Uyku traducir inglés
8,318 traducción paralela
- Ve sen... - Onun annesiyim ve uyku vakti geldi.
His mother, and that he still has a bedtime.
Sammi eşyalarını toplamaya geldiğinde, içeceğine uyku hapı atalım.
When Sammi comes back for the rest of her stuff we put roofies in the soda.
Sadece uzun bir duş ve iyi bir uyku istiyorum.
I just need a long bath and a good night's sleep.
Yatıştırıcı, uyku hapı ara.
Look for sedatives, sleeping pills.
Hayır, işte bu yüzden uyku tutmadı.
No, it's what the insomnia's about.
Alkol uyku kalitesini azaltır.
Actually, alcohol deteriorates the quality of your sleep.
Uyku eksikliğiyle aynı semptomlara sebep oldu :
Caused symptoms similar to sleep deprivation...
- Daha iyi uyku çekmemiştim hiç.
And I never slept better.
Kaç gündür gözüme uyku girmedi.
I... I haven't been able to sleep.
- İhtiyacın olan tek şey uyku.
- What you need is sleep.
Uyku demek istemiştim, Jane.
I meant, sleep, Jane.
Rüya gördüğümüz zaman korteks uyku haline geçerken, orta beyin elektriksel aktivite göstermeye devam eder.
When we dream, the middle brain lights up with electrical activity, whereas the higher brain remains dormant.
Danny Latimer'in öldürüldüğü gece uyku hapı aldınız mı?
Did you take a sleeping pill on the night of Danny Latimer's death?
Ama karısı uyku hapı aldığı için bunu doğrulayamıyor.
~ But she can't corroborate, because she took a sleeping pill.
Yerinde olsam uyku ilacı zulası yapardım.
I'd stock up on the sleeping pills.
Uyku vakti geldi.
Time for bed.
Son olarak, Los Angeles'ın güzel insanlarına bu yeni görev anlayışının ve ofisimle Los Angeles Polisinin ekip çalışmasının, bayram döneminde hep birlikte rahat bir uyku çekmemizi sağlayacağını söylemek istiyorum.
In closing, I'd like to convey to the good people of Los Angeles that this renewed sense of mission and teamwork between my office and LAPD should help us all sleep more soundly this holiday season.
Bu otele gideceksin ve sıkı bir uyku çektikten sonra, arabayı Paris'e geri götüreceksin.
You'll go to this hotel. You'll sleep and take the car back to Paris tomorrow.
İlk birkaç ay boyunca iki dakika uyku girmedi gözüme.
I mean, I didn't get a lick of sleep for those first few months.
- Uyku zamanı mı?
Hey. Hey, is it bedtime?
- Uyku tutmadı. O mutantı gözlerimle görmek istedim, acaba uzaylı insan nasıl oluyormuş diye.
Kept wanting to see that damn mutant for myself, see how they tried to make a human more like them.
Ben... uyku hapı almıştım.
Uh, I'm... I took a sleeping pill.
Güzel görünmeden güzel bir uyku çekemezsin Tricia.
Can't get pretty sleep without looking pretty, Tricia.
Uyku iblisini yatırdım.
I put your sleep demon to bed.
Bir de kilerden uyku tulumumu getirir misin?
And get my sleeping bag from the cellar?
Uyku tulumunu indir!
Oh, throw your sleeping bag down!
Uyku sorunları yaşıyorum.
I mean, I have been having trouble sleeping.
Uyku haplarıdır, sakinleştiricilerdir?
Sleeping pills, tranquilizers?
Gebelik yogası, daha fazla uyku, ailene yaslan.
Prenatal yoga, more sleep, lean on your family.
Anladım, benim geldiğim yerde, uyku tehlikeli bir şeydir.
Yeah, well, where I come from, sleep's dangerous.
- Uyku en savunmasız hâlindir.
It's when you're at your most vulnerable.
Uyku.Bazen olur böyle şeyler.
Sleep. It works that way sometimes.
Uyku zamanı geldi Mike.
Time to sleep, Mike.
Ben Crawford gönüllü olarak geldi ve kendini kurbanın evine yerleştirdi, oğlana uyku masalı okuduğunu söyledi.
Ben Crawford came in voluntarily and placed himself in the victim's house, said he read the boy a bedtime story.
Uyku tutmuyor.
I can't sleep.
Bunlar, gün gelene kadar rahat uyku çekebileceğimiz son günler.
You know, this is the last few days of decent sleep we're gonna get for a long time.
İkimiz için! ( Uyku tulumumuz için )
_
Öyle, ama güneş ışığı ve uyku olmadan insanın zaman kavramı tamamen değişir.
Yeah, but without any sunlight and sleep, your sense of time has been totally altered.
Beyler,... eminim bu gece güzel bir uyku çekmek istiyorsunuz.
Boys, I'm sure you want to get a real good night's sleep tonight.
Pekala, hanımlar, neredeyse uyku saatimden altı saat geçti, yani gidiyorum.
All right, uh, ladies, it's about, uh, six hours past my bedtime, so... I'm leaving.
Bu gece iyi uyku çekecek insanlar tanıyorum.
Well, I know some people that are gonna sleep well tonight.
Ben üzerinde uyku olduğunu tamam olduğundan emin misiniz?... Biraz fazla eşi ile ilgili oluyor var
Are you sure it's okay that I sleep over? There's a bit too much going on with the wife... - Ok?
Seni güzel bir uyku çek kendine, uyandığında da bize gel yemek yiyelim istersen.
You go have yourself a good snooze, okay? And when you wake up, why don't you drop by for dinner?
Uyku hapları ve yatıştırıcılar.
Sleeping pills and tranquilizers.
Sık sık uyku hapı alır mısınız?
Do you often take sleeping pills?
Artık rahat bir uyku çekebilirsin.
Now, hopefully, you can sleep better.
- Uyku ilacı onlar.
Those are for sleeping.
Uyku vakti malum.
You know, it's nap time...
Bu... bahsettiğin uyku nasıl bir şey?
What is... What is this sleep you speak of?
Uyku tutmadı.
- Um... couldn't sleep.
Duvara dayanmış iki uyku tulumu daha var.
Two more bed rolls against the wall.
uykum var 51
uykum yok 33
uykum geldi 23
uyku vakti 34
uykuya dal 20
uykucu 22
uyku tutmadı 33
uyku zamanı 45
uykuya daldı 18
uykum yok 33
uykum geldi 23
uyku vakti 34
uykuya dal 20
uykucu 22
uyku tutmadı 33
uyku zamanı 45
uykuya daldı 18