Unutturma traducir inglés
142 traducción paralela
Biftekleri unutturma Richie.
Now, don't let me forget these steaks, Richie.
Sana 5000 borcum olduğunu da unutturma.
And remind me I still owe you 5000.
Beni düşmanın ellerine teslim etme... ya da sonsuza dek unutturma.
Do not deliver me into the enemy's hands... or put me out of mind forever.
Unutturma, lütfen.
Don't let me forget, please.
Unutturma, onlara disiplin cezası vereceğim.
Yes, make a note, Colonel, to discuss discipline in the ranks.
Unutturma da, gelecek partime seni davet edeyim.
Remind me to invite you to my next party.
Bunu haberlere göndereyim unutturma.
Remind me to include it in my next broadcast.
Unutturma, yarın biraz daha kokain aIacağım.
It's really a charming side of you.
Sana dün gecenin ücretini vereceğim unutturma.
Remind me to give you last night's fee.
Bana unutturma. Sana bir yemek borcum var.
Don't let me forget.
Sakın bana unutturma.
Don't let me forget it.
Doğru, unutturma bana.
That's right, Maurice.
Unutturma da kitabını geri vereyim.
Oh, remind me to give you back that book.
Seninle bir şey hakkında konuşacağım, unutturma.
Remind me to talk to you about something.
Unutturma da yarın tesisatçıyı çağırıp öldüreyim.
Remind me tomorrow to call the plumber to come back so I can kill him.
Rengini unutturma bana göreceğim işin.
Then what I have to do will want true color.
Maggie, şu telefon görüşmesini bana unutturma lütfen.
Maggie, please remind me of that phone call.
- Kurtulursak, unutturma da sana teşekkür edeyim.
- If we survive, remind me to thank you. - Thank me later.
Benim düşünceme göre... bir yerde, birileri ayrıntıları unutturma kararı aldı.
As far as I'm concerned, somebody somewhere made a decision to cut a corner.
Unutturma da cehenneme kadar yolunuz var kartı göndereyim.
Remind me to send them a go-to-hell thank-you card.
ve bu arada unutturma biraz daha kömür alalım.
AND I NEED YOU TO REMIND ME THAT WE NEED MORE CHARCOAL.
Ve bir tuvalet, geçmişi unutturma konusunda en fazla işe yarayan şeydir.
The bathroom is a place to wipe the past away. What?
Döndüğümüzde başlığını tutkalla tutturacağım, sakın unutturma.
Remind me to glue his helmet shut when we get back.
... unutturma da, seni öldüreyim, olur mu?
- Yes my lord? ... remind me to kill you, will you?
Kremalı soğanları unutturma bana.
Don't let me forget to get the creamed onions.
Unutturma da Karen'i çağırayım.
Remind me to invite Karen.
Unutturma da anneme bunu doğum gününde alayım.
Remind me to get this for my mom for her birthday.
Votka almayı unutturma bana.
Remind me to get more vodka.
Unutturma da bir ara gevşeyen dolgumu göstereyim.
Remind me to talk to you about this loose filling later.
Lütfen unutturma, onu Noel listeme alayım. O zamana kadar bombalı mektup yapmayı öğrenirim.
In fact, I'll put him on my Christmas list, if I can figure out how to make a letter bomb.
# Asla kötüyü unutturma Çalkaladığın müddetçe
" You will never live it down Unless you whip it
Bari bu sefer unutturma, olur mu?
Please do not let me forget again.
Ona türküsünü çığırmak için Orada olduğunu unutturma.
Don't forget to remind him that he's there to sing.
Süper kahraman takma adı "Erkek arkadaş" olan, ve bana seni unutturma gücüne sahip kişi.
Superhero nickname, "The Boyfriend", has the power to make me forget you.
Sadece... sen kayboldun... yanlızsın, ve ben insanlara yanlız olduklarını unutturma konusunda gayet iyiyim.
It's just... you're lost... and lonely, and I'm pretty good at making people forget how lonely they really are.
- Sakın unutturma.
- I won't forget.
Kendini unutturma.
Let her keep you in her mind.
ıkramiye olarak o bir parça odunu vermemi unutturma.
Remind me to give that piece of wood a bonus.
Adayımızın tüm programı senin elinde, bunu sakın ona unutturma.
The candidate's on your clock. Don't ever let him forget it.
Yani, biri ona unutturma büyüsü yapıyordu.
I mean, someone was trying to put a forgetting spell on her.
dr.Brennan'a unutturma büyüsü yaptılar.
They put a forgetting hex on dr. Brennan.
İşli çantamı unutturma. - Tamamdır.
- Don't let me forget my beaded clutch.
Unutturma, ağrı kesici alalım.
Oh, remind me, we have to pack Advil.
Unutturma da, moralim bozuk olunca seninle konuşmaya gelmeyeyim.
Remind me not to come to you for a pep talking anytime soon.
"Bu geceden sonra, seni hatırlayamayabilirim, bu yüzden niçin birbirimize ait olduğumuzu unutturma."
"After tonight, I might not remember you, so don't let me forget why we belong together."
Ve unutturma, Kiki'yi okuldan alacağım.
And don't let me forget, I'm picking up kiki after school.
Unutturma da Brody'den asla özür dilemesini istemeyeyim.
Remind me never to ask brody for an apology.
Şunu da bil ki zaman zaman en yoğun duyguları bile unutturma konusunda çok beceriklidir, acı gibi..
And know too that time... Well, time... Time is able to diffuse even the most intense feelings of... grief.
#.. Eve dönüş yolunu unutturma. #
.. I'll lose my way back home.
Unutturma, o gerzek doktorun lisansını iptal ettireyim.
Remind me to get that stupid doctor's license revoked.
Yarın bana bilet almayı unutturma.
Remind me to get a lotto ticket tomorrow.