English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Ö ] / Öleceksiniz

Öleceksiniz traducir inglés

814 traducción paralela
O halde öleceksiniz. Dr. Davenport, eceline kavuşmuş gibi.
Then you'll die like Dr. Davenport met his demise.
O'nun yerine öleceksiniz, ama niye?
You're going to die in his place. Why?
Pres'in ve senin yaşamın bu gibi şeylere bağlı olacak ve ikiniz de kuşkusuz öleceksiniz.
Pres'life and yours will hang on things just like that,... and you'll both surely die.
Soğuktan öleceksiniz.
You'll catch your death of cold!
Yakında zaten öleceksiniz!
You'll die soon enough.
Öleceksiniz, Brandon, ikinizde.
You're going to die, Brandon, both of you!
Öleceksiniz.
You're going to die.
" Ürünümüzü kullanmazsanız, kocanızı ve işinizi kaybedip öleceksiniz!
" If you don't use our product, you lose your husband, your job and die!
Bir düzenbaz olarak doğdunuz bir düzenbaz olarak öleceksiniz.
Born a hustler, you will die a hustler.
Hepiniz öleceksiniz. Laflarına dikkat et, John Silver.
- Belay that talk, John Silver.
Öleceksiniz, hepsi bu.
You guys are gonna die, that's all.
Hepiniz öleceksiniz!
You'll all be killed!
Hepiniz öleceksiniz.
You'll all get killed.
Yani öleceksiniz demek istiyorsun!
All dead, you mean,
Öleceksiniz bay Hammer.
You will die, Mr Hammer.
İkiniz de öleceksiniz.
You're both going to die.
Çünkü altlarında öleceksiniz!
You'll be dead under them!
Şafakta öleceksiniz.
You die at dawn.
Burada, kendi vatanınızda öleceksiniz.
This is where you're gonna die.
Hepiniz öleceksiniz!
You'll all die!
Karnınız taşla dolup öleceksiniz.
You'll die ofa stomach full ofstones
Öleceksiniz!
You'll get killed!
Sizler de öleceksiniz!
You'll die too!
Öleceksiniz.
You'll be dead.
Endişenizden öleceksiniz neredeyse, anlayabiliyorum ama... çocukların iyi durumda olmadıklarını söyleyemezsiniz.
I know you're almost sick with worry, but accept for odd times... you can't say the children haven't been good.
Siz, oğlumun elleriyle öleceksiniz.
You, you will die by my son's hand.
Trieste'ye varmadan öleceksiniz.
Between here and Trieste.
Soğuk geldiğinde hepiniz öleceksiniz eğer Za'nın ateş yapmasını beklerseniz.
And when the cold comes, you will all die if you wait for Za to make fire for you.
O diyorki nasıl olsa yakında öleceksiniz, bana ne yapacağınızın hiçbir önemi yok.
She said it did not matter since we will all die very soon.
Öleceksiniz!
You're all going to die!
Öleceksiniz!
Die!
- Haklı. Öleceksiniz!
Die!
- Öleceksiniz!
- Die! - Why us?
Başka bir direnme de aynı yoldan öleceksiniz.
Any further resistance will be dealt with in the same way!
Hepiniz öleceksiniz : Erkekler, kadınlar ve torunlarınız!
You will all die, the males, the females and your descendants.
Her yere yayılacak, bağırıp, herkesin canını yakacak, sonra da öleceksiniz.
It'll spread all over and you'll yell, try to hurt everybody and then die.
Eğer başaramazsak, sen ve arkadaşların hastalanarak öleceksiniz.
You, your friends, all the onlies, are going to get the disease, unless we succeed in what we're doing.
Yakında Londra'yı tamamen yok edeceğiz ve hepiniz öleceksiniz.
'Soon we will destroy London completely,'and you will all die.
Sonra da öleceksiniz, her biriniz.
And then you'll die, every one of you.
Fransa'nın askerleri, öleceksiniz.
Soldiers of France, you are going to die.
Bu şekilde öleceksiniz. Çok yavaş.
This way you'll die... a slow death.
İkiniz de burada yaşlanacak ve sonunda öleceksiniz.
You'll both grow old here and finally die.
Öyleyse siz öleceksiniz, Kaptan, ve biz terfi alacağız.
So you die, Captain, and we all move up in rank.
Öleceksiniz.
You're all dead men.
Hepiniz dağlanarak, vahşice öleceksiniz.
You will all die horribly, in searing pain!
Molok, Protik, en ufak tereddüt duymadan harekete geçin, yoksa öleceksiniz.
Molok, Protik, you must act with all haste or you shall die.
Söz veriyorum kolayca öleceksiniz. Çabuk.
I promise you, you will die easily, quickly.
Saati gelince en hoş olmayan biçimde öleceksiniz, yemin ederim.
When the hour is up, you will die most unpleasantly, I promise you.
Eğer 5 : 01'de kasaba olursanız, silah çekseniz de çekmeseniz de öleceksiniz.
If you're in town at 5 : 01, we'll kill every one of you whether you draw or not.
Eski dostları kaybetmek çok üzücü. Bunun için öleceksiniz.
Though I am sorry to lose old friends, you will die for it.
Vadeniz doldu... ve kanlar içinde öleceksiniz... ve yapabileceğiniz tek şey bunun nerede olacağını seçmek.
Your times is over, and you're gonna die bloody, and all you can do is choose where.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]