Uyandın mı traducir inglés
1,770 traducción paralela
Hayatında hiç berbat bir motelde kendi kusmuğuna bulanmış bir şekilde yanında bir transeksüelle uyandın mı?
Have you ever woken up in a fleabag motel, covered in your own vomit, next to a transsexual prostitute?
Sonunda uyandın mı?
You finally up?
Uyandın mı?
Are you up?
Daha önce hiç farklı bir yerde uyandın mı?
You ever, uh, woken up in strange places before?
Çünkü bir Şaman'ı ziyaret etmek istiyorum ama uyandığımda bir böbreğimin eksik olmasını hiç istemem, anlarsın ya.
A real one? Because I want to visit one but I don ´ t want to wake up and realize I ´ m missing a kidney, you know? .
Üzgünüm tatlım ama beni uyandırdın.
Certainly. Only you woke me.
Tanrım! Beni bu şekilde uyandırmaktan vazgeç yoksa ölümüme sebep olacaksın ona göre.
Geez, you gotta stop waking me up like this, okay?
Uyandığımız zaman, masanın üzerinde bir zarf duruyordu.
When we woke up, there was an envelope on the table.
Ağabeyimi uyandıracak mısınız, Bay Doktor?
You're gonna wake my brother now, Mr. Doctor?
Gürültü yapmayın, Pete'i uyandırmayalım.
No need for any noise, we'll let Pete sleep on.
Vick, tanrım, seni zavallı şey, tekrar mı uyandın?
Vick, god, you poor thing.?
Sanırım içimdeki vahşiliği uyandırdın.
I guess you bring out the animal in me.
Ne sanıyordun, bunca zamandır uyuduğumu ve aniden peri anne Lea'nın beni uyandırdığını mı?
What do you think I was asleep all this time... and suddenly the fairy godmother lea woke me up?
Hayatımın en büyük kalkışıyla uyandım.
I woke up with the biggest boner of my entire life.
Sabah uyandığımda bunu yapacağım aklımın ucundan bile geçmemişti.
Not the first thing I had in mind when I woke up this morning.
Tost ve yumurtanın kokusunun güneş desenli perdelerden sızmasına uyandım ve güneş desenli herhangi bir şeyin olduğu bir dünyada hayatta olduğum için ne şanslı olduğumu düşündüm.
I woke up to the smell of toast and eggs drifting through sun-dappled curtains, and I thought how lucky I am to be alive in a world with sun-dappled anything.
Oynaşmak için uyandırmaya çalıştım ama sızmıştın.
Tried waking you for nookie, but you sleep like a corpse.
Uyandım, sandığın kapağını çivilemeyi unutmuştum.
I wake up and I had forgotten to nail shut the crate.
Evin kapısının önünde arabada uyuyakalmıştım ve birden pencereme biri vurup beni uyandırdı.
I was asleep... in the car outside their house, and all of a sudden there's this knock on the window and its wake me up.
Uyandın mı, ufaklık?
Hah did you faint boy?
"Gece bu saatte sizi uyandırdığım için üzgünüm Peter ama karım kızınızın bir manyağın bagajında tutulduğunu düşünüyor".
"Hey, sorry to wake you up " in the middle of the night, Peter, "but my wife thinks your daughter is in the clutches of some maniac."
Bak, kameraları nasıl atlattığını anlamaya çalışırken ilgi uyandıran bir çok şey keşfettim, birisinin çoktan ziyaret ettiği sergi de buna dahil. Bana göre, bunu yapan her kimse bir daha geri gelebilir çünkü gece bekçisinin görevde olmadığını biliyor.
Look, I discovered a number of intriguing things when I was figuring out how to crack the security cameras, including an exhibit that looked like it had already been broken into, so what I'm thinking is whoever did it might come back because anyone on the inside
Tek hatırladığım Michael'ın beni sorguladığı, sonra da bana bir iğne falan yapmış olmalı, çünkü bir sonra hatırladığım şey başka bir gezegende uyandığımdı.
All I know is I was being interrogated by Michael, then he must have given me an injection of some kind, because the next thing I remember, I woke up on another planet.
- Hayır, işin doğrusu sen merakımı uyandırdın.
Randy? - I've made you uncomfortable. - No, as a matter of fact, you've... you've aroused my curiosity.
İçimde artık olmadığını sandığım duyguları uyandırdı.
He woke something up in me I thought was no longer there.
Duydukların sende adamakıllı bir randevu izlenimini uyandırdı mı?
Do you recognize the sound of a proper date when you hear it?
Buraya, sizin çakmanıza neden olan insanlardan bahsetmeye geldim. Yani eski anılarınızı uyandıran.
I'm here to talk to you about some people that will cause you to flash, flash back, that is.
Sonunda uyandığın ve her şeyin bittiği kısım haricinde kabusa benziyor.
It's like a nightmare, except for the part where you wake up and it's all over.
Babamı uyandıramaz mısın?
Can't you wake him?
Seni uyandırmayacaktım ama arabayla geçiyordum ışıkların yandığını gördüm.
Well, I wasn't gonna wake you up, but I was actually driving by and I saw the lights were on, so...
Arabanının arkasında uyandım ve annem ölmüştü.
I woke up in--in the back of the car... And mommy was dead.
İlacın son ölçeği için 9 : 30'da uyandırmayı unutma, tamam mı?
Hey, don't forget to wake her up at 9 : 30 for her last dose of medicine, okay?
Söyle, uyuyup kalsam, beni uyandırır mıydın?
So what if I fell asleep ; you could have woken me?
Yarın uyandığında burada olmayacağım.
I won't be here when you wake up.
Merakımı uyandırdın.
I'm intrigued.
O arkadan atladı ve bir masanın üstünde uyandım.
I'm jumped from behind and then I wake up strapped to a table.
Bay Jang, uyandınız mı?
Yes, but may I ask who you are, Miss? Oh, my!
Affedersiniz, uyandınız mı?
Excuse me, you're already awake?
40 dakika evvel seni uyandırıp, onayını almıştım.
I woke you 40 mikes ago to affirm the order.
Beni uyandırdın mı?
You woke me?
Normal işletim yöntemi mürettebattan birkaçının uyanık kalmasıdır, böylece kapsülleri gözlerler ve zamanı gelince diğerlerini uyandırırlar, ama hepsi uyuduğuna göre bir çeşit otomatik veya zamanlı uyandırma sistemi olduğunu düşündüm, ama öyle bir şey bulamadım.
The normal procedure would be to leave crew members awake so that they could monitor the pods and bring the others out when it's time, but since they all went in, there'd be some kind of an automatic or timed shut-down protocol, but I can't find one.
Şu anki durumlarını tam olarak anlamadan uyandırmak, korkarım onları öldürebilir.
Well, without the proper understanding Of their respective conditions, I'm afraid that might kill them.
Sonrasını hatırlamıyorum. O odada uyandım. Adam ölmüştü ve kelepçeliydi.
The next thing I remember, I woke up in that room, and he was dead and handcuffed.
Günaydın J.J. Uyandırdığım için üzgünüm.
Morning, JJ. Sorry for the wake-up call.
Çünkü sen uyandığımdan beri tanıştığım tek aklı başında insansın.
Because... You're the only sane person i've met since i woke up.
Adamım, ruhumu uyandırdın!
Yo, dude, you've awoken my soul!
Dün gece, yatak odamın tavanından gelen bir ağlama sesi ile uyandım.
Last night I woke hear a faint sound of crying coming from above the ceiling of my room.
Uyandınız mı?
You up?
Hey çocuklar, eğer işiyorsam beni uyandırın.
Hey, guys, if I'm peeing... You're wake me up.
Sonra beni uyandırırsın, ben de nöbeti devralırım.
And then you wake me up, and then we'll switch it off.
Buraya gelmek için sabahın köründe uyandım.
I got up so early to get here.