Uğursuzluk getirir traducir inglés
208 traducción paralela
Sapasağlam durup bana uğursuzluk getirir.
They hold together and bring me bad luck.
Balıkçı ıskunasında yolcu olması uğursuzluk getirir, biliyorsun.
He's a passenger on a fishing schooner, and you know that's bad luck.
Uğursuzluk getirir.
Bad luck.
Yedi yıl uğursuzluk getirir! Hayır, Dandy, sadece yedi yıl değil.
No, Dandy, not 7 years
- Uğursuzluk getirir.
- That's bad luck.
Uğursuzluk getirir!
It's bad luck!
Uğursuzluk getirir.
It's bad luck.
Gemide bir kadının olması uğursuzluk getirir, efendim. Biri uğursuzluk getirirse, beşini siz düşünün artık.
A woman on board is bad luck, sir... and if one is bad luck, imagine five.
Bir kadının makine dairesinde olması uğursuzluk getirir.
It's bad luck to have a woman in the engine room.
Hayır, uğursuzluk getirir.
Er, no. No, sorry, but it's bad luck.
Elleri karşılaştırmak uğursuzluk getirir.
Don't you know it's bad luck to compare hands?
Neyse, zaten rahibeler uğursuzluk getirir.
Anyway, nuns are bad luck.
Başkasının bahçesini kurcalamak uğursuzluk getirir.
I think it's real bad luck to go digging around in somebody else's garden.
- Opal uğursuzluk getirir derler.
Opals are unlucky, aren't they?
Kente uğursuzluk getirir.
It will bring bad luck to the city.
Bilirsin, küçük kırmızı kitaplar uğursuzluk getirir.
You know that little red books bring you bad luck?
Tüm topluluğa uğursuzluk getirir.
Ghastly luck for the whole congregation.
Bir çocuk oyunu. Güneş ışığına basmak uğursuzluk getirir.
It's a kid's game it's bad luck to step on sunlight
Uğursuzluk getirir!
That's bad luck.
Kırmızı arabalar uğursuzluk getirir.
A red car is bad luck and trouble.
Bir büyücüyü öldürmek uğursuzluk getirir.
It's bad luck to kill a wizard.
Sahte para uğursuzluk getirir bilmiyor musun?
Bogus bill's bad luck. Don't you know that?
Uğursuzluk getirir derler.
That's a very bad omen.
Bir kadının saçını kesmek uğursuzluk getirir.
It's bad luck to cut a woman's hair.
Bir kadının bir erkeğe gülmesi uğursuzluk getirir!
It's bad luck for a woman to laugh at a man!
Bu uğursuzluk getirir!
It brings bad omen!
Sana uğursuzluk getirir!
It will bring you bad luck!
Onlara uğursuzluk getirir ve bu da onları üzer.
It brings them bad luck and it makes them very unhappy.
Bu uğursuzluk getirir.
You'll queer our luck.
Ah, benim oğlum böyle sözler uğursuzluk getirir.
Ah, my son! Such talk puts a curse on you.
Çocuklar bana uğursuzluk getirir.
Kids bring me bad luck.
Uğursuzluk getirir dememiş miydim?
Didn't I say they're bad luck?
- Maymun öldürmek uğursuzluk getirir.
- Killing a monkey is bad luck.
Maymun öldürmek uğursuzluk getirir.
Killing a monkey is bad luck.
Böyle birşey görmek uğursuzluk getirir.
It's bad luck just seeing a thing like that.
Bir beyaz gibi düşünüyorsun, bu bize uğursuzluk getirir.
You think like a white man and it brings us bad luck.
- Çığlık atmak uğursuzluk getirir.
- Don't utter inauspicious things.
Şu ayna. 7 yıl uğursuzluk getirir.
The mirror. 7 years of bad luck.
Boş kadehi şerefe kaldırmak uğursuzluk getirir mi?
Isn't it bad luck to toast without wine?
Uğursuzluk getirir.
It's unlucky.
Bilmiyor musun, gelini düğünden önce görmek uğursuzluk getirir?
Don't you know that it's bad luck to see the bride before the wedding?
Yazı olması uğursuzluk getirir.
Don't touch it. Face down's bad luck.
- Böyle konuşma, uğursuzluk getirir.
- Don't talk like that. It's bad karma.
Damadın düğünden önce gelini görmesi uğursuzluk getirir.
It's bad luck to see the bride before the wedding.
Anladım, uğursuzluk getirir.
Oh, yeah, right. Bad luck, huh?
Arkana bakma hayatım. Uğursuzluk getirir.
Don't look back, sweetheart.
Düğünden önce ağlamak uğursuzluk getirir.
It's bad luck to cry before a wedding.
Hayır, damat düğünden önce gelmezse uğursuzluk getirir.
No, it's only bad luck if the groom isn't here before the wedding.
Gümüssüzlesmek ugursuzluk getirir.
Bad luck, the silver running out.
Uğursuzluk getirir!
Not on the ace of spades, it's bad luck.
Böyle bir parayi harcamak ugursuzluk getirir.
It's bad luck to spend such money.