English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ U ] / Uzmanlık

Uzmanlık traducir inglés

1,853 traducción paralela
Tam da senin uzmanlık alanın "idare eden" şeyler.
You are the authority on "just fine."
kendi uzmanlık alanlarınızdan bahsettiğinize ve görevde nasıl kullanılacağını açıkladığınıza emin olun.
8 Billion miles to explore, sample and analyze data.
Kabul ediyorum, bu benim de uzmanlık alanım sayılmaz. Ama bu, aramızdakileri ilgi çekici kılan şeyin bir parçası.
And I admit, it's not my strong suit either... but it's part of what keeps things interesting between us.
Zarar verici Narsizm Bozukluğu terapisinde uzmanlık...
U. For three years. Specializing in psychopathy, malignant narcissism disorder -
Bu senin uzmanlık alanın.
This is your forte.
Sutter'daki uzmanlık eğitimi dönemi başladı.
Residency at sutter just opened up.
Evli insanlarla ilişkiler, aşk üçgenleri görünüşe göre insanların sorunları benim uzmanlık alanımın içinde.
Yeah, well, affairs with married people, love triangles... Just so happens everyone's problems are well within my area of expertise.
Benim üzerimden uzmanlık yapabileceğini mi düşündün?
You actually think you're { \ some } kind of an expert on me?
Bu konularda uzmanlık geliştirdim.
I happen to be an expert on this subject.
Alex denediği her şeyde başarılı oldu elbette uzmanlık alanını bulacaktır.
Well, Alex is great at every single thing she tries, so, you know, she'll find her specialty.
Kasa hırsızlığı da uzmanlık alanı.
And safecracking was his specialty.
- Bu tıbbi bir uzmanlık.
I'm not drunk. I'm clear.
Bu benim uzmanlık alanım değil.
Not my area of expertise.
Bu benim uzmanlık alanımdır.
That's my area of expertise.
Sana söylemiştim. Bu benim uzmanlık alanımdır.
I told you... that's my specialty.
Bunun senin uzmanlık alanın olduğunu sanıyordum, kredi kartları ve banka hesaplarını sen inceleyebilirsin.
I figured since that was your area or expertise, you might look through her credit cards and bank statements.
Ayak masajları, benim uzmanlık alanımdır.
Foot rubs are my specialty.
Buradaki tüm canlılar her bir besin kırıntısını toplayabilmek için farklı ve uzmanlık gerektiren yolları benimsemek zorundadır.
All the creatures here... have had to adopt a different and highly specialised way... to gather every nourishing scrap.
Uyumlu bir ekip olarak saldırmak, üst seviye bir sosyal dayanışma gerektirir ki bu, memelilerin uzmanlık alanlarından biridir.
Attacking as a coherent team requires a high degree of social cooperation and that is another of the mammal's specialities.
Kuran kopyalarını yapmak, İslam'ın kuruluşundan bu yana her zaman bir uzmanlık gerektiren ve saygın bir iş olmuştur.
Making copies of the Qur'an has always been a specialised and highly respected job since the foundation of Islam.
Uzmanlık alanın bu, değil mi?
Well, that's your specialty, isn't it- -
İyiymiş gibi görünmek uzmanlık alanın, bu yüzden rehberliğini bekliyorum.
Pretending to be nice is your specialty, so I'm anticipating your guidance.
İnsanları bulmak uzmanlık alanım. Haliyle, Naziler için de insanları buluyorum.
Finding people is my specialty, so naturally, I worked for the Nazis finding people.
Gün ışığı modifikasyonları uzmanlık alanımdır.
Daylight modifications are my specialty.
Dans, benim asıl uzmanlık alanım değil.
Dancing isn't exactly my forte.
Fışkırtmak benim uzmanlık alanım.
Spurting is my specialty.
Uzmanlık alanınız.
Your expertise.
Bu da uzmanlık alanım.
It's my field.
- Uzmanlık alanım.
- That is my field.
İnanıyorum ki kalça eklemindeki ağrı yüzünden, benim uzmanlık alanım.
I believe deduction is my field and since you are experiencing hip pain...
Benim uzmanlık alanım danstır!
My Ph.D... Is in dance! Dance!
Uzmanlık alanım şaşı çocuklar
With a sub-specialization in cross-eyed children.
Azar's senin uzmanlık alanındı değil mi?
Azar's your specialty, right?
Görünüşe bakılırsa, artık kanun kaçağı olarak çalışacaksın. - Bu da benim uzmanlık alanım.
So it looks like, you'll be needing to work outside the law now and that's my area of expertise.
Uzmanlık alanım enerji, özellikle...
I specialize in energy with a focus on...
Asıl uzmanlık alanı, yanında meze olarak seksle birlikte satıştı.
Her main expertise? Sales, with a side order of s-e-x.
Sizin gibi erkekler benim uzmanlık alanımdır.
Men like you are my specialty, you know?
Ama onlara bir vergi avukatı olarak uzmanlık alanının, radarda gözükürken, sistemdeki gerekli açıkları oluşturmak olduğunu söyle.
But tell them that your specialty as a tax attorney is creating the loopholes while appearing under the radar.
Lisedeki uzmanlık alanım neydi, biliyor musun?
You know what I major in, in High school?
Bu konu, benim uzmanlık alanımın çok dışında kalıyor.
This is wildly outside my field of expertise.
Sokakta 37 metre uzaktan, susturucuyla. Ekstra uzmanlık gerektirir.
Forty yards, in the street, with a silencer.
Bu... aslında benim uzmanlık alanım.
- Fucked? Yeah.
Kim ve ben bununla gurur duyuyoruz. Eminim ayrıntıya gösterilen özen birbirinden farklı uzmanlık alanları olan sizlerin dikkatini çekecektir.
It's something Kim and I are very proud of, and I'm sure all of you, with your vast array of expertise, will appreciate the attention to detail.
Onlar benim uzmanlık alanım, tüm hayatım.
They're my specialty, my whole life.
Bu amcanın uzmanlık alanı oğlum.
That's your uncle's prerogative.
Bu senin uzmanlık alanın.
This is your area of expertise.
- Bilin diye söylüyorum, benim uzmanlık alanım Adli Muhasebecilik.
- And just so you know, my specialty is forensic accounting.
Ama askeri mevzularda korkarım ki benim uzmanlık alanıma girmiyor.
But on military matters, I'm afraid they are not my speciality at all
Tepsi ve içkiler uzmanlık alanıma girmiyor.
Trays and drinks aren't really my area of expertise.
- Bu yasal bir tıbbi uzmanlık.
Why didn't you tell me?
Seni huzursuz eden bir uzmanlık seçtim. Muayenehanedeki hisselerini aldım.
I am too much woman for you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]