Yâd traducir inglés
126 traducción paralela
Oturup, anıları yâd etmek için güzel bir yer ama senin daha o anıları yaratman lazım...
It is a good place to sit and remember, but you have still to create your memories.
Eski günleri yâd edelim.
We have to catch up.
Buki dağındaki anılarını sevgiyle yâd edeceğiz.
We'll cherish your memory on Mountain Ibuki
Bugün burada çok sevgili dostlarımız John ve Mary Ashby'yi ve oğulları Antony'yi yâd etmek için toplanmış bulunuyoruz.
This service we are holding today is in memory of our dear friends John and Mary Ashby and their son Antony.
Tanrım, bana pahalıya mal oldu eski günlerini yâd etmek istiyormuş.
My, I know what it cost me But these are not authentic teeth, like those before.
Eski günleri yâd etmeye gidiyoruz.
We are going to remember all of the good times.
Oraya gidin de bir daha görmeyeceğiniz o güzel günleri yâd edin.
You go on over there and remember the good times you won't be havin'.
Batı Almanya'nın Mainz şehrinde, Alman Afrika Kolordusu'nun eski askerleri buluşur. Her iki yılda bir, geçmişi yâd etmek için.
At Mainz in West Germany, veterans of the Deutsches Afrikakorps meet, as they do every couple of years, to relive the past.
- Açık saçık film izleyip eski güzel günlerini yâd ediyorlardır.
- Watch dirty movies and reminisce about the good old days.
Arka bahçedeki günlerimizi yâd ederiz.
It'll be like old times in the backyard. I can't, Daddy.
Gerek yok maziyi yâd etmeye
No need to mention the past
Sevişmek istediğinde erkeklerle eskileri yâd edersin.
You want sex, you... reminisce with the guys.
Eski zamanları beraber yâd ederiz diye düşünmüştüm.
I thought we might reminisce about old times together.
Güzel günleri yâd edeceğim. Bu sana dünyanın en zor şeyi gibi geliyor olmalı. - Evet.
-... relive better days.
Sana Işık Yâd'ını anlatmama ne dersin?
What if the Holiday Armadillo told you all about the Festival of Lights?
Eski bir cafede takılmak, geçmişi yâd etmek, Haley'nin arkadan dinlemesi?
Hanging out in the old cafe, lamenting the past, Haley listening in from behind?
Keith le birlikte aşşağıda geçmişi yâd ediyor.
She's downstairs with Keith picking through her past.
Onu da yâd etmemizi istedi.
He asked to be remembered, of course.
Haydi, gidip bir şeyler içip, eski günleri yâd edelim.
Come on, let's have a drink and talk about old times.
Çektiği ızdıraba şahit olmasam da bugün, onun ölümünü yâd ediyorum.
Today I remembered him dying. Even though I hadn't witnessed his agony.
Her insan kadar hoşlanırım ama yâd etmenin ruh halinde...
I enjoy them as much as any bloke. But in the spirit of commemoration...
Biz... Düğünde karşılaştık ve bütün gece eski günleri yâd ettik.
Yes, we bumped into each other at the wedding... and spent all night catching up.
Siz de böyle yâd ellerde ekmek parası için uğraşıyorsunuz.
You are working hard for money on foreign lands.
Her gün Shukri eski şampiyonlarının kayıtlarını dinleyerek eski zaferlerini yâd ediyor.
Every day Shukri listens to the recordings of his old champions and reminisces on bygone victories.
Michael eski aşkıyla eski günleri yâd etti. Nasılsın?
[Narrator] And so, Michael caught up with his onetime lover.
Sonra? Kocandan seninle buluşmasını mı istedin? Eski günleri yâd edelim mi dedin?
And then what, asked your husband to meet you, talk about old times?
Dur sakın söyleme Eski zamanlarımı yâd ediyorsunuz?
Don't tell me. You're catching up on old times?
Meşrubat kâsesinin yanında durup kötü dans seyretmek çok da yâd edeceğim bir anı değil.
Dad, I'm not sure that standing by the punch bowl and watching bad dancing is a memory I'm gonna cherish.
Her yıl, bu gün sen de aynısını yapmalı bir çift kirazı başında taşımalı ve annenin hâtırasını yâd etmelisin.
Each year, on this day... you too should wear... a twig of berries... to honor the memory of your birth mother.
Buradaki cenazelerde Rock'n'Roll çalmaz, sonrasında herkesin içip eskiyi yâd edeceği partiler yapılmaz.
There's no Rock'n'roll at the funeral, no party afterwards where everyone gets drunk and remembers how it was for us.
Eski günleri yâd edersin.
For old times sake.
Hepimiz benimle tanisma anilarinizi yâd ediyoruz.
All of us reminiscing about how we met me?
Soran olursa, arabayla gezmeye çıktığımızı eski günleri yâd ettiğimizi ve seni bıraktığımı söyle.
If anybody asks just... Tell them we went for a drive, talked about the old days. I dropped you off.
- Sadece eski zamanlar yâd ediyorduk.
- We're just talking about old times.
Mazimi yâd ederken, sadece çello çalmak istedim.
I simply wanted to play the cello while reminiscing my past.
O zaman eski anıları yâd ederiz.
So we can share a few old stories.
Geçmişi yâd ederler.
they can reminisce.
Geçmişi yâd ederler.
They can reminisce.
Çünkü beraber takılıp eski zamanları yâd edebiliriz.
'Cause maybe we could all get together and reminisce about old times.
Eski günleri yâd etmek istersen, beni nerede bulacağını biliyorsun.
You know where I am if you fancy a bit of rough. For old times'sake.
Tabii, Bunun tuhaf geldiğini biliyorum, sadece... peki, gerçekten çok yaşlısınız, yatağınızdasınız ve hayatınızı yâd ediyorsunuz.
Right, I know it sounds weird but just... right, you're really old, and you're in your bed and you're remembering your life.
Eskileri yâd etmeye başladım.
I started feeling nostalgic.
Bu yüzden kaybettiklerimizi yâd etmek adına bunun bir daha yaşanmasına engel olmalıyız.
And though we remember the dead. We must not allow any more to join them.
İçelim. Beni yâd edelim.
Drink in remembrance of me.
Hatıraları yâd etmek için,
A chance to share old memories
Çünkü bu büyükannene aitti. Eski günleri yâd etmek istiyorum.
Because it belong to your grandmother, I just want to hang on to it.
# Geçen yıl vefat eden birini yâd ediyorlar
Reminds one of the passing of years
Hatırasını yâd etmek adına...
To celebrate the memory.
İspanya'yı yâd etmek için toplandığımıza inanmazlar.
Let's go.
Yoksa yakında sokaklara düşüp eskiden çalıştığım oteli yâd edeceğim. Bunu istemezsin, değil mi?
You don't want that, do you?
- Eski günleri yâd ettiğimize sevindim.
- If you see Fat Sal, give him a kiss for me.