Vurmak traducir inglés
4,945 traducción paralela
O kadar sert vurmak zorunda değilsin, biliyorsun değil mi?
You know you don't have to hit it so hard, right?
Ama sadece bu eşik vurmak size ekstra bir yanıcı ekleyin eğer.
But you only hit that threshold if you add an extra combustible.
Mümkündür Sayın LeBlanc başladı bilincini kaybetme anafilaksi gelen, başını vurmak, düştü kuzu bacak üzerinde
It's possible that when Mr. LeBlanc started losing consciousness from the anaphylaxis, he fell, hitting his head on the leg of lamb.
Ne yazık ki, CODIS orada vurmak değildi.
Unfortunately, there wasn't a hit in CODIS.
Bana yine vurmak ister gibi bir halin var.
You probably should, it will be therapeutic... Looks like you want to hit me again.
Ona vurmak istiyordum.
Aw, I wanted to hit her.
- Yere vurmak.
- Hit the ground.
İçerideki insanları vurmak planın bir parçası değildi
Shooting the people inside wasn't part of the plan.
Olayın amacının bunu yüzüme vurmak olduğunu düşünmüştüm.
I thought the whole point was to throw this in my face.
Sanki onları vurmak üzereymişimcesine korkan iki hayvan gibi.
Like a couple of scared animals that I'm about to shoot.
Başka ne yapabilirdim, tüm yapabildiğim telefona vurmak!
What else can I do, other than leaving it at that? All I can do is tap on the phone!
.. - Emily'ye bir darbe daha vurmak için mi?
- Another shot at Emily?
- -Onun başını vurmak sehpa.
His--his head hit the coffee table.
Ama Osmanlı'nın eski topraklarındaki olaylar, imparatorluğa nihai darbeyi vurmak üzereydi.
But events elsewhere in the Ottomans'former lands were about to the deliver their empire a final, fatal blow.
Bir kez daha vurmak ister misin?
Hit me again.
Ama amaç hedefi kalbinden vurmak
But the object is to hit the heart.
Aslında, öldürülmeden önce kız bizi aradı ve onu kimin vurmak üzere olduğunu söyledi.
Well, before she was killed, The girl called us and told us who was about to shoot her.
Aksi halde onu gözünden vurmak zorunda kalacağım.
Otherwise, I'll put a bullet in her eye.
Lou Mrozek'i vurmak için kullanılan silahla, ölü olarak bulundu.
He was found dead with the gun used to shoot Lou Mrozek.
Hayatının kalanını hapiste geçirmek istemiyorsan beni vurmak isteyeceğini zannetmiyorum.
I don't think you want to be shooting me right now, unless you want to spend the rest of your life in prison.
Bu yıldırımı birçok hedefi aynı anda vurmak için kullanabiliyor işte bu yüzden o çok korkulan bir ejderha.
It could use that lightning to hit several targets at once, which is why it was such a feared dragon.
Vurmak serbestti değil mi?
right?
Yani, onu kalbinden vurmak, onun için onun saplantı dünyasında kadını sonsuz bir lanete mahkum etmek demekti.
So for him to shoot her in her heart... in the universe of his delusions... he would be sentencing her to eternal damnation.
Tek yapman gereken elinle botuna vurmak ve görünmez halatını sallayarak dönmek. Nathan, kes şunu.
Look, it's basically just the Electric Slide except for every once in a while all you got to do is you got to kick your hand with your boot and spin around your invisible lasso.
Takım kaptanı olarak, kazanmak için en iyi şansımızın... topa uzun vurmak olduğuna karar verdim.
As team captain, I decided our best chance to win was to kick a long field goal.
Topa sen vurmak zorundasın.
You're gonna have to kick this.
Bana vurmak ister misin?
Do you want to punch me?
O çocuğa vurmak istedim.
I wanted to hit that kid.
Hem de çok kötü vurmak istedim.
I wanted to hit him bad.
PUF NOKTASI KAFADAN VURMAK. AMA EMiN OLMAK iCiN iMKâNIMIZ VARSA ONLARI YAKIYORUZ.
Head shots do the trick, but just to be safe we tend to burn them when we can.
Buna belden aşağı vurmak denir ama biz de bunu görmek istiyorduk.
That's a dirty trick, which, let's face it, is exactly what we've come to see.
Vurmak için, kardeşimin senin öğretmenliğine ihtiyacı yok.
My brother doesn't need you to teach him how to hit!
Silahsız birini vurmak mı istiyorsun, Şerif?
You want to shoot an unarmed man, Sheriff?
Eric her zaman kredisini Whelan'a vurmak için kullanıyordu çünkü başka kimse istemiyordu.
Deeds always took credit for the Whelan hit'cause nobody else wanted to.
Seni vururken yanlışlıkla onu da vurmak istemiyorum.
I don't want to accidentally shoot her when I'm shooting you.
Birini vurursan bütün tanıkları vurmak zorundasın.
You shoot somebody, you gotta shoot all the witnesses too.
Asansörden çıkan bir kasırga var ve burayı vurmak üzere.
We have a tornado coming up the elevator and it's about to touch down here.
Geldiğinden beri tek işin mala vurmak. "
All you've done is bone since you got here. "
Sana vurmak istememiştim!
I didn't mean to hit you!
Bana vurmak mı istiyorsun?
You wanna hit me?
- Ryan vurmak yok.
- Ryan, no hitting.
Onu vurmak zorundaydım.
Now, it was on me to finish him up.
İncittiği yerden vurmak zorunda kalırız onları.
- We'd have to hit them where it hurts.
Kendini vurmak isteyene kadar bilgisiz çocuklara yalan tarih öğretmeye devam edeceksin.
You're gonna carry on teaching fake history to ignorant kids until you wanna shoot yourself, that's what's gonna happen.
Belden aşağı vurmak yok, Başın arkasına vurmak yok.
No hitting below the belt, no hitting behind the head.
Bir dahaki sefere birini vurmak istersen, önce horozu çek.
Next time you wanna shoot anyone, first you gotta cock it.
Mezcal, dostum, Sana vurmak istememiştim...
Mezcal, man, I did not mean that- - Oh!
Sınıf arkadaşına vurmak pek de barışcıl bir hareket değil.
Hm. Hitting a classmate in the face is hardly a passive response.
Hitler'i mi vurmak istiyorsun asker?
- You want to shoot Hitler, private?
Sana yine vurmak zorunda kalmayayım!
( terry ) [muffled grunting] don't make me hit you again.
- Vurmak zorundaydım.
- I had to.