Saçmalık mı traducir inglés
1,562 traducción paralela
Yoksa bir saçmalık mı?
Or is it bullshit?
Bir tüp dolusu saçmalık mı?
A tube full of bullshit?
- Saçmalık mı istiyorsun?
- Yeah, you're on some bullshit.
- Ermeni para treni saçmalık mı?
- Is the Armenian money train bullshit?
O saçmalık mı?
That load of crap?
Yağ aldıracağına dair olan saçmalık mı? .
You mean that shit about you getting lipo?
- Size çok şey söylemiştir. - Bir sürü saçmalık mı?
She must have given you...
Bende gerçek aşktan bahsediyorum, sence bu saçmalık mı?
Even I'm talking about true love. Is my love a farce?
- Bunu görmem gerekiyormuş gibi eskiden nasıl bir polis olduğumu hatırlatacak bir şey, ya da öyle bir saçmalık mı?
Like I'm supposed to see this, and it'll remind me of what kind of cop I used to be or some garbage like that?
Saçmalık mı?
Bullshit?
Bu kadar felsefi saçmalık yeter, tamam mı?
Enough with the philosophical crap, all right?
Hadi adamım bu saçmalık.
No, forget about it, man!
- Saçmalık. Şimdi konuş benimle. Bekliyorum.
Bullshit, I'm listening, talk to me right now.
- Bu saçmalık, anladınız mı, saçmalık.
- This is fucking bollocks!
Paunoviç, senin saçmalıklarından sıkıldım!
Paunovic, I'm fed up with your craziness!
Bu saçmalık! Amına koyayım!
This is fucking bullshit!
Tanıştığım diğerler insanlarda olduğu gibi gazetelerde yaratılan imajlara inanmamalıydım. Aslında iyi bilmeliydim, çünkü kendi hakkımda yazılan bir sürü saçmalık gerçeği yansıtmıyordu.
And many other people I've met, I believed the newspaper image about them, although I should know better, because I've seen a lot of rubbish written about myself that isn't true.
Saçmalık! Binlerce yıl boyunca milyonlarca insan doğdu ve öldü ve o hala kızgın mı?
There's been thousands of years... millions of people have been born and died... and He's still pissed?
Sana her şeyi verdim, Bana bu saçmalığı mı layık görüyorsun?
It's total shit.
Kusura bakmayın ama neyin saçmalık olduğunu söyleyemezsiniz!
You can't tell me, I'm sorry... I'm sorry, but you can't tell me what's bullshit...
Junor'ın kıskançlığı ve saçmalıklarına rağmen onunla olmam iyi bir adam olduğumu ispatlamak istediğimdenmiş. Annem böyle iyi bir adamdan nefret edemez diye.
I stood by Junior through all his jealousy and shit... trying to prove I'm a good guy... and that my mother couldn't hate a good boy like that.
Bir daha cephane yerine saçmalık taşırsan seni soyarım.
Next time I see you packing crap instead of ammunition... - I'll strip you naked and start from scratch.
Bunların hepsi saçmalık.
I'm totally full of crap.
Bak, bu saçmalık için zamanım yok tamam mı?
Look, I don't have time for this crap, okay?
Üzgünüm ama istediğim her kızı elde edebilirim saçmalığı çekilmez hale gelmişti.
I'm sorry, but all that boasting about how you can get any girl you wanted was getting pretty insufferable.
Bu saçmalık için mi erken bıraktım işi?
Took me off the clock for this craziness?
Sadece gözdağı verdiler, yanlış beyan ve saçmalık, Gerçekte olduğum kişi olmadığımı söyledim.
Just a humble- - false statement and shit, for saying I wasn't who I really was.
Hassas mı? Saçmalık!
Delicate shit.
Bu saçmalık için 20bin dolar mı ödedik?
We paid $ 20,000 for this shit?
Çocuklar her türlü saçmalığa inanırlar! Ama ben artık yetişkinim.
Kids believe all kinds of crap, but I'm a grown-up now, so...
Kuru sıkı mı sallıyorsun kanka? Televizyon izlediğime ve bir kez olsun saçmalıklar dünyasında olmadığıma seviniyordum.
You firing blanks, buddy? I was just glad to watch TV and, for once, not be in a world of crap.
Çok kızdım! Param o lanet karıya gitti. Tamamen saçmalık!
I piss hard-stole money away to gussy you fucking cunts up.
Bu saçmalık, hayatımın dört buçuk yıIına mal oldu ama artık geçti. Unutuldu.
That mess haunted me for four and a half years, but it's over.
Şu pot saçmalığı için hâlâ kızgınım.
What did I do? Uh, he's been a little bit on
Başka saçmalık yok, tamam mı?
No more crap, okay?
Ve sen de en alaycı insanlarındansın, Rochester. saçmalık, ben tanıdığım en romantik insanımdır.
Eshton is using my coach to pursue some unusual twins.
Ne saçmalık. Ben askerim. Hatırladın mı?
Neela, I am a soldier, remember?
Sıkıldım şu felsefe saçmalığından.
You know, I'm sick of that Philosophy shit. Why does it
var mı? bütün bu saçmalık şimdi çözülmüş görünüyor.
does it? all that stuff is on its way toward being resolved now.
2 odalı bir evde yaşıyorduk ve yeşil bir Volvo'muz vardı, bir ev hanımı annemiz vardı, bu saçmalık çünkü o her zmaan çalıştı. çünkü babam hiç yakınımızda değildi.
We lived in a two-bedroom house we drove a green Volvo, we had a stay-at-home mom, which is bull because she worked all the time because our dad was never around.
Ve, saçmalık ama, ikimizin aynı tarafta olduğunu sanmıştım.
And strangely enough, I thought you and I were on the same page.
Saçmalık. Montel'de iki bölümlük bir ekstra yaptırdım.
I did an exclusive two-parter on Montel.
Saçmalık. Finn için geç kaldım.
Crap.I'm late for finn.
Bu saçmalıklara ayıracak zamanım yok artık.
I don't have anymore time for this nonsense.
Bir daha böyle büyük bir saçmalık yaparsan seni Arena Football için tanıtım yazmaya öyle çabuk yollarım ki o minik başın döner.
If you ever pull a bush league stunt like that again, I'm gonna have you writing promos for Arena Football so fast it'll make your inexplicably small head spin.
Sorunun nedir bilmiyorum ama, bu saçmalık için zamanım yok.
I don't know what your problem is, but I don't have time for this crap!
Yeterince iyi olmadığımı düşünüyorsun. - Bu saçmalık.
- You don't think I'm good enough.
O manyağın seni atmasına izin verme, tamam mı? Tamam, nedir bu saçmalık?
It's a store contest.
15 dakikalık bir saçmalığın tüm hayatımı mahvetmesine izin veremem.
Let 15 minutes of bullshit ruin the rest of my life.
Bu kadının saçmalıklarından sıkıldım.
I'm sick of her shit.
Patty Hewes'un saçmalıklarından sıkıldım!
I sick of Patty Hewes'shit!