Tehlike traducir inglés
7,556 traducción paralela
Tehlike geçti.
It's okay.
Güvenliğimiz tehlike altında.
Security has been compromised.
Dinle, Paris ikimiz için de tehlike.
Look, Paris is danger for both of us.
Sayın Başkan, bu sözde Görevimiz Tehlike Birimi sadece başıboş bir teşkilat olmakla kalmayıp aynı zamanda modası geçmiş bir teşkilattır.
Mr. Chairman, the so call Impossible Missions Force is not just a rogue organization, it is an outdated one.
Tehlike durumunda baş parmağım değil buna dikkat işaret parmağımla brunumu kaşıyacam.
If bulky or large I'll scratch your nose, but if use the thumb, means that yes I'm scratching my nose.
Maharashtra büyük bir tehlike içinde.
Maharashtra in great danger.
Tehlike bir şeyler yap amına koyayım.
Get fucking dangerous.
Tehlike teşkil edecek herhangi bir durum yaratmamak için senden bir şey yapmanı istiyorum.
So I need you to do something for me so we don't create any dangerous situations.
- Tehlike dışarıda!
The danger is outside!
" Tehlike...
" The danger...
Gemidekiler batmadan önce bir tehlike sinyali göndermiştir. Kurtarma gemileri yoldadır mutlaka.
Now the ship would have sent out a Mayday, so the rescue teams are probably under way.
Şayet, Çan yükselir de, basınç düşerse, büyük tehlike oluşur... Ayrıca, bu tehlikeyi, çok geç olmadan da anlayamayız.
But the bell rises, the pressure drops, the chamber could become compromised... but we're not gonna know that until it's too late.
Ama havada dolaşan formlara yakın olmak tehlike arz eder.
- IT'S THE PROXIMITY TO THE VAPOROUS FORM THAT'S HAZARDOUS.
Tarama, korkunç bir tehlike altında olduğunu söylüyor.
The scan says you're in terrible danger.
Eğer bize yardım edersen, bize haritayı ve tehlike anında baltanı verirsen sana bir çeyreklik veririm.
If you help us, provide us with a map and your ax, if it gets dangerous, then your cut will be one-quarter.
Bu gerçek bir tehlike!
This is real danger!
Bilinmesi gereken ilk şey hiç tehlike olmadığı.
The first thing to know is there's no danger.
Sinyalleri bozdunuz. Yerinden kalkmadığı sürece herhangi bir tehlike yok.
You jammed the frequencies, there's no danger as long as he doesn't move or get up.
Büyüyü bozmamız hâlinde bir tehlike oluşabilir efendim hanımefendi eski durumuna geri dönebilir.
There is a danger, sir, that if we succeed in breaking the spell the Lady will return to the state she was in before.
Unutmayın, çiftler hem kendileri hem de bizler için tehlike arz ederler.
Remember, couplers are a danger to themselves and to all of us.
O bir uçuş olmazdı risk ve o olmamıştı ve kimseye bir tehlike değildir.
He wouldn't have been a flight risk and he's never been and is not a danger to anyone.
- Gerçekten var düşünmek Bazı tehlikesi bu ilaçların, bağımlılığı ciddi tehlike ah, tahribat bu, biliyor musun, aileler üzerinde reaps olduğunu ve bilirsin, ve çocuklar, ve, uh, kariyer.
- You really have to think about the danger of some of these drugs, the severe danger of addiction, uh, the havoc that it, you know, that it reaps on families and, you know, and children, and, uh, careers.
- Büyük bir tehlike içindesin, çok önemli.
You're in danger. You have to listen to me.
Karantina Bölgesi'nin ne kadar tehlike olduğunu ve silahlı kuvvetlerimizin nasıl zor koşullarda çalıştığını söylememize gerek yok.
We cannot stress highly enough how dangerous the Quarantine Zone is and how hard our armed forces are working.
Max artık burada hizmet veremez, dışarısı için de tehlike arz ediyor.
Max can't serve here and he's a danger everywhere else.
Kendi ya da başkaları için bir tehlike oluşturursa bu evlat edinmeyi derhal sona erdirebilirim.
If she's a danger to herself or to others. I can terminate this adoption immediately.
Çocuk haklı. Tehlike arz ediyor.
He's right, it's too dangerous.
Kırmızı Urbalı devriyeleri atlatıp uzun yol kat ederek kendimi epeyce tehlike attım.
I've come a long way at considerable danger to myself, eluding Redcoat patrols.
Vernon sürekli Çince kriz kelimesinin tehlike ve fırsat kelimelerinin birleşiminden oluştuğunu söylerdi.
Vernon was always saying that the Chinese word for crisis combines the characters for danger and opportunity.
Ama bir gün tehlike kapıya dayandı.
But, one day brought danger.
Onu bekleyen iki tehlike vardı babasının elinde düşürmediği silahı ve ağabeyi Kabil.
He knew that there would be two dangers. The greatest was his father's gun, never far from his hand. The other was Cain.
Buradaki tehlike çok büyük.
The danger is simply too great.
Buradaki tehlike sahici.
The danger here is real.
Robert F. Kennedy : 1968 yılı eşi görülmemiş bir türbülans tehlike ve akılda kalan sorularla geçiyor.
Robert F. Kennedy : 1968 is a year of unprecedented turbulence, danger, and questioning.
Asıl tehlike bu işte.
You see, that's the real danger.
Tehlike ne olursa olsun devam etmeliyiz.
We have to continue, no matter what the risk.
Sağlıkları tehlike altına girmedikçe büyük oynayanlar, gangsterler ile birlikte takılmaktan büyük keyif alıyordu.
'As long as their health didn't suffer,'the high rollers loved rubbing elbows with gangsters.' Come and dance.
Bu kelimenin doğuştan gelen bir tehlike hissi var.
There's an inherent threat in that one commanding syllable.
... mayınlı bölgelerin ya da yöre insanı ve Birleşmiş Milletler personeli için tehlike arz eden her şeyin tespitinde tüm taraflar yardımcı olacak ama takdir edersiniz ki, bu işler o kadar kolay olmuyor.
... an obligation for all parties to facilitate the location of mines or any other threat to humanitarian and United Nations'personnel but as you know, that isn't always easy.
Herhangi bir tehlike hissederseniz bu telefon numarasına rapor edin.
If you feel you're in any danger, then you report to this telephone number.
Adamın gerçek düşmanlarının kim olduğuna veya tehlike içinde olup olmadığına dair ki öyle sönük bir fikri kendini korumak için bıyığı ve neşeli bir fıtratı var.
The man has a very dim idea of who his real enemies are, or if he's in any danger, which he is. He's only got that moustache and cheery disposition to protect himself.
Tehlikede olduğunu düşünüyoruz, gerçek bir tehlike.
We think he's in danger, very real danger.
Burada tehlike var.
There's danger here.
Gerçek bir tehlike var burada.
There's real danger here.
Nasıralı bir tehlike.
This Nazarene is a menace.
Babası her ikisi için de muhtemel tehlike olan kayıp küçük bir kız var ama işine yoğunlaşman gereken yerde zamanının çoğunda kendini Elena'yla hayat kurma işine kaptırdın.
There's a little girl missing And her father's a possible danger to them both, And half the time you're so caught up
Ve tüm bu zaman boyunca, tehdit, tehlike ve kan arasında en büyük düşmanıyla yüzleşti. Ona yıkım getiren tek düşmanı. Bir keresinde ona Leydi Hopeypot dediğini duymuştum.
and throughout all that time, through danger and peril and blood, the greatest threat he faced, the one enemy who may ultimately have been his undoing, was, you know, someone I once heard him refer to as Lady Honeypot.
Evet ama bunun iki ayaklı bir tehlike olduğunu düşünüyoruz.
Yeah, but we think it was more of a wo-legged danger.
Ultron açık bir şekilde tehlike teşkil ediyor.
Clear and present is Ultron.
TSUNAMI TEHLİKE BÖLGE
TSUNAMI DANGER ZONE
BİYOLOJİK TEHLİKE İnsan Atığı
BIOHAZARD HUMAN - WASTE