Vır traducir inglés
4,931 traducción paralela
"Kalçanı kıvır ve hep onun adını söyle." derdi.
"Wiggle your hips and say his name a lot."
Ahbap her pazartesi Bar Bar'daki 90'ların ıvır zıvır yarışmasına gelmelisin.
Dude, you should come to the'90s trivia contest every Monday at the Bar Bar.
Öyle bir bar değil, hipster ıvır zıvır barı.
Not that kind of bar, the hipster trivia bar.
Haftaya kadar hepsinin işi bitmiş olup başka bir ıvır zıvırla ilgileneceğim!
Pop back next week, all this will be sorted and I'll have another pile of shit to fix!
Sadece ıvır zıvır işte.
It's just... stuff.
Ivır zıvırlarını topla, Georgia'ya gidiyoruz.
Pack your crap. We're going to Georgia.
Kızımda obsesif kompulsif bozukluk var ve burada olmasının tek sebebi tüm o ıvır zıvırların, ritüellerin ve azizlerin ilgisini çekmiş olması.
She's got OCD and she's only here because she's attracted to all the trinkets and the rituals and the saints.
Her yeri mahveden bu.. .. ıvır zıvırı topluyor - boktan.
Collect all these bits and bobs that are knocking about the place - just shit.
Ivır zıvırlarını kenara kaldırıp bira şişelerini ortaya çektim.
- Good? I've moved your old tat out of the way and put your lager bottles.
Kıvır yavrum.
Drop it like it's hot.
Ama onlar Martin'in yaşadığı yeri gösteriyor ve düşündüm ki, size çevresel ıvır zıvırlar verebilir böylece onun saçı dişi ortaya çıkabilir ya da sihirli topunuzda her neyi arıyorsanız işte.
But they also show where Martin lived then, and I thought they might give you some environmental hooey... that might show up in his hair or teeth... or whatever it is you people look for in your crystal - balls.
Profesyoneldin. Baban o süslü taytlar ve ıvır zıvırlar içinde çekilmiş fotoğraflarını göstermişti.
Your father showed me pictures of you in your little tutus and your outfits, the unitards and stuff that you used to wear.
Bilirsin işte, kutu ıvır zıvırı.
Oh, you know, just box stuff.
Homer gibi kıvırın.
Do the Homer shake.
Kruse rüzgâr enerjisi masraflı diye hep burun kıvırmıştır.
Kruse has always written off wind energy because it's too expensive.
Ben insanlara bir şeyler getiren kişi olarak tanındım. Bir sakız, iskambil destesi "ıvır zıvır" yazılı bir kutuda bulduğum fiyakalı gözlükler.
I became known as the guy who could get you things piece of gum, playing cards, some novelty glasses I found in a box marked "crap."
Rehabilitasyon programındaki işe yaramayan ıvır zıvırlardan biri işte.
I mean, we do say that in the program and whatnot, but doesn't really apply.
Sarmısaklı ezme patates, yeşilliği bol kıvırcık salata mısır ekmeği ve Tayland yemeği mi?
"Garlic mashed potatoes, mixed greens with baby lettuce cornbread and, uh, pad thai."
Şu işi bir kıvır Stoddard ona neyin çarptığını bile anlamayacak.
Knock this out of the park, and Stoddard won't know what hit him.
Yapmak istediğim tam da bu, bu şeyi kıvırıp atmak.
That's exactly what I want to do is pull this thing off.
"Haydi bakalım, kıvırın." *
Step Up 2 : The Streets.
Bir sürü ıvır zıvır vardı, heryerde.
I mean, there was so much junk, it was just all over the place.
Nefes bile almadan vır vır konuşuyorsun.
Bitch, bitch, bitch, geez.
Senin bu ıvır zıvırını sokakta görmekten çok memnun olacaklardır ki bu gidişle öyle olacak.
Is'a pleasure for them to see all your shit on the sidewalk, and that'where it will end'.
Hem de kendi başına kıvırıp bel hizasında tutarak kesmiş.
He actually hemmed them himself, and he took in the waistline himself.
Yapma Clyde. O kız herkese kıvırıyor.
Jesus, Clyde, that girl's playing to everybody.
- Hayır, ıvır zıvırlar var.
No. Just junk.
Evet ve sizin ilginizi çekmeyecek bir sürü kadınlar arası ıvır zıvır daha var.
Yeah, and lots of other chick stuff you guys wouldn't be interested in.
- Yatağının üstünde benim ıvır zıvırım var ama halledeceğim merak etme.
- I left a load of crap on your bed, but I'll sort all that out.
Cilveli cilveli kıvırıp Saba Melikesi gibi dans ediyordu.
She was acting like a hussy, dancing'round like the queen of sheba.
J.A.R.V.I.S., neye bakıyorum?
J.A.R.V.I.S., What am I looking at?
J.A.R.V.I.S, sende bir şey var mı?
J.A.R.V.I.S., have you got anything?
Sağ ol Jarvis. Her zaman bilinen bir şeyi açıklama konusunda sana güveniyorum.
Thanks J.A.R.V.I.S. I can always count on you to state the obvious
Pekâlâ, Jarvis tetiği çek!
All right, J.A.R.V.I.S., pull the trigger!
Sanırım aramızdaki kıvılcımın gerçek olduğuna inanmak isteyen sadece bendim.
I guess there was just a part of me that wanted to believe that the spark between us was real.
Şu ana kadar, iki düzineden fazla dönüş aldık.
So far, over two dozen R.S.V.Ps.
Watty White cevap verdi mi?
Did Watty White R.S.V.P.?
Mesela bir şeyler kötüye giderse, bizde sıvışırız gibisinden.
Like if something goes down, we're buggin'out.
Korkarım gençler mahkemesi çağrıldığı zaman yasal olarak ayak takımı hakimiyetini durdurmalıyız. Kauçuk ve Yapıştırıcı davasında belirtildiği Olduğunu Biliyorum ve Ben Neyim davasında tekrarlandığı üzere.
I'm afraid once a youth court has been demanded, we are legally obligated to shut down mob rule, as decided in the case of Rubber v. Glue and reaffirmed by I Know You Are v. What Am I.
Aslında sıvı halde olduğunda durum biraz daha karışık hal alır.
But actually when it's liquid it's a bit more complicated than that.
Grayson maskeli balosu için davet cevapları hepsi o gece arkadaşınmış gibi davranacak insanlardan.
Ah, the R.S.V.P.s to the Grayson masquerade... Each one a person who'll pretend to be your friend for the night.
Evet, ama bu davet cevapları kampanya merkezinden geldi.
Yes, but these R.S.V.P.s came to campaign headquarters.
Victoria'nın davet cevabını aldığını biliyorum şimdi sadece onu ciddiye aldığından emin olmalıyım.
Well, I know that Victoria got the R.S.V.P. Now I just need to make sure she takes it seriously.
Victoria bu sabah şüpheli bir davet cevabı aldı.
Victoria received a suspicious R.S.V.P. this morning.
Hodgins kurbanın iç çamaşırında bulduğu vajinal sıvı, muhtemelen hiçbir şey çıkarmayacak.
So the vaginal fluid Hodgins found in his underwear will probably come to nothing.
Karavanımız var.
We got an R.V. Oh, great.
- Gizlice sıvışır belki?
Maybe sneak out?
- Hayır. Ameliyat yarasının etrafında lenf sıvısı birikmiş.
No, it's a lymphedema at the surgical scar.
- Hayır Birgitte, sıvı bu.
- No, it's an edema.
İlk kıvılcımı atmak onlardan küçük adamların ayrıcalığıdır.
It is the privilege of lesser men to light the flame.
i-n-t-i-k-a-m!
R-E-V-E-N-G-E!