Tek yolu bu traducir inglés
3,420 traducción paralela
Saldırıyı durdurmanın tek yolu bu.
It's the only way we'll stop that attack.
Çıkabilmemin tek yolu bu.
That's the only way I can get out.
Brody'nin masum olduğunu kanıtlamanın tek yolu bu bombacı.
It's not him. The bomber's the only way to prove that Brody's innocent.
Bu genç adamlara göz kulak olmanın tek yolu bu biliyorsun değil mi?
It's the only way to keep these young guys in check, you know?
Böylesine bir iddaya inanılmasının tek yolu bu.
It's the only way such a claim can be believed.
Kendimizi haklı çıkarmanın tek yolu bu. Seth'le Henry bağlantısı kurmak.
Well, that's the only way to vindicate us- - connect Seth and Henry.
Ama bizim onunla birlikte olabilmemizin tek yolu bu. Bir kadınla veya kaplumbağayla birlikte olmak çok garip bir şey.
Well, it's the only way that we can be together as man and woman, rather than woman and turtle, which is...
Dünya'yı kurtarmanın tek yolu bu!
It is the only way to save Earth!
Hayatta kalmamızın tek yolu bu.
This is the only way we have.
Onu benden uzak tutmanın tek yolu bu.
It's the only way... to keep it off me.
Bu yeri kapatmanın tek yolu bu.
That's the only way to lock this place down.
Ama tek yolu bu.
But, this is the only way.
Yazmanın tek yolu bu.
This is the only way to tag.
Tek yolu bu!
This is the only way!
Anlamanın tek yolu bu.
It's the only way to tell.
Sizi ayırt etmenin tek yolu bu.
It's the only way to distinguish between you.
Bu ilişkinin yürümesinin tek yolu budur.
It's the only way to make this relationship work.
- Tek yolu bu.
- It's the only way.
Vikipedi'nin girişi değiştirmesinin tek yolu bu mu?
That's the only way to get Wikipedia to change the entry?
Heykelin içindeki her neyse ona ulaşmasının tek yolu bu heykeli bir kopyasıyla değiştirmek.
Swapping this statue with a fake is the only way that he could get to whatever is inside the statue.
Henry'yi kurtarmamın tek yolu bu.
It's the only way I can save him.
Tek yolu bu.
Well, it's the only way.
Tek yolu bu.
It's the only way.
Hem zaten sıradaki üç maçınıza gelmemin yasaklanmasından bu yana oynayışını görebilmemin tek yolu bu.
And besides, it's the only way I'm gonna get to watch you play since I've been banned from the next three home games.
Olmaz! - Tek yolu bu.
It's the only way.
Onu durdurmanın tek yolu bu.
It's the only way to stop him.
- Tek yolu bu.
It's the only way.
İyileşmenin tek yolu bu.
It's the only way to get well.
Onu katlet. Yoksa, katledilen sen olursun. Tek yolu bu.
Slay him, or be slain, that is the only way.
Güvende olmasının tek yolu bu.
It's the only way to keep you safe.
Zaten kemikleri toplamanın tek yolu bu.
And that's the only way to retrieve the bones.
Bana güvenin kanıtları berbat etmeden tavanı çıkarmanın tek yolu bu.
Trust me, removing the roof is the only way to get into this heap without compromising evidence.
İşin stresiyle başa çıkabilmemin tek yolu bu.
it's the only way i can cope with the stress of the job.
Burayı eski hâline döndürmenin tek yolu bu.
It's the only way to get this place back to the way that it was.
Hayır, Hookfang'i kurtarmanın tek yolu bu ve ben vaz geçemeyeceğim.
No, this is the only way to save Hookfang, and I'm not giving it up.
Veya bu otel ve Thapa için günahlarından arınmanın tek yolu bu mu?
Or you mean the only way to redeem yourself for the hotel and Thapa?
Ve bu da galaktik imparatorunun bebeğini korumanın tek yolu.
And it's the only way to save the galactic emperor's baby.
- Dostum, kesin bir karara varmanın tek yolu bu.
- Look, dude, this is the only way to tell, okay?
Bu adama dersini vermenin tek bir yolu var.
Dude, there's only one way to teach this guy a lesson.
Ve bana öyle geliyor ki bu karışıklığı çözmenin tek bir yolu var.
And I'm beginning to think there's only one way through this mess.
Bu bıçak buradan tek çıkış yolu.
This knife is the only way out of here.
Ve bu durumdan gördüğüm tek çıkış yolu senin Stanford'a gitmen.
And the only way I can see out of this is... for you to go to Stanford.
Tek çaresi bu yolu kullanmaktı!
The open road was his only way out!
Pekala Robin, bu tesisten ayrılmanın tek yolu benim imzama bakıyor ki onu yakın bir zamanda alamayacaksın.
Okay, Robin, the only way you can leave this facility is with my signature, which you're not gonna get any time soon.
Bu yaratıkları durdurabilmemizin tek yolu onların kendi kanlarını kullanarak onlardan birine dönüşmekti.
The only way that we could stop these creatures was to use their own blood to transform their offspring.
Bu döngüden kurtarabilmemizin tek yolu,... sancak motorlarına giden vanayı kısmak.
The only way we can get her out of this spiral, is to lower the throttle on the starboard engines,
Bu, fakir insanlar için güvenli yaşamanın tek yolu olarak görülmektedir.
which is considered the sole means for the poor to gain safe refuge.
RUSSELL : O tek yolu iddia kanını ektik olsaydı bu kazayağı üzerinde oldu.
He claims only way his blood was on that crowbar is if it were planted.
Ayrıca o evden ayrıImanın tek yolu da bu. Amerikan tarzı bu. Tek seçeneğin buysa işi kabul et.
It's the american way, and if that's the only way you're gonna get out of that house, if it's your only option, then take the job.
Sana, bu işten çıkmanın tek yolu olduğunu söylediğimde bana güven.
So trust me when I tell you, you only have one way out of this.
Bu yılki alışverişten sağ çıkmanın tek yolu birbirimize kilitlenmektir.
Our only chance of surviving this year's sale is by sticking together.