Unutmayın ki traducir inglés
443 traducción paralela
Unutmayın ki bugün yılbaşı gecesi, yılın son günü yani!
"Remember that it's New Year's Eve, the last day of the year!"
Ancak şunu unutmayın ki, ilk buluşmamızda değil, daha sonradan.
Not at our first meeting, mind you.
Unutmayın ki biz asılacak adamlarız.
Keep in mind that I and the boys is candidates for hanging.
Unutmayın ki dünyayı güneş ışığıyla
Remember you're the one
Oh, Madam... unutmayın ki Bay Darcy Leydi Catherine'in yeğenidir.
Oh, Madame, don't forget that Mr. Darcy is a nephew of Lady Catherine de Bourgh.
"Unutmayın ki tanrı, öldürmeyin demiştir."
Remember, the Lord done said, "Thou shalt not kill."
Ancak unutmayın ki ; cezayı verecek olan Tanrı'dır ve hepinizin çocukları var.
But remember that our Lord punishes, and all of you have children.
Bayan Nelson, bana cevap vermeden önce lütfen unutmayın ki sadece bir insanın hayatı tehlikede değil yalancı şahitlikten hapse de gönderilebilirsiniz.
Miss Nelson, before you answer me... please remember that not only is the man's life in jeopardy... but that you might be sent to prison for perjury!
Şunu unutmayın ki bir kötü mahkûm geri kalan herkes için işleri mahvedebilir.
Always remember that one bad prisoner can spoil things for the rest of you.
Unutmayın ki, burası İzci Kampı değil.
After all, this isn't a Boy Scout camp.
Unutmayın ki bu benim kellem.
It's my own head, mind you.
Unutmayın ki "Orpheus Nağmesi" ni trompet fanfarı olarak çalıyoruz.
Don't forget we call a fanfare of trumpets "Orphean music."
Şunu unutmayın ki, yel değirmenleriyle savaşırsanız o dev kollar çarpıp, döne döne sizi çamura düşürebilir.
Windmills, remember, if you fight with them... may swing round their huge arms and cast you down into the mire.
Olaylar öyle gelişti gibi ancak şunu unutmayın ki bu sadece beni ilgilendirir.
That about covers it, only it was my back door.
Ancak unutmayın ki 8 ay yapım için çok kısa bir zaman.
But eight months is very little time.
Şunu unutmayın ki George savaş esnasında cephede savaşırken...
But keep in mind that while George was fighting at the front, during the war...
Unutmayın ki jürimizin başına daha geçen hafta gelmiş.
Think carefully now! Remember our juror came across one just last week.
Unutmayın ki, bu bir yok etme aracı.
Don't forget this - - this is an agent of destruction.
Ve her şeyden öte unutmayın ki sizden sonra ülkeyi kurtaracak kimse kalmayacak.
And above all, remember that, after you, there will be nobody left to save the country.
Unutmayın ki Moulin de la Galette üzerinden
Remember that from the top of the Moulin de la Galette
Ama şunu unutmayın ki onlar benim en eski ve en yakın arkadaşlarım.
BUT PLEASE REMEMBER THIS, THESE ARE SOME OF MY OLDEST AND CLOSEST FRIENDS.
Unutmayın ki, bayan, aşk üç topun çevrildiği, sürekli devam eden bir oyundur : Kalp, sözcükler ve seks.
Do not forget, madam, that love is a continuous game with three balls, the names of which are : heart, words and loins.
Unutmayın ki, bizim işimiz bu.
After all, that's the business we're in, you know.
Unutmayın ki ; Hepimiz birer İngiliz centilmeniyiz.
Remember, we're all British gentlemen.
Unutmayın ki ; içeride kırk küp altın da var!
Don't forget, there are 40 chests of gold inside!
Unutmayın ki,'Yalnız'Rhodes'u, FBN'ye getiren sizin reklam şirketinizdi.
It was your advertising company that brought Lonesome Rhodes to FBN.
'Unutmayın ki Bay Bilmemkim, ben bir hanımefendiyim'"
'Remember, Mr. So-and-So, remember, I am a lady # "
Unutmayın ki Bay Bilmemkim, ben bir hanımefendiyim.
Remember, Mr. So-and-So, I am a lady.
Unutmayın ki sevgili çocuklar, biz rahibelerinizi kolayca kandırabilirsiniz.
Remember, dear children, you can very easily cheat us, your sisters.
Ama unutmayın ki ben sadece yan ürün üzerinde çalışıyorum.
But remember, I'm only working on the byproduct.
Unutmayın ki Kaptan, oyun tehlikeli bir hal almaya başlıyor.
Don't forget, Captain that the game is starting to get dangerous.
Unutmayın ki Yunanistan'ı yenecek kelime budur, eğer biz de onlara beraberlikle karşı koymazsak.
Remember that one terrible word which will surely destroy Greece unless we counter it with a unity of our own.
Unutmayın ki burası "La Maison Rouge", "Son Şans Salonu" değil... ve bu gece Galveston için unutulmaz bir akşam ve de... bizim için kazançlı bir gece olacak.
Keep in mind this is LA Maison Rouge not the Last Chance Saloon and this will be a memorable night for Galveston and a profitable one for us.
Unutmayın ki, sorumlu benim.
But I'm responsible.
Ama unutmayın ki siz de onu gördünüz.
Ah, but don't forget. You saw her too.
Unutmayın ki oğlan, ne kadar çekici olsa, bir yalancı ve hırsızdır.
We've got to remember that no matter how charming he seems, he is a liar and a thief.
Unutmayın ki fabrika teslim tarihlerine uymak zorunda.
Keep in mind that the factory must meet deadlines.
Geminiz silahlarımıza karşı dayanaklıysa, unutmayın ki bize yardım edemezsiniz.
If your ship is proof against our weapons, remember you are not.
Unutmayın ki ben sıradan birisi ama savaşçı bir politikacıyım.
Remember that I'm only an ordinary lad and a political fighter.
Unutmayın ki bu ziyaret bir sürpriz.
Now remember, the visit's a surprise.
Ve unutmayın ki, neredeyse tüm Amerikalı orta yaş erkeklerin sahip olmak istediği şeye sahipsiniz :
And remember, you've got... what almost every middle-aged man in America would like to have :
Çileden çıkarırsa sizi yaptıklarımız öfkenizi bastırırsınız, umarız. Lütfen unutmayın ki, biz sadece gösteriyoruz olanları uzun zaman önce.
If our performance causes aggravation we hope you'll swallow down your indignation and please remember that we show only those things that happened long ago.
Unutmayın ki şirketiniz 31,228,000 frank gelir beyan etti.
Your company declared a profit of 31,228,000 F.
Unutmayın ki, burası bir kum deryasıdır.
It's a world of sand, remember.
Ayrıca unutmayın ki ne olursa olsun öncelikli görevimiz olarak Wilson'ı kurtarmak zorundayız.
And remember, in that part of the world, the closest thing we have to an indispensable man is Wilson.
Talihsiz bir anlaşmazlıktan ötürü bir ay kaybettiğimizi unutmayınız ki bunun sorumlusu ben değildim.
Don't forget we wasted a month through an unfortunate disagreement for which I was not to blame.
Unutmayın. Sizden üstün olanlara teslim olmanızda yanlış bir şey yoktur. Yeter ki askeri bir üslupla yapılmış olsun...
There's nothing wrong in surrendering to overwhelming odds provided we do it in a military fashion.
Unutmayın, her şey çok farklıydı o zamanlar bugün buradakiler, tabii ki, dini bütün insanlar.
Remember things were very different then of course, today we're all God-fearing men.
Unutmayın, ne mutlu ki tüm Viyana onun cenazesine katılmış.
Do remember that all Vienna attended his funeral, happily.
Geçen gün kızım okuldan geldi daha 6 yaşında olduğunu unutmayın bana dedi ki...
Now, she comes home from school the other day, only 6 years old, mind you, and she says to me,
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
♪ We love him so We'll come back home ♪ In, oh, such a great big hurry ♪ It's him that pays the piper It's us that pipes his tune