English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yakışır

Yakışır traducir inglés

5,006 traducción paralela
Bence bu yakışır gibi.
I think that's about right.
- Kolsuz tişörtler kaslıysan yakışır.
Muscle shirts are for muscles.
Bunlara birer taç bulalım. Çünkü krallara yakışır bir şekilde oyuna geldiler.
We should fit these guys for crowns because they just got fucked royally.
Kavga etmek şerefsizlere yakışır.
Fighting is for assholes.
Senin yaptığın çocukluk arkadaşına yakışır bir şey değil.
This is unlike my childhood friend.
- Sana çok yakışır.
- It'll look great on you.
Sizce ağaç eve hangi renk yakışır?
Which color do you think would look better for the tree house?
"Başarınızı alçakgönüllülükle kabul etmelisiniz üzücü ve kederli günlere hazır olmalısınız ve bir erkeğe yakışır şekilde cesaretle karşılamalısınız."
It says you should bear success with humility and be ready when the day of sorrow and grief comes... and meet it with the courage befitting a man.
Bu tarz konuşmalar günah ama ayakkabı ile tokatlarım demek azizlere yakışır bir konuşma, öyle mi?
Is it a sin to talk of a daily routine? But slapping with a shoe is saintly speech
Sana yakışır, mankafa seni.
It'll suit you, you mug.
Buradaki arkadaşıma sadece güzel içki yakışır.
Only the good stuff for my friend here.
Ayrıca senin işine yaramaz çünkü o kadar güzelsin ki kazınmış saç sana daha da çok yakışır.
And it wouldn't even work on you because you're so pretty that you'd look even prettier with a shaved head.
O'na çok yakışır.
It would look so cute on him.
Danimarka'ya yakışır.
It would be Danish.
Olivia. En yakın arkadaşım sonuna kadar güvendiğim aramızda sır olmayan...
Olivia - my best friend - total trust -
Beni cayır cayır yakıyordu resmen. Ama bu, hayatımda yaşadığım en güzel deneyim oldu.
It's a ring of fucking fire, but it was the most beautiful experience of my life.
Evet, Çok yakışıklıdır.
Yes, heh. Very handsome.
İran Sınırı Yakınları REBEL KAMPI
REBEL CAMP NEAR THE IRANIAN BORDER
Hava Üssü Suriye Sınırı Yakınları
AIRBASE NEAR SYRIAN BORDER.
Beraber takılırız, birbirimizi yakından tanımaya çalışırız beraber kafaları çekeriz.
We're just hanging around, getting to know one other, and doin'some rails.
Sanırım özlemimi çeken zeki, yakışıklı ve yaşça benden büyük birisinin olması fikri hoşuma gitmiştir hep.
I guess I just always liked the idea of having a smart... good-looking, older man pining after me.
- Belirleyelim o zaman, yakınlaştırın.
So let's identify it. - Keep zooming in.
Dokundunuz demiyorum. Sanırım birbirimizi daha yakından tanımanın zamanı geldi.
I'm not saying you did, but I think it's time you and I got to know each other just a little better.
- Evet prens. - Bir prensin yakışıklığına sahip sanırım.
He has charm for a prince, I guess
Hayır, yakın zamanda saçını kestirmiş,... ıçindeki ter lekelerinin yanında küçük kılları görebilirsin.
No, he's recently had his hair cut, you can see the little hairs adhering to the perspiration stains on the inside.
Sanırım yola bu kadar yakın uçurmamalıyız ama genelde çok tenha oluyor.
Probably shouldn't have been flying so close to the road, but usually it's pretty desolate.
Bir hayatım yok çünkü 7 / 24 kıçımı yırtarak çalışıyorum patronum için şirketi ayakta tutmaya uğraşıyorum ama ki kendisi aylardır işle uzaktan yakından alakası yok.
I have no life, because I work my ass off 24 / 7, to keep a company going for a boss who hasn't given a shit about the business for months now.
O halde umarım yakışıklıdır.
Well, he better be cute then.
Hayır ama okyanusa yakın.
No. But it's close to the ocean.
Martin Luther daha anasının gözünde bir pırıltıyken birbirimizi yakıyorduk.
- I'll take it. - We were burning each other when Martin Luther was only a gleam in his mother's eye.
Depo delinmiş yakıt sızdırıyor.
We'll fly afront of it. It'll burn off.
Normal insanlar gibi "Nasılsınız efendim?" deyip sürekli hayal ettiğin kariyere kavuşmak mı istersin yoksa şişman bir adamın Selpak'ında kaybolan hapşırığı hızında bunu yakıp berbat etmek mi istersin?
Say, "How do you do, sir?" like a normal human being so you can have the career that you have always dreamed of or are you just gonna blow it and incinerate and dissolve like a Kleenex in a fat man's sneeze?
Ş ž imdi ateş nasıl yakılır?
Now, how the fuck do you make a fire?
Ama belki de karakterlerin neden gotik yapıların yakınında olması gerektiğinin bir nedeni vardır.
Huh. But maybe there is a reason why the characters have to be near gothic buildings, like, um, it's set at a university or something.
Sınırın yakınında sorun yaşamak istemiyorum.
Don't want any trouble near the border.
Bu yakın dövüş metodu olarak kullanılan en iyi saldırı ve savunma tekniğidir.
It's the best offensive and defensive close quarter fighting method ever developed.
Dünkü vahşi metro saldırısına geri dönecek olursak, Beyaz Saray bir bildiri yayınladı. Başkan, New York'daki olayları yakından takip ettiğini, ve bütün dualarımızın bu trajediden etkilenen ailelerle olduğunu söyledi.
Turning back to yesterday's brutal subway attack, the White House has issued a statement, saying the President is monitoring events in New York City and his thoughts and prayers go out to the families affected by this great tragedy.
Yani, yakışıklılar vardır ve bir de beklenenden fazlasını yapabilen yakışıklılar vardır.
I mean, there are beards and then there are beards that go the extra mile.
Çekici ama karşılaştırıldığında, memlekete yakın daha kullanışlısın.
It's tempting, but on balance, you have more utility closer to home.
Bu yakınlaştırır.
That's the zoom.
Hiç şüphe yok ki Suzuran listesinde ismin zirveye yakın sıralanacaktır.
Your name's sure to be near the top of the list for Suzuran conquest.
Hazır mısın yakışıklı?
You ready, killer?
Bilinen takımyıldızların çoğu, bazıları soluk ve yakın bazıları parlak ve uzak, akraba olmayan yıldızların bir karışımıdır tümüyle.
But most of the familiar constellations are a mix of entirely unrelated stars, some faint and nearby, others bright and far away.
Hayır dostum. Kendisi Matt Lauer'ın çok yakın arkadaşıdır.
No, buddy, he's very good friends with Matt Lauer.
Belki de iletişime geçmek isteyebileceğin, merhum yakınların vardır.
Perhaps there's a departed loved one you wish to make contact with.
Tanrım, Sasha'nın karşısına geçip "Gerçekler acıtır, ama en yakın arkadaşın olarak hayatını düzene sok" demek istiyorum.
Oh, God, I just want to sit Sasha down and be like, " The truth hurts, but as your best friend, get your life together!
Majesteleri'nin hayati tehlikesi gerçektir ve yakındır.
The threat to Your Majesty's life is real and immediate.
Alec çok yakın arkadaşımdır.
Alec's a very close friend of mine.
Sana yapışır. Yakınındaki insanlara bulaşır.
It clings to you... infecting everyone who comes close to you.
Yengesi Barbara, kardeşimin karısı yakınlarda bebeği dolaştırıyordu onu kurtarmaya gitti ve ikisi de kurtulamadı.
His aunt Barbara, my brother's wife, was walking the baby nearby, and she went in to save him, and... neither made it.
Sense "Yakışıklı ve genç olduğun için kız seninle yatmıştır." dersin.
You say,'Well, she only slept with you'cause you're good-looking and young.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]