English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Ç ] / Çalışkan

Çalışkan traducir inglés

1,251 traducción paralela
Hem azimli, hem de çok çalışkan.
He's eager, if not downright breathless.
Ama benim gözlerimde, hepiniz birer günahkar ve beleşçisiniz ve çalışkan yaşlı bir adamın emekli olmasına neden oldunuz.
But in my eyes, you're a bunch of sinners and slackers who forced a hard-working old man to retire.
Fakat yolundan sapmamış çoğu yerli Onurlu ve çalışkan insanlardır
But most Native Americans are proud hardworking people who are true to their spiritual heritage.
Meksikalılar zengin bir geçmişe sahip Çalışkan ve temiz insanlardır.
The Mexicans are a clean and industrious people with a rich cultural heritage.
Bu çocuklar Detroit'teki en çalışkan grup.
These guys are like the top working band in detroit!
Daha iyi olan adamlar çalışkan olanlar.
Better men than him had to work hard.
Yine de bu küçük, önemsiz görünen kesim 20 milyon çalışkan Amerikalı üstüne kara bir gölge gibi çöküyor.
And yet, that tiny, insignificant fraction casts such a dark shadow over 20 million hard-working Americans.
O tipik ailesini seven, çalışkan ve asla vergi kaçırmayan amerikalı bir baba.
He's a typical American who works hard... loves his family and has never cheated on his tax return.
Red Forman. Deneyimli, sadık, çalışkan.
experienced, loyal, hardworking.
Bu adamlara söylemeyi düşündüğüm tek şey deneyimli, sadık ve çalışkan olduğum.
All I could think to do was tell this guy I'm experienced, loyal and hardworking.
Çalışkan değiller.
" They are not hardworking.
Benim yanımda oldunuz, sadık kaldınız dürüst, çalışkan, iyi insanlarsınız.
You've been there for me, been loyal honest, hardworking, good people.
Benim ebeveynlerim dürüst, çalışkan insanlardı.
My folks were honest, hardworking people.
Her çalışkan Amerikalı için orada olacağım.
I'm there for every hard-working American.
Terbiyeli, çalışkan ve güzeldi.
Nice manners, nice grades, nice looking- -
Bu çalışkan göçmenler ülkenin belkemiği.
These hardworking immigrants are the backbone of this country.
"Çalışkan grup başarır." Üçüncü albümleri yeni çıktı.
"Hardworking band makes good." New album out, their third.
Yakışıklı ve çalışkan bir şefe bira yok mu?
Can a good-lookin', hard-workin'chef get a beer around here?
Çok çalışkan bir adam, değil mi?
He's a live wire, though, ain't he?
İyi, çalışkan kızlardır.
They're good, hardworking girls.
Zeki ve çalışkan biriyim.
I'm smart and hard-working.
Gage çalışkan bir çocuk.
Like Gage, hardworking E.
Rektör, Remy'nin çok çalışkan ve dakik biri olduğunu söyledi.
According to the Dean, Remy was punctual and hardworking.
Çok nazik, çok çalışkan biriydi.
He was kind, hardworking.
- Çok çalışkan.
- He's a hard worker.
Çalışkan bir işçi gibi görünüyorsun.
You look like a hard worker.
Siz meşgul küçük çalışkan arılar, küçük entrikalarınızı planlıyorsunuz.
All you busy little worker bees, plotting your little schemes.
Hiç çalışkan değilsiniz.
It's not very industrious of you.
Buffy, çalışkan oluyorsun.
Buffy, you're developing a work ethic.
Ahlaklı ve çalışkan insanlarız. Çoğumuz beyaz.
Well, we're a clean and industrious people, mostly white.
Tüm ebeveynlik yeteneğimi tembel oğlumu çalışkan birine dönüştürmek için kullanıyorum.
I have used all my parenting skills to change my son from a lazy slacker into a workin'man.
Çalışkan, iyi niyetli ama her şeyi yanlış anlıyor.
He's earnest, well-intentioned, but he gets everything wrong.
Yıllıkta öğrenci konseyi resimlerine bakarsan, hepsi Greg'e benziyor demek gergin, çalışkan, zavallılar.
It means if you ever looked at a picture of a student council like in a yearbook, they all look like Greg... stiff, earnest, losers.
Arkamda çok çalışkan rockçılardan oluşan harika bir grubum var ve hepsini tanıtmak istiyorum ama öncelikle seyirciler arasında tanıtmak istediğim bazı özel misafirlerimiz var.
I've got a great group of hard-working rockers Behind me right here, and i'd like to introduce them all to you, But, uh, first, we have some special guests
- Peki, çalışkan çocuk seni.
- Okay, hard worker.
Çalışkan öğrenciler atletik çocuklar yüzünden ezilecek.
Serious students powerless against drunken "jockocracy."
Carnegie'lere ve Rockefeller'lara çalışkan arılar lazımdı.
The Carnegies and Rockefellers needed worker bees. There we were.
Çok çalışkan...
He-he's hardworking...
- Eğer hepsi buysa- - - hepsinden önemlisi çalışkan, ot öğrenciler.
- Well, if that's all you... - And best of all, the swots.
Git, yeni çalışkan delikanlıya biraz yemek getir.
Take some food over to that new hardworking guy.
İşte orada oturuyor bizim çalışkan fare.
Oh, look. Little Miss Maidstone.
Gazetedeki ilanımda, dürüst ve çok çalışkan insanlar aradığım belirtilmişti.
Hence my advertisement in the newspaper... requesting honest, hard-working people.
Bizden dürüst veya çok çalışkan birileri yoktur.
There's nobody more honest or hard-working than us.
Ve çok çalışkanız.
And, um, very hard-working.
Çok çalışkan.
Dedicated.
Görüp görebileceğiniz en çalışkan çocuk.
Hardest working boy you ever saw.
Daha sonra bize sorular sordu, böylece herkes Marie'nin çalışkan, zeki, sevimli ve çok uyanık olduğunu öğrendi.
Then he questioned us, so all present knew Marie was studious, clever, cute, and highly alert.
Sen çok etkileyici bir kadınsın ve karım kıskanır diye düşünmüştüm ama kıskanmayınca aklımı kaçırdım ve onu kıskandırmaya çalıştım.
It's just you're an attractive woman, and I thought my wife would be jealous, and when she wasn't, I kind of felt bad, I flipped out, and I tried to make her jealous.
Ajan Mulder ve benim aramdaki bağı kıskanıyorsun ve bu yüzden beni Holman'a yöneltmeye çalışıyorsun.
You're jealous because Agent Mulder and I have a special connection and you're trying to divert me to Holman. What?
Birisi samimi ve çalışkan.
One is honest and hardworking.
Bak... Sıskanın söylemeye çalıştığı, eğer saldırıya uğrayacak olursak, sahip olduğumuz tek silah o çocuk.
Look... what Slimy means is, if we get attacked, the only weapon we've got is that kid.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]