Sebebi bu traducir inglés
6,252 traducción paralela
İyi arkadaş olmamızın sebebi bu işte.
That's how we stay such good friends.
Bu yıl kimsenin doğum gününü mahvedemeyecek olmasının sebebi bu.
The reason no one can ruin your birthday gift this year is... this.
Zihni birbiriyle yarışan fikirlerle dolup taşıyordu. Hep ona atıfta bulunmamızın sebebi bu.
This is somebody whose mind is racing, filled with ideas and that's why, you know, we refer to him all the time.
Sebebi bu.
That's how it is.
Kurt adamların birlikte poker oynayamamasının sebebi bu işte.
That's why werewolves can never play poker together.
Elena ve Savannah'yı almasının sebebi bu.
That's why he has Elena and Savannah.
Buraya gelmemin tek sebebi bu değil.
It's not the only reason I came.
Bu filmi yapmak istememin sebebi bu.
This is the reason why i wanted to do this movie.
Çok miktarda kan olmamasının sebebi bu ve bıçaklama açısı da son derece kısa.
And that is these superficial wounds here. That is why there is no great amount of blood. And the stabbing arc is quite short.
- Gelmenizin sebebi bu mu?
Is that why you're here? No.
Jang Pil Woo'yu çok istemesinin sebebi bu demek ki.
So that's why he wanted to get Jang so bad.
Kadınların hapse düşmesinin sebebi bu işte.
You know, that's why you women ended up in prison.
Sana danışmamın sebebi bu.
That's why I consult with you.
Sebebi bu değil, değil mi?
That's not why, is it?
Ama mezun olmamasının sebebi bu değil.
But that's not why he didn't graduate.
Peki, Sanırım bana bu kadar zor gelmesinin sebebi bu hafta, çünkü babam kısa süre önce gururlu bir gay olduğunu itiraf etti.
Okay, I think the reason that's been hard for me this week is because my father recently came out of the closet as a proud gay man.
Dur hele, seni gecenin bir vakti aramamın tek sebebi bu mu sanıyorsun?
Wait, you think that's the only reason I would call you at this time of night?
Birbirlerine ihtiyaç duymalarının sebebi bu.
It's why they need each other.
Seni aramamın sebebi bu değil.
That's not why I called you.
Burada olmanın tek sebebi bu.
It's the only reason you're here.
Babam hâkimiyet kurmaya çalışıyordu, poposuna girmesinin tek sebebi bu.
That my father was trying to establish dominance, and that's the only reason he was in his butt or...
Onunla evlenmenin sebebi bu mu?
Is that why you married her?
Burada olmamın sebebi bu botu satmak istemem.
I'm here because... ( clears throat ) I need to sell this houseboat.
Buraya gelmemin tek sebebi de Helen'ın bu sabahki kahvaltı bilmemnesinden dolayı
The only reason I'm here now is she had some breakfast thing.
- Bu şekilde bir gece geçirmemizin sebebi vardır belki.
Maybe just by virtue of the fact that we can have a night like this.
Sahip olduğumuz şeyi seviyorum. Geleceğe bakışımızı seviyorum. Ancak bu olayların bizi sürekli içine çekmesinin bir sebebi olmalı.
I love what we have, I love what our future holds, but there has got to be a reason why this keeps coming back to us, whether we like it or not.
Millet, sizce de Ben'in bizle bu kadar kötü anlaşmasının sebebi -
Do you guys think the real reason Ben's taking a hard line with us is be...
Bu dünyanın en eski lanet iş bir sebebi var.
There's a reason this is the oldest fucking business in the world.
Bu deliliğin sebebi ne?
What justifies this madness?
Bu belaya bulaşmış olmamın tek sebebi seni Arktik'de kurtarmaya çalışmış olmam.
You know, the only reason I'm in this mess... is I tried to save you in the Arctic.
- Bütün bu dramanın sebebi ne Dr. Farragut?
- once we all took your side. - Why the soap opera doctor?
Bu kaltağın ünlü olmasının tek sebebi babasının eski başkan olması.
You know the only reason this hag has any fame is because her father was president.
- Vali olmasının sebebi de bu zaten.
Well, that's why she's the governor.
Mahkemede söylediğine göre danışmanının ne demek istediğini anlamışsın seçilmiş kişi olmanın sebebi, şeytanı bu dünyaya getirecek kişi olmanmış.
You said in court that you've come to believe that what she meant by that... was that you will be the one who will return Satan to this mortal coil.
- Erken tahliyelerin sebebi de bu.
That's the reason for the early releases.
Rodcocker insanların bu boku okuma sebebi.
Rodcocker is the reason people reading this shit.
Ayrıca eski bir protestocu olarak işleri boka sardırdığında bu onlara seninle kavga etme sebebi verir.
Also, as a former protest junkie... when you go ape-shit, it gives them a reason to fight you.
Durum şu. Lila'nın Sam'den hamile kaldığını kanıtlasak bile bu cinayet sebebi sayılmaz ki.
Here's the thing... even if we can prove that Lila was pregnant with Sam's baby, that's not a motive.
Bu cinayet sebebi sayılır, değil mi?
That would prove motive, right?
Umarım bu kadar çalışmanın sebebi Yok Edici'yi işinden etmek değildir.
I hope all this training isn't your secret way of gunning for the job of Destroyer.
Ama senin aklın fikrin bu salak lokantada. Buraya taşınmamızın sebebi de buydu!
But all you care about is the stupid restaurant, which is the whole reason I agreed to move here!
Bu işte iyi olmamın sebebi, bunu ciddiye almam.
Right? And the reason I'm so good at this is because I take it seriously.
Bu dönekliğin sebebi ne?
Why the sudden change of heart?
Bu kadar geç bir saatte şehirden çıkmanızın sebebi nedir?
What business calls for you to leave the town at such a late hour?
Dinsellikten nefret etmemin sebebi işte delilik bu.
This is why I hate spirituality... it's insane.
Seni bu kadar çok sevmemin sebebi de bu.
And-and that is why I love you so much.
Bu kadar uzun süre hayatta kalabilmiş olmasının bir sebebi var. Daha önce karşılaştığımız hiç kimseye benzemiyor.
And there is a reason why he'd stayed alive so long because he is like no one we have ever faced.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu aramayı yapmamın tek sebebi, Charles ile bir şekilde akraba olabilme ihtimalinizdi.
The only reason that I made this phone call was out of respect for Charles on the off chance you might be related.
Bu fikrin seni rahatlatmamasının tek sebebi, ondan hoşlanman.
And the only reason that idea doesn't sound reassuring to you is because you like her.
Bu gelişmenin sebebi ise çok şaşırtıcı sürahiler ve işaret fişekleri bizim ateş sanatçısını işaret ediyor, Norgburg, ama son yangın olduğunda o göz altındaydı.
Which is why the development is so surprising. Jugs and flares point to our fire artist, Norburg, but she was in custody when the last fire was set.
Bu sabah geç kalmamın sebebi de buydu.
That's the reason I came late this morning.