Sorun çıktı mı traducir inglés
299 traducción paralela
- Bir sorun çıktı mı?
- Was there any trouble?
Etkileyici Bayan Lawrence ile sorun çıktı mı?
Any trouble with the charming Miss Lawrence?
Fenner'la sorun çıktı mı?
Did you have any trouble with Fenner?
Geçen gece için evde sorun çıktı mı?
Any domestic troubles about the other night?
Sorun çıktı mı?
It went all right?
Miller'la aranızda bir sorun çıktı mı hiç?
Have you ever had any trouble with Miller?
- Sorun çıktı mı?
- Trouble?
Bir sorun çıktı mı?
Was everything alright?
Nöbetçileri geçmekte sorun çıktı mı?
Did you have any trouble getting past the guards?
Sorun çıktı mı?
No problems?
- Sorun çıktı mı?
Any trouble?
- Sorun çıktı mı?
- Have any trouble?
Albay, kasabaya dönerken sorun çıktı mı?
Colonel, you have any trouble gettin'back into town?
Her şey yolunda mı? - Sorun çıktı mı?
Everything went all right.
Sorun çıktı mı?
Was it all right?
Sorun çıktı mı?
All right?
- Bu akşam Paulie'yle sorun çıktı mı?
- Any trouble with Paulie tonight?
Sorun çıktı mı?
Have any trouble?
- Sorun çıktı mı?
- Any trouble?
Buralarda hiç sorun çıktı mı?
Any trouble on this end?
- Sorun çıktı mı?
- Any problems?
Sorun çıktı mı?
Any problems?
Füzelere el koyarken hiç sorun çıktı mı?
Have you had any trouble confiscating the missiles?
Kayıtta sorun çıktı mı?
Did you have any trouble with the registration?
Sorun çıktı mı peki?
Anything unusual?
Otel havuzunda bir sorun çıktığı için geldim, eğlenmeye değil.
I'm here because there's a problem with the hotel swimming pool. I'm not here to play. Yes.
Derken bir süre sonra dışarı çıktı ve birine telefon etmek istediğini söyledi... Fakat ona : "Telefonum yok ki şayet almaya gücüm yetseydi bile... çözdüğünden fazla sorun getiriyor diye almazdım" dedim.
And after a while he comes out and says he wants to telephone somebody... but I said : "I wouldn't even have a phone if I could afford one... because it is more trouble than it's worth."
Tamamen unutmuşum, çok üzgünüm. Fakat bir sorun ortaya çıktı.
Not altogether. I'm sorry, but something has come up.
Demeye çalıştığım bir sorun çıktı.
What I'm trying to tell you is that's been some trouble.
Birkaç sorun çıktı sevgilim, birkaç küçük sorun ama hepsini aşmayı başardım.
Well, there were problems, my love, but strategy won through.
Dinle, biliyorum bu konuda birkaç sorun çıktı ama neyse, bunu yapacağım.
Listen, I know my manners, and anyway, I was going to.
Bu kadar sorun çıktığı için özür dilerim.
I'm sorry you're being put to all this trouble.
Size telefonda söylemeye çalıştığım şey, Ekselansları bir sorun çıktı.
As I told you over the phone, Your Highness, something has come up.
Dün gece için üzgünüm, Madam Goren, fakat bir sorun çıktı.
I'm sorry about last night, Madam Goren, but something came up.
Rotopkin için çalışırken sorun yoktu ama şimdi İngilizler için de çalışıyorum, işler kontrolden çıktı.
It was all right when I was just working for Rotopkin, but now I'm working for the British as well and it's all getting out of hand.
- Hiç sorun çıktı mı?
Remember Indochina. - Did I ever drop you in it?
Biz sadece işimizi yapıyoruz ve Sizin sorun çıkarmanızdan bıktım!
We're just doing our job and I'm tired of you hassling us!
Hiçbir sorun olmadan oraya çıktım.
I got up there without any trouble.
Aramanıza çok sevindim. Ben de size ulaşmaya çalışıyordum. Sanırım hatlarda ya da başka bir şey yüzünden, bilemiyorum, bir sorun çıktı.
I've been trying to ring you, but the wire's down or something.
Sanırım orada bir sorun çıktı.
Seem to have ourselves a problem down here.
Sorun çıktı mı?
Any problem?
Bir sorun çıktığında ölmesi gereken ben olmamalıyım.
I'm not going to be the only one to die if everything goes south.
Daha erken burada olacaktım ama arabamda bir sorun çıktı.
Sorry, Hannibal. Would've been here sooner, but there's something wrong with my car.
- Sorun çıktı mı?
- Was it all right?
- Sanırım yine bir sorun çıktı.
- Thought I'd drop by, catch the score.
Telefonda sorun çıktığı için üzgünüm.
I'm sorry you're having trouble- -
Korkarım bir sorun çıktı.
I'm afraid there has been a snag.
Biliyorum, ah sen aynı bok, ama kodesten daha yeni çıktım. Sorun değil, sorun değil.
I know I owe you some shit, but I just got out of jail.
Her sorun çıktığında, seni suçladım.
If anything went wrong, I blamed it on you.
Şöyle diyelim ; önemli bir sorun çıktığında, aradığın adam benimdir.
Let's just say, when something really big goes down, I'm the man.
Sorun çıktı mı?
- Hi.