Zannetmiyorum traducir inglés
2,519 traducción paralela
Zannetmiyorum.
I don't think so. Why?
Zannetmiyorum.
I don't think so.
Çok kibarsınız ama sizinle öğle yemeğinde Firmament'te buluşabileceğimi zannetmiyorum.
Well, that's very nice of you, but don't think I can meet you for lunch today at Firmament.
Bunu yapabileceğimi zannetmiyorum.
I don't think I could do that.
Anlayacağını zannetmiyorum.
I really don't think you'd understand.
Yapabileceğimi zannetmiyorum.
Look, I don't think I can.
Zannetmiyorum tatlım.
Today? Uh, I don't think so, honey.
Hayır, bildiğini zannetmiyorum.
No, I don't think that you do.
Bu konuyu uzun süre saklayabileceğimi zannetmiyorum.
I-I dot think that I can keep this thing under wraps for too much longer.
Bu oyunun nasıl oynandığını anladığını zannetmiyorum canım.
I don't think you understand how this game is played, dear.
Buna inanacağımı zannetmiyorum.
Oh, I'm not sure I believe that.
Hemen "hayır" diyebileceğimizi zannetmiyorum.
I just... I don't think that we can just say "no."
Dışarının ne kadar kötü olduğunu anladığını zannetmiyorum.
I don't think you understand how bleak it is out there. No, I do.
Üzgünüm, seni doğru duyduğumu zannetmiyorum.
I'm sorry. I don't think I heard you correctly.
Hiç zannetmiyorum. Çünkü bahsettiğiniz herkes intihar etti.
I don't think so,'cause all those people you keep talking about, they killed themselves.
Yapabileceğimi zannetmiyorum. Hâlâ ikisini cinayetlere bağlayacak bir delil yok.
I don't think I can- - there's still no evidence to link them to any of these murders.
Bunu yapabileceğimi zannetmiyorum.
I don't really think I can do that.
- Sevgilim, bunu yapabileceğimi zannetmiyorum.
- I don't think I could do this.
Hayır, bunu Fred'e yapabileceğimi zannetmiyorum.
No, I don't think I can do that to Fred.
Şarkı söylediğimi zannetmiyorum.
I don't think I was singing.
Ah, evet. Yani, maalesef, onun için zaman kalacağını zannetmiyorum.
Ah, yeah.You know, unfortunately, I don't think there's gonna be time for that.
Hayır.Hiç zannetmiyorum.
No. I don't think so.
Duke onu vurduğunda silahlı olduğunu zannetmiyorum.
I don't think he was armed when duke shot him.
Adil olmak gerekirse her iki tarafında kendi açıklamaları vardır ve benim hikayemin orada temsil edildiğini zannetmiyorum.
To be fair, there's two side to every story, and I'm not sure my side is being represented here.
Hayır, zannetmiyorum...
No, I think...
Duşların su kullandığını zannetmiyorum.
I don't think the showers use water.
Hiç zannetmiyorum.
- Okay. No.
Bunun bir semptom olduğunu zannetmiyorum.
- I don't think it is a symptom.
Ben buranın ona ait olduğunu zannetmiyorum.
I don't think this is his house.
Tony bu Rambo kılıklılarla çalıştığını zannetmiyorum,... ama eminim ki kim olduklarını biliyor olmalı.
All right, now I don't think Tony's running with those Rambo dudes, but he damn sure should know who they are.
Scratch'den emir gelmeden bir kendi çete üyelerini ya da bir polisi öldüreceklerini zannetmiyorum.
It's unlikely that they would kill a member of their own gang or a cop without direct orders from Scratch.
Ama zannetmiyorum.
I don't think so.
Zannetmiyorum.
DUCKY : No, I don't think so.
- Kimseyi ilgilendirdiğini zannetmiyorum.
- I think this is nobody's business.
Yardımımızı istediğini zannetmiyorum.
I don't think she wants our help.
Zannetmiyorum.
No, I don't think so.
Şey, zannetmiyorum. Kanım.
Not that I can think of.
Bana uyacağını zannetmiyorum.
I don't think it's going to fit me.
Hiç zannetmiyorum.
I don't think so.
Bu programdaki hiç kimsenin uçuş ekibinde olmak istemeyeceğini zannetmiyorum.
I don't believe that there is anyone on this program who doesn't want to be on that crew.
Zannetmiyorum.
I doubt she has.
Hatta beni sevdiğini bile zannetmiyorum.
I don't even know if she ever loved me.
Üzgünüm Cameron, ben sadece bunu yapabileceğimi zannetmiyorum.
I'm sorry, Cameron, I just don't think I can do it.
Ben o kadar sinirlendiğini zannetmiyorum.
Really, i don't think he's that upset.
Pek fazla seçeneğin olduğunu zannetmiyorum, Olivia.
I'm just not sure you have much of a choice here, Olivia.
Tüm bunları hatırlayabileceğimi zannetmiyorum.
I don't know if I can remember all that.
Beni içeriye almanızın sorun olacağını zannetmiyorum.
I'm sure it will be fine if you just let me in.
Çok abarttığımı zannetmiyorum.
I don't think i've worn it out.
Ben yapabileceğimi zannetmiyorum.
I don't think that I could.
Zannetmiyorum.
- They're waiting for us.
Zannetmiyorum. Kendi halinde biriydi.
I don't think so.