Randevu traducir inglés
7,705 traducción paralela
Ve her şeyi ayarlandım. Randevu.
And everything's set.
Randevu mu saymıştık onu?
We were on a date? No.
- Saat 16.00'ya randevu almak istediler.
They want to set a call for 4 : 00.
Çünkü aynı yerde hazırlanırsak düzgün bir randevu olmaz.
Cos it's not a proper date if we start off in the same bathroom.
Bekle bir dakika, randevu bu akşam mı?
Wait a minute, this date's tonight?
Bu bir randevu.
It's a date.
Randevu dans etmeden olmaz.
A date means dancing.
- Bana randevu mu teklif ediyorsun?
- Are you asking me on a date?
- Hayır, randevu.
It's a date.
Üç hafta geçmişti. 57 başvuruyu elden teslim ettikten sonra sadece yağ değişimi için randevu alabilmiştim.
It had been three weeks. And after hand delivering 57 applications, I had managed to secure nothing more than an appointment for an oil change.
Randevu mu?
A date?
Senin de içinde olduğun en garip randevu değil mi bu?
Is this the most awkward date you've ever been on?
Tüm randevu defteri ve 9 sene öncesinin telefon kayıtlarında kimin adı var sence?
Guess who's name is all over his appointment books - and phone records from nine years ago?
Büyükelçi Caspi'den randevu alabildik mi?
Do we have a time set for Ambassador Caspi yet?
Diğer herkes gibi randevu alman gerekiyor.
You need to make an appointment like everyone else.
Başka bir randevu için daha yeterli zamanımız varmış gibi duruyor.
Oh, sounds like we have just enough time for another date.
Randevu için yeterli zamanımız yokmuş, en azından birer içki içelim.
Okay, we don't have enough time for a date, but can I at least offer you a drink?
Bir polis öldürdün, bir yaran oldu ve psikiyatrist ile kalıcı randevu ayarladın.
A cop killed, an ugly scar and a permanent date with a shrink.
- Hayır, randevu falan değil bu.
No, we're- - we're not on a date.
- Randevu mu?
- A date?
Yani, bi... randevu mu?
Say, on a... date?
Randevu için mi dışardın?
Were you out out?
- Randevu vermişler mi onu da sor.
Also, see if they have an appointment.
Neyse randevu ne zaman?
Now when's the rendezvous?
Büyük ilk randevu için seksi bir şeyler mi alacağız?
Ooh. Something sexy for the big first date?
Yani bu adama karşı bir şeyler hissediyorsan randevu için yeni bir yer seç.
My point is... if this guy means something to you, find a fresh place for your date.
Amacınız yemek yemek değilse ilk randevu için Lutefisk tam aradığınız yer.
If you're not interested in eating, Lutefisk is the perfect place for a first date.
Detektifler, Dr. Murray's randevu defterini bulduk.
Detectives, we found Dr. Murray's appointment book.
Clint'i onunla tanışmaya getirmiştim... randevu için falan değil.
Uh... I-I brought Clint in to meet her... Not, like, for dating.
Bu bir randevu değil.Biz profesyonel ilişkimizi yavaşlatma hakkında ve ne yapılabilir onu konuşacağız.
Well, it's not a date. We're gonna talk about winding down our professional relationship and what might follow.
Sabah altiya kadar suren bir randevu.
Well, a date that lasted until 6 : 00 in the morning.
İlk randevu mu?
First date?
"İlk randevu" mu dedin?
Did you say "first date"?
İlk randevu?
Firstdate?
İlk randevu!
First date!
Evet, keşke bu sadece bir randevu olsaydı.
Yeah, I wish this was just a date.
"İlk randevu."
"First date."
Buradan bir randevu almış.
He booked a date at his place.
Konuşmamız gerek. Doktordan tekrar randevu almak istiyorsak tabii.
We should talk if we want to reschedule that doctor's appointment.
Bu haftaki üçüncü randevu.
A third date this week.
Yahni bir randevu yemeği değil.
Bud, stew isn't date food.
Bu ikinci randevu.
Well, it's the second date.
Aslında, bir randevu için bekliyorum.
In fact, I'm waiting for a date.
- Randevu alırım.
- I'll make an appointment.
Oturup güzel bir restorana gittiğin, güzel bir gömlek giydiğin çatalla falan yediğin bir randevu.
Like a date where you sit down and you go to a nice restaurant and put on a nice shirt and you, like, eat with utensils.
Bu yüzden, önümüzdeki hafta senin için bir psikiyatristten randevu aldım.
Now, I've made an appointment for you with a psychiatrist next week.
Senin gibi bir kızın randevu için buralara kadar gelmesi bana garip geldi.
Well, it seems weird to me that a girl like you would have to track down a guy for a date.
Randevu almalısın.
You'll have to make an appointment.
- Randevu ayarlandı.
- It's a date.
- Bu bir randevu mu?
Is that a date?
Bu bir randevu mu? Sanırım biraz öyle Señor Foggy. Ne dedi?
Did she...