rahatsız edilmek istemiyor.
He's not to be disturbed.
Bu insanlar rahatsız olmuş görünüyor da.
These people seem upset.
Ah, rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Oh, I'm... I'm sorry to bother you. It's happening again.
Uyuyorsun sandım. Rahatsız etmek istemedim.
_
Rahatsız mı ettim?
Am I interrupting?
Rahatsız edilecek zamanım yok.
I have no time to be harassed.
Rahatsız olması gerekiyor
It's supposed to be uncomfortable.
Eğer seni rahatsız ettiysem bunu söylemeliydin.
You should have said something if it bothered you.
Omzundan vurdum onu, mutlaka rahatsız olur bundan.
I shot him in the shoulder, it tends to sting a little.
Seni rahatsız eden bir durumla karşılaştın.
You saw a situation that troubled you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]