Yetişemedim traducir inglés
172 traducción paralela
Büyük Savaş'a yetişemedim, yeni düzene ise alışamadım.
I was just too late for the Great War and too soon for the new order.
Her şey gidip hiçbir şey gelmeyince ödemelere yetişemedim.
And with everything going out and nothing coming in, I couldn't keep up the payments.
Çok hızlı gidiyor, yetişemedim.
Not so fast. This is new to me.
Otobüse yetişemedim.
I couldn't catch a bus.
Yetişemedim demek.
I wasn't in time.
- Sorgulamaya zamanında yetişemedim- -
I couldn't get to the inquest on time- -
Asıl hadiseye yetişemedim ama birkaç saat sonra ordaydım.
Not the actual event, but I was there a couple of hours later.
Sonra ona yetişemedim.
And I couldn't catch up.
Ona yetişemedim bile.
I couldn't keep up with him.
Onu göremedim, yetişemedim.
He went before I came.
Yetişemedim Mitchell.
I couldn't make it, Mitchell.
Yetişemedim!
I couldn't reach it!
Üzgünüm, efendim. Ama ona yetişemedim.
I am sorry sir, but I missed her.
Sadece zamanında yetişemedim.
Just couldn't make it on time.
- Yetişemedim.
- I couldn't make it.
Bu geceki oyuna yetişemedim.
Couldn't catch the game tonight.
Yetişemedim.
I couldn't make it.
Üzgünüm, yetişemedim. Yarın gideriz.
I'm sorry, I couldn't make it We'll go tomorrow
Yetişemedim Ne yapsaydım yani ölsemiydim?
It was out of my reach. What do you want me to do, dive for it?
Ben 60'lara yetişemedim, ama o yıllara bir katkım olabilseydi, her şey daha güzel olurdu.
I missed the 60s, and I believe if I had been there... ... to contribute, everything would've been fine.
Çok özür dilerim Vaktinde yetişemedim.
I'm just sorry I didn't get here sooner.
Yetişemedim!
It's too high up
- O devirlere yetişemedim.
- No, I missed it.
Vaktinde yetişemedim.
I was too late.
- Ama yetişemedim.
- But I didn't.
Bütün okumalara yetişemedim.
I never caught up on all the reading.
Oraya zamanında yetişemedim ve Her şey berbat oldu.
She... You know, and I couldn't get to the thing on time, and it all got messed up and I think that maybe...
Yine yetişemedim.
Missed it again!
Dün akşam ona yetişemedim neredeyse...
I couldn't keep up with her last night.
- Yetişemedim.
Before my time.
Boyacıya zamanında yetişemedim.
I couldn't stand the painter up.
Cenaze törenine yetişemedim... Bildiğim kadarıyla kimya fabrikasındaki kazaların hiçbiri meydana gelmedi.
It didn't seem right to bring this up at the funeral... but as far as I know there's never been any accidents at the chemical plant.
- Onunkine yetişemedim.
- I couldn't reach hers.
Bu yüzden bir sonraki uçuşa yetişemedim.
That's why I didn't make the next flight.
Nasıl kucaklaşıyorduk? Sana yetişemedim. Affedersin.
Embrace first once miss you uncle
Sözlerine yetişemedim ama tahmin ediyorum.
I did not catch everything, but I get the intention.
Onlara yetişemedim.
I couldn't keep up.
Onu durdurmaya yetişemedim.
I had no time to stop her.
- Afedersin, size yetişemedim.
- Sorry I missed you.
Bir kadını sevmeye yetişemedim.
They have never had a woman appreciated.
Telefonu duydum ama yetişemedim.
I heard the phone.
Bbeğimi korumak istedim ama yetişemedim.
I went to protect my baby, but I didn't get there in time.
Çamaşıra yetişemedim çünkü yemeği yapıp sonra da temizlemekle meşguldüm. Şimdi de faturalarımızı ödüyorum. - Faturalara yardım ederim dedim.
I'm sorry that I'm behind on the laundry because I had to cook dinner, clean up afterwards, and now I'm paying all our bills.
Yetişemedim ona!
I couldn't keep up with him.
Bir kaza oldu, ve zamanında yetişemedim.
There was an accident. I didn't get there in time.
Onu durdurdum ancak... Anneni kurtarmak için zamanında yetişemedim.
I stopped it, but I wasn't in time to save her.
Akşam yemeğini yetişemedim.
Ah, I missed dinner.
Üzgünüm yetişemedim.
Sorry I missed it.
Elbette yetişemedim!
What - Well of course, I didn't make it!
Zabıt mabıt derken yetişemedim sana.
I almost forgot.
Üzgünüm sana yetişemedim. Sana metroyu kullan demiştim.
I told you to take the metro.