Sala traducir inglés
192 traducción paralela
Sala çıktı mı?
Is he on?
- Sala'ya mı gittin?
- Did you go to Sala?
Şu hale bak, bu sala benziyor.
Say, it even looks like a raft!
Belki de sala dönmeliyiz.
Maybe we'd better get the raft back.
Sala-gadoola-menchika-boo-la Bibbidi-bobbidi-boo
Sala-gadoola-menchika-boo-la Bibbidi-bobbidi-boo
Şimdi sala-gadoola'nın anlamı Menchika-boolaroo
Now sala-gadoola means Menchika-boolaroo
6 yaşındayken diğer çocuklarla birlikte onu sala bindirip sonra da suya atmıştım.
Just like a... When she was 6, I took her out to the raft with the other kids and threw her in.
Beş kişi ve altın asla bir sala sığmaz.
No way five people and the gold will fit on any raft.
Bense bir sala atlayıp gidebilirim.
I'll just as soon make the trip back myself, on a raft.
Thebes'te istenmeyen çocuklardan kurtulmak için kullanılan, saz ve katrandan yapılma bir sala bağlı olarak bulunmuşum.
In a boat of reeds daubed with pitch and tied with fowler's knots. Thus the city of Thebes was accustomed to dispose of its unwanted children.
Sen annenden alınarak, bir sala bağlı olarak nehre bırakıldın.
You were taken away from your mother, and cast adrift on the river. In a boat tied with fowler's knots.
Gidip eşyaları sala yükleyelim.
Go get the stuff on the raft.
O zaman küçük bir sala ihtiyaç var?
Then we get on a little old raft? Always the long way.
Sala binmek için harika bir hava var.
Delightful weather for riding the rafts.
- Sala baktın mı?
- Have you looked on the raft?
Sala gidip yelkeni tamir edeyim.
I'm going to the raft to mend the sail.
Bay Messenger sudaydı sala ulaşmayı başardı, ben sadece üzerine çıkmasına yardım ettim.
Mr. Messenger was in the water... he reached for the raft, I only helped him aboard.
Gemi batmadan önce seni sala taşıdı.
Got you on a life-raft before the ship went down.
O sala bir süre daha ihtiyacınız olmayacak.
You won't need that raft for a while.
"Görüşmek üzere, sala- -"
"See you soon..."
Sala dikkat edin, dalgalar şiddetleniyor!
Watch the raft, the rapids get stronger!
Yardım edin de, İmparator'u sala çıkartalım!
Help me pull the Emperor onto the raft!
- Tekrar sala çıkmak istiyor.
- It wants to get back on board.
Y... a la sala...
Y... a la sala...
Manuel-sirvase buscar mi equipaje que esta en el automovil blanco y lo traer a la sala numero siete.
Manuel-sirvase buscar mi equipaje que esta en el automovil blanco y lo traer a la sala numero siete.
Neden sala binip de geçmedin?
Why didn't you take the barge across?
Bir salaya sığındılar.
They took shelter in a sala.
Sala devlet adına el koyuyorum.
I'm securing'this for the law.
Sala bir şey yapabilir misin?
Can you do something about the raft?
Sala neden ihtiyacın var ki?
Where do you need an assault raft?
Şu sala kadar?
Swim out to that raft.
- Sakın sala tutunma!
Come on. - Look out. - Don't tip the raft.
- Sakın sala tutunma! - Hadisene, Rachel!
Don't tip the raft.
Atları satacağız... bir sala binip nehirden Meksika'ya gideceğiz.
We'll sell The horses off, And then we'll take a skiff Downriver into mexico.
Sala dönün!
Back to the raft!
Sala çıkın!
Get in the raft!
Eşyalarımı, annemin eskiden pazara giderken sırtına aldığı şala doldurdum. Vadimden gidiyorum.
I am packing my belongings in the shawl my mother used to wear when she went to the market... and I am going from my valley.
Yeni bir şala kopyalayacağım.
I thought I'd like to copy it for a new shawl.
Sala gel.
Come on board.
Bak o güzel şala ve çekmecedeki öteki şeylere.
Look at that lovely shawl, and the things for him in that drawer.
Peki ya bir şala ne dersin?
Footstool? How about a shawl?
Bu şala ne kadar yakından bakıp, yırtılmamış olduğunu gördüğümüzü anımsıyor musun?
Do you remember how closely we looked at this muleta to see that it wasn't ripped?
Ama silahı bulduğumuzda buradaki şala sarılıydı. Silahın sesini bastırmak için buna sarılarak ateş edilmiş olmalıydı.
But when we recovered the gun from the Nile, it was wrapped in this brocade stole and had evidently been fired through its folds, presumably in order to deaden the sound of the shot.
Silah şala sarılarak ateşlenmiş olsaydı madame Doyle'un alnında yanık izleri olmayacaktı.
Dr Bessner, if it had been fired through the stole, there would have been no scorching on Madame Doyle's temple.
Yani ateş edilirken silah şala sarılı değildi.
In other words, the shot that killed Madame Doyle could not have been fired through the stole.
Belki de Simon Doyle'a ateş edilirken şala sarılıydı.
And then, perhaps, it was the other one. The one which Jacqueline de Bellefort fired at Simon Doyle.
Silahı tekrar şala sardı ve lekeli mendil ve batmalarını sağlamak için bir de mermer küllüğü sardı.
He then rewraps the gun in the stole, adds the stained handkerchief and a marble ashtray to make sure that it all sinks to the bottom, and throws the whole bundle out of the window into the Nile.
Hadi, çabuk olun, sala binin beyler!
Snake!
Sakın sala tutunma!
Come on, Rachel.
Sakın sala tutunma, bebeğim.
Ow!
Sala bas hadi.
I'm not Deke.