Çıkıyor musun traducir inglés
826 traducción paralela
Dünyayı görmek için gerçekten yola çıkıyor musun diye öğrenmek istiyor.
She wants to know if you're really starting out to see the world as you wrote her yesterday.
Sullivan, çıkıyor musun yoksa dumanla mı çıkartalım?
Sullivan, are you coming out, or must we smoke you out?
Giriyor musun yoksa çıkıyor musun?
Are you coming in or going out?
Çıkıyor musun yoksa ben mi gireyim?
Are you comin'out, or am I comin'in?
Çıkıyor musun, Larry?
Going out, Larry?
Çıkıyor musun?
Are you getting out?
Bu öğleden sonra çıkıyor musun, Alex?
Are you going out this afternoon, alex?
Çıkıyor musun?
Going out?
Çıkıyor musun, çıkmıyor musun?
Are you coming out or not?
Çıkıyor musun?
You're leaving?
Çıkıyor musun yoksa ben mi çıkarayım?
Are you leaving, or am I throwing you out?
- Hemen çıkıyor musun?
Go right out?
Waco, çıkıyor musun?
Waco, are you coming out?
Çıkıyor musun?
Are you going out?
Karşı çıkıyor musun, Hoffy?
Any objections, Hoffy?
- Çıkıyor musun?
- You coming?
- Çıkıyor musun?
- Are you going out?
Ed, çıkıyor musun?
Ed, are you leaving now?
Çıkıyor musun?
You're dropping...
Çıkıyor musun yoksa biz mi çıkaralım?
You coming out or are we coming in after you?
- Çıkıyor musun?
Just off?
Ne oldu? Çıkıyor musun?
Are you going out?
- Gece çıkıyor musun?
Will you go out?
Yukarı çıkıyor musun?
Well. you going upstairs?
- Çıkıyor musun?
- You off?
Şimdi çıkıyor musun, yoksa yalvarmam mı gerek?
Are you coming out immediately, or must we beg you?
Tony, hâlâ o Kübalı kızla çıkıyor musun?
Tony, you still going with that Cuban girl?
Giriyor musun, çıkıyor musun?
You going in or out?
Çıkıyor musun canım?
- Going out, honey?
- Çıkıyor musun?
- Going somewhere?
Bassington'un, yangın çıkışındaki adamın Edgar olduğunu anladığını hatırlıyor musun?
You remember where Bassington has found out that Edgar was the man on the fire escape?
Her gece yatağa yatmadan önce kıyafetlerini çıkarmıyor musun?
Don't you take off all your clothes every night before you go to your bed?
Onları görüyor musun... nasıl da kıvrılıyor, tatlı dillerini çıkarıyorlar?
See them down there... coiling and wiggling, sticking their pretty tongues out?
Ama karşılık beklememekten zevk almak kardeşimin bugün yaptığı gibi bile bile kendini kandırmak çıkar sağlamamaktan, karşılığını almamaktan bir insanın bundan daha büyük kötülük yapamayacağını anlamıyor musun?
But to get your pleasure from not taking, From cheating yourself deliberately Like my brother did today,
Okul çıkışında seni sıkıştırdığı zamanı hatırlıyor musun?
Remember the time he trimmed you down behind the schoolhouse?
Eski günlerde nasıl sayıştığımızı hatırlıyor musun'çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe'...
Do you remember in the old days how we used to play Eeny, meeny, miny, mo?
Azıcık sıcağa dayanamıyor musun?
Can't you stand a little heat?
Hatırlıyor musun... Kardeşin ön için ayrılmadan, o ve arkadaşıyla yürüyüşe çıkmıştık.
Do you remember... before your brother left for the front, we went hiking with him and his friend.
Hatırlıyor musun, Saranac'ta herkes evli olmadığımızı düşünmüştü de dışarı çıkıp evlenmiştik.
Remember that time in Saranac when everybody thought we weren't married, - So we went out and got married?
Biraz altın karşılığı baştan çıkıp özünde cinayet olan gizli bir iş çevirecek birini tanıyor musun?
Knowest thou not any whom corrupting gold... will tempt unto a close exploit of death?
Kıyıya çıkmıyor musun?
Aren't you going ashore?
Sandra Lee'yi tanıyor musun? Yarım saat içinde hepiniz gideceksiniz. Yoksa kıçınıza tekmeyi basarım!
So everybody out in half an hour or I will kick you out.
Bombardıman sonrasında, dışarı sürünerek çıkmıştık, nasıl bir şoktu hatırlıyor musun?
Remember how shocked we were when we crawled out after the carpet-bombing?
Biliyor musun, Otto'nun adını tersten okuyunca da Otto çıkıyor.
Do you realise that Otto spelt backwards is Otto?
Çıkıyor musun sen?
Are you coming out?
Club 58'den çıkışımızı... hatırlıyor musun?
When we left Club 58... you remember?
Geçtiğimiz yaz ellerimde çıkan korkunç kızarıklıkları hatırlıyor musun?
Remember last summer, when that awful rash broke out on my hands?
Burada kalmanın çılgınlık olduğunu anlamıyor musun?
Don't you understand it's madness to stay here?
Bizi tanımıyor musun, Altın Kırlangıç?
Do you know me, Golden Swallow?
Sen kıyı iznine çıkmıyor musun?
Aren't you going on shore leave, Scotty?
- Çıkıyor musun?
Leaving?