Yanlış mıyım traducir inglés
1,051 traducción paralela
Yanlış mıyım?
Am I wrong?
Dürüst bir yaşamın olmalı, yanlış mıyım?
You must live in the truth, right?
Yanlış mıyım?
It's true, isn't it?
Yanlış mıyım?
Am I right?
-... kâra geçer böylece. Yanlış mıyım?
Isn't that so?
yanlış mıyım?
Mistaken?
Yanlış mıyım?
Wouldn't you agree?
Sonsuzluk... sonsuzdur... Yani bitmez o... yanlış mıyım?
Eternal... it's eternal it's forever, you will agree.
Biz birlikte çalışıyoruz, yanlış mıyım?
We work together, right?
Zeki ve kendine güveni fazla biri. Yanlış mıyım?
He's bright, and he's very self-assured, isn't he?
- Yanlış mıyım?
- Am i right?
Yanlış mıyım?
Ain't that right?
Ben gerçek bir İmparator Yanlısı'yım!
I'm a true Loyalist!
Yanlış adama çatmış olmalıyım.
I must have the wrong man.
Yanlış hesaplamış olmalıyım.
I must have miscalculated.
Yanlış anlamış olmalıyım.
I must have misunderstood.
Buna nasıl müsaade ederiz eski patronumuza karşı affedilemez bir yanlış yapmış olmaz mıyız.
Should that happen, it would be inexcusable to the Old Boss.
Üzgünüm yanlış yapmış olmalıyım.
I'm sorry I must have made a mistake.
Amerikan birliklerinin Vietnam'da bulunma nedenleriyle ilgili tabi ki. Nixon, hepimizin bildiği gibi, Amerikan halkını yanlış yönlendirdi ve yalan söyledi. Hem de daha Kamboçya'yı bombalamaya bağladığımız ilk aylardan itibaren.
Nixon, as we now know, misled and lied to the American public... for the first months of his office in terms of our bombing of Cambodia... and of Laos, ground operations in Laos,
Otuz yıl önce, hata ettim ve yanlış adamla takıştım.
Thirty years ago, I made the mistake of slugging a fish bull.
Yanlış bir gezegene gelmiş olmalıyım.
" I must have come to the wrong globe.
Oh, çok özür dilerim, yanlış numarayı almış olmalıyım.
Oh, I'm terribly sorry, I must have the wrong number.
Bir günü yanlış yere kaydetmiş olmalıyım.
I must have mislaid a day somewhere.
- Yanlış odada olmalıyım.
- I must have the wrong room.
Yanlış yola sapmış olmalıyım.
Anyway, I must've taken a wrong trail.
Yanlış yola sapmış olmalıyım, Yüzbaşım. Sonra da...
I must have taken the wrong way, Sir, and...
- Ben bir komünizm yanlısıyım.
- I'm a communist sympathizer.
Oh, ben yanlış gelmiş olmalıyım.
Oh, I must have come to the wrong person.
Yanlış adreste olmalıyım.
I must be at the wrong address.
Neyi yanlış yaptığımızı bilmiyorum... ama bu lanetten mutlaka kurtulmalıyız.
I don't know what we did wrong but we have to get rid of this curse.
Yanlış yıl mı?
Wrong year?
Brahma'yı yanlış anlamış bir adam tanımıştım.
I knew a guy misjudged a Brahma once.
Evet, tanırım... - 5 yıla mahkûm edilmişti... Yanlış hatırlamıyorsam, vergi sorunları yüzündendi.
Yes, yes Sentenced to 5 years for some tax problems, if I recall.
Yanlış mıyım?
Right?
Yanlış anlaşılmış olmalıyım.
That would be a misunderstanding.
ama burası "Doğruluk İttifakıymış" o nedenle yanlış bir yerde olmalıyım
This is the Federation of the Righteous so I must be in the wrong place
Giriş sözünü yanlış söylemiş olmalıyım.
Whoa, I must have gotten the accent wrong.
Söylemediniz mi? O zaman ben sizi yanlış anlamış olmalıyım.
Then I probably misunderstood you.
Bir yerlerden yanlış bir dönüş yapmış olmalıyım.
I took a wrong turn somewhere.
Yanlış anlamış olmalıyım.
Uh, I... I must have got it wrong.
Yanlış kişiyi yakalamış olmalıyım.
I must have get the wrong person.
Ben de Birleşik Devletler donanması subayıyım, ve eğer yanlış anlamadıysam benden para karşılığında ihanet etmemi istiyorsunuz.
I am an officer of the United States Navy, and unless I misunderstood you, or you withdraw it you have asked me, in his name, to commit treason for money.
İşlerin bu hale gelmesi için, yanlış birşeyler yapmış olmalıyım.
I must have done something wrong for this to happen.
Yanlış düğmeye basmış olmalıyım.
I must have pressed the wrong button.
# romantik değil mi # # yanlızca genç olmaya # # bunun gibi bir gecede # # romantik değil mi # # her bir not aşk öpücüğü şarkısıdır # # yıkayacağım, sevgilim.
# Isn't it romantic # # merely to be young # # on such a night as this # # isn't it romantic # # every note that's sung is like a lover's kiss # # i'm going to wash, my dear.
Yanlış kapıyı çalıyorlar. Belki konuşmalarımızı duymuştur.
They're knocking on the wrong door.
Sizi yanlış anlamış olmalıyım.
Really? I must have misunderstood you.
Yanlış katta olmalıyım.
I must be on the wrong parking level.
- O zaman bir şeyi yanlış yapıyor olmalıyım.
Well, then I must be doing something wrong. No, no, no.
Yanlış duymuş olmalıyım.
I must have misheard you, Steve.
Yanlış mıyım?
Wrong?
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlız 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlız 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36