Uyumuş traducir inglés
499 traducción paralela
Uyumuş muyum?
Have I been asleep?
Birazdan uyumuş olursunuz zaten.
- That's all right.
Bir yerlere gidip uyumuş falan olamaz mısın?
You didn't go to sleep somewhere or something?
Yarım saat sonra uyumuş olacağım.
In half an hour, I shall be asleep.
Bütün gece uyumuş gibi ama uyumuyorsunuz.
Just like you been sleeping all night, only you ain't.
- O zamana uyumuş olur.
- She'd be asleep by then.
Erkenden uyumuş.
He's asleep, this early.
Ne oldu canım? Çoktan uyumuş olmalıydın.
Well, pumpkin, I thought you'd be asleep by this time.
Uyumuş olmalı, heyecan ona fazla geldi.
He must be asleep, poor dear. Too much excitement for him.
Senin gibi küçük kızlar bu saatte uyumuş olurlar.
Little girls like you should be sleeping right about now.
Uyumuş.
He's sound asleep.
O zamana uyumuş olursun.
You may be asleep by then.
Çoktan uyumuş olurum, rahatsız edilmek de istemem.
- I shall be fast asleep... -... and I don't want to be disturbed.
Burada uyumuş olmalı.
He must have slept here.
Kendinizi bin yıl uyumuş gibi güçlü hissedeceksiniz.
Now I know you both feel as though you could sleep for at least a thousand years,
İyi uyumuş.
Got a good sleep.
Paul uyumuş.
Paul's falling asleep.
Uzun süre önce uyumuş olmalıydın.
You should have been asleep a long time ago.
Aman Tanrım, herkes uyumuş.
Good heavens, everyone's asleep.
- Uyumuş mu?
- Was he asleep?
Yakında uyumuş olurlar.
They'll be asleep pretty soon.
Kral Yedinci Charles işte bu yatakta uyumuş.
King Charles the Seventh slept in this very bed.
Bundan daha güzel bir yatak odasında uyumuş muydun hiç?
Have you ever slept in a more beautiful bedchamber?
Hemen uyumuş.
He's fast asleep.
Gerçekten, bu kadar uyumuş muyum?
Heavens, have I slept that long?
Masanın üstünde uyumuş kalmış.
He sleeps right on the table.
Aslına bakarsanız, bana uyumuş olacağınızı söylediler.
As a matter of fact, they told me you'd be asleep.
Uyumuş olmalı, gidip sobayı kontrol edeyim.
She must be asleep, I'll just go check the stove.
Çoktan uyumuş.
She's asleep already.
O artık uyumuş olmalı.
Must be asleep!
Willie, uyumuş numarası yapma ve uyu.
Willie, you just stop playing possum and go to sleep.
Uyumuş olmalıyım, çünkü gözlerimi açtığımda yüzümde yıldızlar parlıyordu.
I must have slept, because when I opened my eyes the stars were shining on my face.
Odada uyumuş, benim yatağımda!
Asleep in my room, on my bed!
İhtiyar kızımız burada birkaç kez uyumuş anlaşılan.
Apparently the old girl slept here a couple of times.
Birkaç saat uyumuş olmalıyım.
I must have slept for a couple of hours.
İş başında uyumuş gibi görünsün.
Make him look like he's asleep on the job.
Kaza sırasında uyumuş gibi görünüyor.
It seems he slept through the accident.
Yeniden doğardık ve severdik, arada da uyumuş olurduk.
Be born again... through a love that is like sleep.
Uzun bir süre uyumuş olmalıyım.
I must've slept a Iong time.
Ofiste uyumuş, hadi canım sen de.
Sleep at the office, my foot.
Başımı yastığa koyduğumda uyumuş olurum.
I'd be off as soon as my head touched the pillow.
Baksana, uyumuş bu.
Look, he's sleeping.
Gidip bakayım Caterina gece boyu bülbülüyle nasıl uyumuş.
Let me go see how our Caterina slept through the night with her nightingale.
Fakat, yakında uyumuş olacaklar.
But they'll be asleep soon.
Uyumuş.
He's asleep.
Herkesle uyumuş olsan bile seninle evleneceğim.
I'll marry you even if you sleep with everyone.
Üstelik burada uyumuş.
Ans she slept here...
Sanırım uyumuş olmalıyım.
Guess I must have.
Uyumuş kalmışım.
I must have slipped off.
Bütün bunları unutmamak istiyorum. Bundan daha güzel bir yatak odasında uyumuş muydun hiç?
Have you ever slept in a more beautiful bed-chamber?
Uyumuş olursun sanırım.
I hope you'll be asleep.