Yaşadığı traducir inglés
26,343 traducción paralela
Anlaşmazlık yaşadığınız iş ortaklarınızın isimlerine ihtiyacımız var.
We will need a list with the names of all the associates you had conflicts with.
- Burada yaşadığından emin misin?
You sure this is her place? I'm sure.
Sana olan hislerim yaşadığım her şeyden daha gerçekti ve öyle de kalacak.
I want you to know that my feelings for you were and always will be more real than anything I've ever known.
Anladın mı orada ne yaşadığını?
Figure out what's living in there yet?
Ama size nerede yaşadığını söyleyebilirim.
But I can tell you where he lives.
- Nerede yaşadığını biliyor musunuz?
- You know where he lives?
Hepimizin burada tıkış tıkış, birbirimizin üstünde yaşadığımızı hayal bile edemiyorum.
( sighs ) I can't imagine all of us crammed in here, living on top of each other.
Yaşadığını bile bilmiyor.
He doesn't even know that she exists.
Böyle bir şey yaşadığın için üzgünüm.
I'm sorry that happened.
Hayatım boyunca yaşadığım en gerçek şeydi. Bana sonsuza kadar söz ver.
The most real thing that I've ever felt in my entire life.
Senin ve Stefan'ın yaşadığı hayatı yaşamak gibi bir planım vardı.
I had a plan to live the kind of life that you and Stefan are living right now.
Yaşadığı yer kale gibi.
Her place is a fortress.
Bence yaşadığın şey rahatsızlık verici olsa da sonuç olarak olumlu, Daniel beklentilerinin olması hayal kırıklığı yaşayabilmen.
I think what you experiencing, though uncomfortable, is ultimately positive, Daniel... that you even having expectations, that you feeling disappointment.
En son yaşadığın hayal kırıklığı bir şeyi umduğun için miydi?
When's the last time you felt disappointment,'cause you hoped for something?
Teklifinize teşekkür ederim ama beraber yaşadığım biri var.
Ma'am, I appreciate the offer, but I'm with someone already.
Arabamda yaşadığımı biliyor muydun?
Did you know that I lived in my car?
Neler yaşadığıma dair hiçbir fikrin yok.
You have no idea what I went through.
Babamla yaşadığım tecrübeden biliyorum.
Trust me, Audrey. I know from experience with my dad.
Bu neden çok sorun yaşadığımızı açıklıyor o zaman.
That explains why we're having so many problems, then.
- Şuan dargın olduğumuzu ve sıkıntılar yaşadığımızı biliyorum ama onu seviyorum ve ben...
- And I know... we're fighting right now and we're having problems, but I love him and I have to...
Bugün yaşadığın şeylerin hepsi onların da beyinlerine yüklendi. Hatırladıkları tek şey laboratuvarda eşleri, bacaklarını vidalarken uyandıkları.
With everything that you have experienced today uploaded into what's left of their brains, all they remember is waking up in the lab with their wife screwing their legs on.
- Yaşadığına dair bile bir kanıtın var mı?
You have proof he's even alive?
Burada yedi bini aşkın yıldır insanların yaşadığına dair deliller var.
There's evidence of people living around here for more than 7,000 years.
Abe, eğer Jackson'ın babasının yaşadığına dair bir şans bile varsa söylemeliyiz.
Abe, if there is even a chance that Jackson's dad is alive, we have to tell him.
Hayır, eğer babasının yaşadığını söylersek ve yalan çıkarsa bu onun için daha da beter olur.
No, if we tell him his dad is alive, and it turns out to be a lie, it will only unravel him further.
Yaşadığım her şeyin sebebi o mu?
That everything that I am going through is because of him?
Çok eğlenceli bir yerin yanında yaşadığım için ne kadar şanslı olduğumu düşüneceğim.
Nope, I'm gonna think how lucky I am to be living next to so much joy.
Yaşadığımız onca şeyden sonra, öylece gitmiş!
After everything we've been through, he just left.
Yaşadığımız dünya bu, Sylvia.
- It's the world we live in, Sylvia.
Neler yaşadığınla ilgili en ufak bir fikrim yok.
I had no idea you were going through this.
Uzun bir ilişki yaşadığımız için birbirimize karşı dürüst olamayacağımız anlamına gelmiyor.
Just because we're long-distance doesn't mean we can't be real with each other.
Yani, yaşadığım şeyler başka bir boyuttan geliyorlar?
- So, the things I'm experiencing... They're coming from another dimension.
Yaşadığımız virüslü dünyayı hiçbir zaman bilmeyecek bir hayat. Sadece bu dünyayı bilecek ve bu dünya da kötü olamaz.
It's a life that's never gonna know the pre-virus world we lived in... only this world... and this world... can't suck.
Hâlâ Hondo'ya güvenmiyor musunuz? Beraber yaşadığımız onca şeyden sonra.
You still do not trust Hondo, given our history together?
Tek başına yaşadığından emin misiniz?
Are you sure he was living by himself?
Yaşadığın yeri biliyorum.
I know where you stay.
Büyürken yaşadığım eksikliğin aynısını çocuklarıma da yaşatmak istemedim.
I didn't want to infect my children with the same dysfunction I grew up with.
O zaman nerede yaşadığını biliyorsundur.
Well, that's great. So you know where she lives.
Yaşadığınız onca şeyden sonra, söylenmemiş bir şeylerin kalmasını istemiyorum.
After all you went through with him, I just need to know that nothing's left unsaid.
Geçmişte yaşadığımız zorlukların hatırası, yeni başlangıçların da habercisi olsun diye.
A reminder of past struggles and new beginnings.
Yaşadığımız onca şeyden sonra bana söylemek istediğin hiçbir şey yok mu gerçekten?
After everything that's happened, you really have nothing to say to me?
- Yaşadığımız onca şeyden sonra...
- After all we've been through...
Bugün yaşadığımız onca şeyden sonra düşünüyor musun bir de?
After all we've been through today, you have to think about it?
Çünkü yaşadığı acıya rağmen mutluydu.
Because despite the pain, she was happy.
Yaşadığı yerde, bir yerlere zulalamıştır.
It's probably stashed where she's staying.
Nerede yaşadığı hakkında da bir fikrimiz yok.
We have no idea where that is.
Yaşadığın pişmanlığın benim için manası yoktu.
That you showed remorse meant nothing to me.
Peggy'nin sorun yaşadığı biri var mıydı?
Did Peggy have problems with anyone?
Annem ve babam da burada yaşadı. Yaratıldığım yeri anlamadan beni anlamanız mümkün değildir.
My parents lived right here on this land and you can't understand me without understanding where
Çıktığım diğer adamlarla yaşadıklarım, hayatımı geçirdiğim Anthony'le Cleopatra'nın, Romeo'yla Juliet'in Othello'yla Desdemona'nın aşkıyla kıyaslanamazdı bile.
Any other men I've dated, they didn't compare to the lovers I spent my life with : Anthony, Cleopatra, Romeo and Juliet,
Yalnız yaşadığınız hayatınız vefat etti.
Your single life is dead.